TALABANİ HANGİ TÜRK GAZETECİDEN TELEVİZYON KANALI KURMASINI İSTEDİ?..İŞTE O GAZETECİ!..

Talabani K.Irak'a televizyon kurdurmak için bir gazeteciye adeta yalvarmış. 4. Baskısını yapan "Kuzey Irak Kapanı" kitabında dile getiriliyor bu iddia.

Talabani Türk gazeteciden tv istedi!

Talabani K.Irak'a televizyon kurdurmak için bir gazeteciye adeta yalvarmış. 4. Baskısını yapan "Kuzey Irak Kapanı" kitabında dile getiriliyor bu iddia. Kitabın yazarı, yıllarca aynı kanalda birlikte çalıştığım, dünyanın dört bir yanına haber uğruna beraber gittiğim sevgili dostum Serkan Oral.

Haber kanalı 24'ün ekran yüzü olarak haber de sunan Serkan Oral'ın kara kutusunda meğer bilinmeyen neler varmış neler...

Bizim Serkan, Talabani'nin Kuzey Irak'ta televizyon kurmak için kendisine teklifte bulunduğunu "ince bir üslupla" kitabında ilk kez dile getiriyor.

Daha önce kitapta yer alan "Barzani Turgut Özal'ın elini öptü."iddiaları gazetelere manşet olmuş, tv'lerde tartışılmıştı.

Böylece o Barzani, o Talabani ne kadar değişmiş, nereden nereye gelmiş anlıyoruz.

"Kuzey Irak Kapanı" kitabında Oral, Talabani'nin Türkiye Temsilcisi Behruz Galali'nin de şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor:

"2000'li yılların başıydı. Talabani, Kanal D televizyonunun Ankara temsilciliğine geldiğinde onu aşağıda karşılamıştım.

Kendisini Türk istihbarat birimleri koruyordu.

Talabani, bölgesinde güçlü bir lider de olsa Ankara'da Muz Cumhuriyeti yöneticisi olarak algılanıyordu. Muamele de ona göreydi. Canlı yayın yaptığımız o güne yeniden dönersek...

Çok geniş ve kilolu belinin oluşturduğu büyük göbeğinin bacaklarına baskı yaptığı ve oturup kalkmakta hatta yürümekte zorlandığı anlar oldu.

Her yayın konuğuna olduğu gibi Talabani'ye de yayın öncesi kuru pasta ikram ettik, çok lezzetli deyip kısa sürede hepsini yiyip bitirdi. Afiyet olsun!

Ben bir yandan konuşup, diğer yandan tüm tabağı silip süpüren bu kişiyi dehşet içinde izliyordum. Bir başka şaşırtıcı olan, program sunucusu olarak bana bir teklif getirmesiydi: 'Süleymaniye'ye televizyon kurar mısınız?'

Talabani, bölgeye yenilik olsun diye televizyon kanalı kurmak istiyor, onu da Ankara'da stüdyolarına geldiği bir televizyoncudan talep ediyordu.

Uzun uzun kolaylıklar tanıyacağını, Süleymaniye'de uyduya çıkabilecek bir televizyonun alt yapısının bulunmadığını, ancak kesinlikle TV kanalı olması gerektiğini anlattıkça anlattı.

Beni şaşırtan o günlerde ellerinde bir şey olmadığının en basit cümlelerde ortaya çıkmasıydı.

'TV kurmak için Sizin televizyonun eski cihazlarını bize bağışlar mısınız?'

'Yapabileceğimiz bir şey yok,' dedim.

İşim de o değildi zaten..."


BEKİR HAZAR/YENİ ŞAFAK