TARAF, PKK "HER İKİ HALKIN DA DÜŞMANI" DEDİ; PKK, TARAF'A HEMEN YANIT VERDİ!

7 askerimizin şehit olduğu hain saldırıya Taraf gazetesi anlamlı bir mesaj verdi.Taraf´ın PKK´ya karşı duruşuna örgütten de hemen tepki geldi

Tokat'ın Reşadiye ilçesinde düzenlenen ve 7 askerimizin şehit olduğu hain saldırıya Taraf gazetesi anlamlı bir mesaj verdi. Gazete bugün "PKK iki halkın da düşmanı" sürmanşetiyle çıktı. Taraf´ın Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Ahmet Altan da sert bir yazı kaleme aldı.


Taraf´ın PKK´ya karşı duruşuna örgütten de hemen tepki geldi. PKK´nın yayın organı sitede taraf aleyhinde bir yazı yayımlandı.


İşte karşılıklı iki yazı:


***


Ahmet Altan


KÜRT HALKI..


Bir örgüt, kendi halkına böyle bir kalleşliği nasıl yapar? İlk gelen tepkilere, açıklamalara, maillere bakılırsa "körü körüne PKK'yı destekleyen" bir kitlenin dışında kalan bütün Kürtler şaşkınlık içinde bu sorunun cevabını arıyor.


KOÇ MÜZESİNDE PATLAMAYAN BOMBAYI PKK TOKAT'TA PATLATTI


Sanırım şu anda Kürtlerin duyguları, "Kafes planını" yapanları, Koç Müzesi'nde "çocukları öldürmeye" hazırlandığını öğrenen Türklerin duygularına benziyor. Onlar da böyle bir kalleşliğe ve çılgınlığa inanamamış, bunun nedenlerini anlamaya çalışmıştı. Koç Müzesi'nde patlamayan "bombayı" PKK Tokat'ta patlattı ve darbecilerin amaçladığı kaosu yaratabilmek için üstüne düşeni yaptı.


PKK, bunu ilk kez yapmıyor. Ahmet Türk'ün önceki gün vurguladığı "33 asker" rezilliğinde olduğu gibi "barışa" her yaklaştığımızda barışı torpilliyor.


Açın PKK'nın eylemlerinin dökümüne bir bakın. Ne zaman bu ülkede "askerî vesayet" sarsılsa, ordu kışlasına doğru çekilmeye başlasa, demokrasi kapıdan başını uzatsa, PKK bir eylem yaparak, silahın, ordunun, baskının güçlenmesini sağlar.


PKK, "Kürtlerin özgürlüğü" için hareket ettiğini söylüyor ama nedense hep "baskıyı ve şiddeti" özgürleştiriyor.


7 ASKERİN ŞEHİT EDİLMESİNDEN KÜRK HALKI NE SAĞLAYACAK


Baskının ve şiddetin artmasının, ölümlerin çoğalmasının, cinayetlerin patlamasının Kürt halkına yararı ne? Tokat'ta yedi askerin şehit edilmesinden Kürt halkı nasıl bir yarar sağlayacak? Kürt ve Türk halkının önünde çok net iki öneri vardı.Barış ve savaş önerisi.


AKP, bir "barış ve demokrasi" açılımı başlatmıştı. Bu açılımı yetersiz mi buluyorsun, eksik mi buluyorsun, art niyetli mi buluyorsun, Kürt politikacılar çıkar eksiklikleri, yetersizlikleri söyler, art niyetli gördüğü gelişmeleri ortaya koyar ve açılımın doğru yolda ilerlemesine yardımcı olurdu. Konuşarak, tartışarak, eleştirerek ilerlerdik.


Ama böyle olmadı.


Kandil'den Apo'nun isteği doğrultusunda gelen PKK'lıların özgür bırakıldığı, eve dönmek isteyenlere yolun açıldığı bir dönemde, PKK birden saldırıya geçti, Tokat gibi PKK militanlarının hiçbir tehditle ' karşılaşmadığı bir bölgede pusu kurarak yedi insanı öldürdü.


Barışın ve demokrasinin önünü kesti.


PKK SADECE ASKERLERİ DEĞİL HAYALLERİ DE ÖLDÜRDÜ


Bütün Kürtlerin Türklerle eşit olacağı, bu eşitliğin anayasal güvence altına alınacağı, silahların susacağı, cinayetlerin biteceği bir gelecek hayal ediyorduk. PKK sadece askerleri değil bu hayali de öldürdü.


