Talihsiz kaza: Korkuluk kırıldı, deneyimli gazeteci hayatını kaybetti

Birçok gazetede görev aldıktan sonra İstanbul'dan Ayvalık'a yerleşen 61 yaşındaki gazeteci Hilmi Şahin, evine eşya taşırken yaşanan talihsiz bir kaza sonucunda hayata veda etti.

Gazeteci Hilmi Şahin elim bir kaza sonucu hayatını kaybetti.
Hilmi Şahin, 14 Ocak Cumartesi öğlen saatlerinde Altınova’daki evlerinin ikinci katına iple eşya çekerken, korkuluğun kırılmasıyla taş zemine sırt üstü düştü. Evde olan arkadaşları tarafından ambulansla Ayvalık Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Şahin, bilinci açık, sırt ağrısından şikayet ederken dakikalar içinde yaşamını yitirdi. Savcılık, Hilmi Şahin’in cenazesini otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verdi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan Hilmi Şahin sürekli basın kartı sahibiydi.
Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu Hilmi Şahin, 20 Şubat 1962 Antakya
doğumluydu. Şahin mesleğe Cumhuriyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladı. Daha sonra muhabirliğe Yeni Gündem dergisinde devam etti. İstanbul’a gelerek Sabah spor servisinde, Taraftar gazetesinde ve Takvim Spor'da çalıştı. Hilmi Şahin, Habertürk gazetesi kurulurken spor servisinde editör olarak mesleğe devam etti. Gazetenin kapanmasından sonra kısa süre Habertürk tv’de de görev yapan Hilmi Şahin, İstanbul’dan ayrılarak Ayvalık’a yerleşti.
Herkes tarafından sevilen ve yardımseverliği ile tanınan Şahin’in böyle bir kaza sonucu hayatını kaybetmesi meslektaşlarını, arkadaşlarını ve ailesini çok etkiledi.
Bekar olan Şahin’in cenazesi 16 Ocak (pazartesi) günü Ayvalık Hayrettin Paşa Camii’nde öğlen namazını takiben kılınacak cenaze namazından sonra Ayvalık Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Yazılı ve görsel basında birçok kuruluşta görev alan deneyimli gazeteci Tayfun Gönüllü, Hilmi Şahin'in ölümünün ardından bir yazı kaleme aldı. İşte Gönüllü'nün o satırları...

HİLMİ ŞAHİN İYİ KALPLİ GAZETECİYDİ

Habertürk gazetesi birinci yılını kutluyordu. Spor, bir ilaveden öte kendi başına gazeteydi. Halil Özer yayın yönetmeniydi. O birinci yılı çalışanların tanıtımlarına ayırmışlardı. Editör Hilmi için “Google Hilmi” yazmışlardı. Ne gülmüştüm! O kadar isabetli bir tanımdı ki... Benim ve çevresindeki insanlar için arama motoruydu. Hazinesi, bilgiydi.

Hilmi’yi Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunda tanımıştım. Yıl 1987’diydi. Stajyerdi ve birden ortadan yok oldu.
Yeni Gündem dergisi Hilmi’nin yeni yuvası oldu. Sonraki yıllarda gazeteciliğe ara verip Bodrum’da fotoğrafçılık yaptı. İyi kazandı.
Tekrar gazeteciliğe döndüğünde bu kez onu İstanbul’da Sabah binasında gördüm. Ben de Atv haber merkezindeydim. Hilmi Sabah spor servisindeydi. Daha sonra Taraftar gazetesinde kulüp muhabirliği ardından Takvim Spor’da görev aldı. Habertürk gazetesi çıkarken spor servisinde yerini aldı hatta sonrasında Habertürk TV’de de dirsek çürüttük.
Artık medya daralıyordu, Habertürk gazetesi de bir sona doğru yaklaşırken işten çıkarmalar başladı.
Muhabirler, foto muhabirleri azaltılıyordu. Hilmi, yayın yönetmeni Halil Özer’e gidip, “İşten
çıkartılanlar arasında genç evliler var, gelecekleri, borçları, hayalleri var, ben bekarım beni işten çıkartın” dedi. Halil kabul etmedi ama sonunda mücadeleyi Hilmi kazandı. Tazminatını aldı ve belki de başka iş umuduyla ayrıldı. Bir daha sevdiği gazeteciliğe dönemedi. Oysa, Hilmi ve Hilmi gibi olanlara ne kadar ihtiyaç vardı. Yani Hilmi gibi dürüst, namuslu, bilgiyi aktaran ve paylaşan gazetecilere…
Sessiz isyanı sohbetlerimizde çığlığa dönüşse de yapacak bir şey yoktu. Binlerce emekçi gibi Hilmi’ye de medyanın kapıları açılmamak üzere kapandı. Geç de olsa aşık olmuştu. Anlayacağınız bir kapı kapanmış diğeri açılmıştı. Arkadaşlarıyla pılı pırtıyı toplayıp yıllar önce Ayvalık’a göç ettiler. Her buluşmamızda “Hadi be kardeşim bırak bu mücadeleyi siz de gelin” diye yalvarırdı.
Acılı bir kuşağın çocuklarıydık. Hilmi cezaevinden çıktıktan sonra Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nu bitirmişti. Gençlik yıllarından beri şeker hastalığı vardı ama kendine çok iyi bakıyordu. Sağ salim 60 yaşına getirmişti kendini.
Sonuçta Hilmi mutluydu. En önemlisi de ayakta kalmıştı. Hatta bundan sonrası daha iyi olacaktı. Yani 14 Ocak Cumartesi öğlene kadar. Altınova’da evlerinin ikinci katına bütün itirazlara karşı iple bir eşyayı çekmeye çalışırken korkuluğun kırılmasıyla sırt üstü düştü. Ayvalık Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken bilinci açık, “sırtım ağrıyor” diyordu. Hilmi için yapılacaklar konuşulurken onun iyi kalpli yüreği kısa sürede kuş olup uçtu.
Sevgili Hilmi, herkes için iyi bir insandı.

Tayfun Gönüllü