"TAM BİR FACİA!..." EKREM DUMANLI'DAN HÜRRİYET'İN İNTERNET SİTESİNE ZEHİR ZEMBEREK SÖZLER!...
Zaman Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Hürriyet internet sitesini "çarpıtıcı" haberler yayınlamakla suçlayarak ağır bir dille eleştirdi: Tam bir facia...
İşte Dumanlı'nın yazısının ilgili bölümü;
Bugünkü popüler yayıncılık mantığıyla Türkiye dışında (Batı'da) gazetelerimizin yayıncılık yapmalarının zor olduğunu iddia ediyorum. Üzülerek söylenen sözler bunlar. Sadece eleştiri olsun diye değil, "kendimizi düzeltelim, çıtayı yükseltelim" niyetiyle ve dostça yapılan tenkitler bunlar.
Örnek olarak Hürriyet'i verebilirim. 60. yılını kutluyor Hürriyet. Tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Ancak dostça söylemek zorundayım ki; Hürriyet kitle gazetesi olmaktan hızla uzaklaşıyor, çatışmanın parçası haline geliyor. Kitle gazetesinin asabı bozulmaz, dili, üslubu bozulmaz; soğukkanlı kalmak, marjinal noktalardan uzak durmak zorundadır. Gazetenin bir internet sayfası var; tam bir facia... O yüzden internet sayfasındaki "çarpıtıcı" haberler çoğu kez gazetede yer alamıyor. Her neyse... Kendi bilecekleri bir konu; yalnız yurtdışında yaşadıkları sorun yukarıdaki tezimle bağlantılı. Türkiye için çok önemli bir marka haline gelmiş Hürriyet'e Almanya'da çok ağır eleştiriler yöneltiliyor. Sebebi bizim kamuoyu için sıradan sayılabilir. Bir süre önce Almanya'da çıkan yangınlar hepimizin yüreğini dağladı. Hürriyet'in Avrupa baskılarında kullanılan "Nazi" benzetmesi Almanya'da hâlâ yankılanıyor. Oysa bu tip başlıklar Türkiye'de adiyattan sayılır. Die Zeit gibi, Der Spiegel gibi yayınlar Hürriyet'i isim vererek eleştirdi. Hatta Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang da Hürriyet'in yayınlarını isim vererek tenkit etti. Halbuki Hürriyet'in Almanya'yla arası -bildiğim kadarıyla- iyidir. En azından Bild'le arasındaki iyi ilişkiler herkesin malumu. Yine de Almanya'da bir kızgınlığa neden oldular; hatta şu sıralar Frankfurter Allgemeine Zeitung, oradaki genç bir Hürriyet yazarını ağır bir dille "kopyacılık" yapmakla suçluyor.
Yanlış anlaşılmasın; Hürriyet'in yurtdışında sıkıntı yaşaması hiç kimseyi sevindirmeyeceği gibi beni de sevindirmez. Üstelik yangın meselesinde duygusal yayınlar yapmasını da bu ülkenin bir vatandaşı olarak anlayabiliyorum. Ancak demem o ki "duygusal yayınlar"da bile nefret suçu sayılabilecek üslup kullanmamak gerekir. Buna Türkiye'de kimse bir şey demiyor olabilir; ama dünyada bu kadar hırpalayıcı yayın yapmak mümkün değil. Keşke Türkiye'deki bütün gazeteler bu global gerçeği görse ve dünya standartlarında bir yayıncılık bilinci oluşturabilse.
Benzer hadiseyi Vakit Gazetesi de yaşadı. Almanya'da yayınlara devam edemedi gazete. Çünkü Türkiye'de yazılan yazıların, yapılan yorumların çoğu, Türkiye dışında ağır ceza gerektirebilecek bir suç olarak değerlendiriliyor. Hoşumuza gider ya da gitmez; durum bu. Tabii ki onun da kapatılmasını istemem; ancak manzarayı doğru okumak gerekiyor. Değil Almanya; Avrupa ve Amerika'da yayın yapmak isteyen Türk gazetelerinin büyük bir çoğunluğu bire bir tercüme edildiğinde kapatılmakla, cezayla veya ağır eleştirilerle karşı karşıya gelir... O yüzden Türk medyası evrensel bir dil yakalamak zorundadır...
EKREM DUMANLI/ZAMAN