BU EYLEM APO'NUN GELECEKLE İLGİLİ BİR HAYALİ VARSA ONU DA ÖLDÜRDÜ


Kürt halkının özgürlüğü, huzuru, refahı savaşla mı sağlanacak? PKK yirmi beş yıldır savaşıyor, bu özgürlüğü savaşla sağlayabildi mi? Bu özgürlük ihtimali kapımıza geldiğinde neden bunun önünü kesti? PKK, bu "eylemi" Apo'nun daha rahat yaşaması için yaptığım söylüyor, aklı başındaki her hangi biri bu saldından sonra Apo'nun hücresinde daha rahat bir hayat süreceğine inanıyor mu? Bu eylem, Apo'nun görünebilir gelecekle ilgili bir hayali varsa, onu da öldürdü.


PKK KENDİ HALKINA DA ÖNDERİNE DE İHANET ETTİ


PKK, kendi halkına da, önderine de ihanet etti bence. Bana fevkalade "kalleşçe ve alçakça" gözüken Tokat eyleminin Kürt halkının özgürlüğüne, mutluluğuna, huzuruna bir katkısı olup olmayacağına, PKK'nın varlığının ve eylemlerinin bundan böyle Kürt halkının çıkarına olup olmayacağına karar verecek olan Kürt halkıdır.


PKK yönetimi, kendi siyasi hesapları için kendi halkının geleceğini feda etmekten kaçınmıyor, Türk darbecileri kendi iktidarları için Türk halkına ne yapıyorsa, PKK da Kürt halkına aynısını yapıyor.


Peki, karşılaştığımız bu kalleşlik karşısında ne yapacağız, barış ne olacak? PKK konusunda Kürt halkı kendi kararını kendisi verecek.


Ama hükümetin yapması gerekenler var.


ŞİMDİ AÇILIMIN DAHA DA NETLEŞMESİNİN ZAMANI


PKK, bu eylemiyle kendisini artık "bir asayiş" sorunu haline getirip barış denkleminden çıktı, bundan sonra hükümetin PKK'yı da Apo'yu da unutup Kürt halkının eşitliği ve huzuru için adımlar atması gerekiyor. Şimdi açılımın daha da netleşmesinin tam zamanı.


Biliyorum Türk halkının büyük öfkesi ve tepkisi varken bunu yapmak çok zor ama bu hemen yapılmazsa "savaş" ortamı çok çabuk gelişir, bütün Türkiye'nin geleceği kararır.


At binmeyi öğrenirken attan düşenleri hemen yeniden ata bindirirler, hemen binemezse bir daha binemez çünkü... PKK'nın kanlı çelmesiyle bu ülkenin insanlan attan düştü, hemen yeniden ata binmemiz ve yola devam etmemiz gerekir.


Barışı daha başından beri yakmak isteyen bencil Türk siyasetçileriyle, kendi çıkarlarını kendi halkından üstün gören bencil PKK yöneticileri için bu ülkenin geleceğinden ve çocukların hayatından vazgeçemeyiz.


Bütün bencillere, kalleşlere inat barış yolunda yürümeliyiz.


Barıştan başka bir çaremiz, barıştan başka bir umudumuz yok çünkü.



****


PKK´nın sitesinde de Delil Fırat adıyla Taraf´la ilgili şu yazı yayınlandı:


Yanlış düşünmek yanlış `Taraf´ta yer almaktır


`Düşünmek taraf olmaktır" sloganı ile yayın yapan Taraf gazetesi, demokrasi ve barış taleplerinin hangi yönden geldiğini artık göremez oldu. AKP´yi Kürtlere "demokrasi mücadelesi" olarak sunan, Türk ordusunu bir direniş ve özgürlük hareketi olarak ortaya çıkan PKK ile karşılaştıran Taraf, sonunda Hürriyet ile aynı saffı tercih etti.


Evet "düşünmek taraf olmaktır" belki ama şu da unutulmamalı; "Yanlış düşünmek yanlış tarafta yer almaktır". Taraf gazetesi PKK´nin "Türk ve Kürt halkının düşmanı" olduğunu bugünkü manşetine taşımış. Buna gerekçe olarak da Tokat´taki eylemi göstermiş.


ÖNGÖRÜSÜZ YAYIN


Tokat´ın bir sonuç olduğunu görmeyecek kadar öngörüsüz olması ve bunu "iki halka düşman bir eylem" olarak yansıtacak kadar "art niyetli" bir tavır sergilemesinin de ebette ki sonuçları olacak. Kürtlerin tepkisini anlamayacak kadar öngörüsüz olan bir gazete, bu manşeti attıktan sonra nasıl bir sonuçla karşılaşacağını da acaba hesap etmiş midir? Her şeyden önce gazetenin okur nezdindeki itibarı ağır bir yara alacaktır.


Kürt halkının sokaklarda dile getirdikleri özgürlük taleplerini Sayın Öcalan´ın hücresinin boyutlarına indirerek bilinen Türk medyası ile aynı safta yer alan Taraf gazetesi, neden Türk ordusunun sürekli devam eden operasyonları, son birkaç hafta içerisinde yüzlerce kişinin gözaltına alınması, onlarca kişinin tutuklanması ve polis şiddeti karşısında aynı duyarlılığı göstermedi?


Ergenekon tutuklamalarını "demokrasi yönünde büyük adım" olarak sunan bu gazete, Kürtlerin meşru demokratik eylemlerini neden "demokratik" anlayışlarına sindiremedi? Aynı Taraf, Kürtlere "sus" derken neden AKP hükümetinin "demokratik açılım" adı altında yürüttüğü projesinde tek bir somut adım atmadığını sorgulamadı?


Taraf gazetesi ve yönetiminin şunu anlaması gerekiyor. Başta da yazarı ve Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan olmak üzere bir kısım aydının şu sorulara doğru cevap bulmalı: "Demokrasi mücadelesi" nedir? Kim demokrasi mücadelesi veriyor? Barış çağrıları nerden geliyor? Çözüm yönünde somut adımlar nereden geliyor? Eşit koşullarda bir çözüm nasıl olur?


HANGİ DEMOKRASİ


AKP´nin bir "demokrasi mücadelesi" verdiğini ileri sürerek Kürtleri buna kabul etmeye zorlamanın "demokratik" bir anlayışla izah edilir yanı yok. Taraf´ın Kürtlere "AKP demokrasisi"ni tek çözüm olarak sunması ve Kürtleri de bu safta yer almaya çağırması gerçekçi görünmüyor. Zira bir AKP "demokrasi mücadelesi"nden bahsetmek mümkün değil. Bu hükümetin uygulamaları Kürtlere dayatılan bu "demokrasi"nin nasıl bir şey olduğunu gözler önüne seriyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar gazete bu hükümet döneminde kapatıldı, sayıları 70´e ulaşıyor. İnternet yasakları en çok bu hükümet döneminde uygulandı. Halen 30´u akın gazeteci ve yazar cezaevlerinde bulunuyor. Basın özgürlüğü konusunda kara bir sicili olan bu hükümet aynı zamanda Türkiye´yi gazeteciler açısından en büyük cezaevlerinden birine dönüştürdü. Cezaevlerindeki yüzlerce çocuk, taş attıkları için aldıkları onlarca yıllık cezalar ile Kürt çocuklarının sokaklarda vurulması, binlerce kişin gözaltına alınıp tutuklanması da bunlara ekleme gerekiyor. Taraf bu tabloyu Kürtlere "demokrasi" diye sunup, destek olmalarını isteyecek kadar "anlamsız" ya da "art niyetli" duruyor.


PKK VE ORDU YANILGISI


Taraf´ın diğer önemli bir yanılgısı da Türk ordusu ile PKK´yi aynı kefede değerlendirmesi şeklinde dikkat çekiyor. Gazetenin, evrensel hukuk kurallarına göre bir işgalci durumdaki Türk ordusu ile inkar edilen, yok sayılan bir halkın dirilmesi, siyasal ve kültürel haklarına kavuşması için mücadele eden Kürt hareketini siyasetten uzak durmaya çağırması Kürt sorunun karşısındaki en büyük çelişkilerinden biri olarak duruyor. Taraf´a PKK´nin zaten siyasetin kanallarını açmak ve çözümün tarafı olarak yer almak için mücadele yürüttüğünü anlatmak gerekiyor. Bu durumda PKK´den siyasetin dışında durmasını istemek "çözüm, demokrasi ve barış" yanlısı olmakla izah edilemez.


Kaynak: medyagundem.com