Tahir Elçi suikastında 9 yıl sonra beraat kararı çıktı
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, 2015’te basın açıklaması yaptığı sırada vurularak öldürülmesiyle ilgili davanın karar duruşmasında mahkeme, sanık 3 polisin beraatine karar verdi.
Diyarbakır’da 28 Kasım 2015 günü çukur ve hendek kazarak tarihi dokuya zarar veren teröristlerin saldırılarını durdurması için basın açıklaması yaptığı 4 Ayaklı Minare önünde çıkan çatışmada hayatını kaybeden Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi suikastıyla ilgili davanın karar duruşması 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Sözcü'de yer alan habere göre; duruşmaya tutuksuz yargılanan 3 polis katılmadı, çok sayıda müdahil avukat hazır bulundu. Duruşmaya Tahir Elçi’nin eşi CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, CHP adına görevlendirilen Ankara milletvekilleri Aliye Timisi Ersever ile Okan Konuralp, İzmir milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Yüksel Taşkın, Muğla milletvekili Cumhur Uzun, Trabzon milletvekili Sibel Suiçmez, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile Türkiye’nin farklı illerinden çok sayıda baro başkanı ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de izleyici olarak katıldı.
EKSİKLİKLER VE İNCELENECEK DELİLLER VAR
Müdahil avukatlar, sanıkların cezalandırılması yönündeki savunmalarını tekrarladı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, davada birçok araştırılması gereken eksiklikler olduğu gibi, incelenmesi gereken önemli delillerin de olduğuna dikkat çekti. Başkan Eren, davanın henüz mütalaa alınacak ve devamında karar verilecek aşamada olmadığını savunarak, mahkemenin suikastın aydınlatılması konusunda araştırması, toplaması ve incelemesi gereken delillerin olduğunu ifade etti. Eren, “4 yıl süren soruşturmanın ardından açılan davada eksikliklerin giderilmesi için taleplerde bulunduk. Hepsini reddettiniz. Tahir Elçi’nin katledilmeden önce hedef gösterilmesi ve katledildikten sonra da ülkenin siyasi yetkililerince yapılan açıklamalar bize bu davanın, Tahir Elçi’nin katledilmesinin siyasi bir suikast olduğunu gösteriyor. Bunu dönemin başbakanı da söyledi. Bu nedenle cinayetin aydınlatılması, adaletin sağlanması için çok kez talepte bulunduk. Ancak mahkemeniz bir kez bile taleplerimizi kabul etmedi. Dosyanın aydınlatılması konusunda cesaret gösterilmedi. Olay yerinde keşif dahi yapmadınız. Soruşturma aşamasında bulunan bir tanık, bir savcı tarafından Tahir Elçi’nin örgüt tarafından öldürüldüğü şeklinde ifade vermesi konusunda baskı gördüğü ve karşılığında cezasızlık ile ödüllendirilmek istendiğini anlattı. Bu tanık hakkında dahi hiçbir işlem yapmadınız. Tahir Elçi dosyası neden bu kadar önemli? Çünkü cinayetin kendisi bize çok şey ifade ediyordu. Korkunç bir cinayetti. Onlarca kameranın önünde güpegündüz bir baro başkanı katledildi. Hepimiz bu cinayetin tanığıydık. Herkes bu cinayeti kimin işlediğini biliyor. Ama bunu saklayan güçler var. Bu ve daha önce eksikliklerinin giderilmesi için sunduğumuz tüm talepleri yineliyoruz. Sunulan mütalaa asla bu davaya ait olamaz” diye konuştu.
4 AYAKLI MİNAREYE 4 AY SONRA GİDİLDİ
Avukat Orhan Kemal Cengiz de tarafsız ve bağımsız bir yargılama yapılmadığını belirterek, “Sunduğumuz onlarca talebi reddedip delil toplamayan cumhuriyet savcısı bugün delil yetersizliğinden sanık polislerin beraatını mütalaa ediyor. Olay yerine 4 ay sonra gidilmesi, delillerin kısmen toplanması, 4 Ayaklı Minare’yi gören onlarca kamerada ya hiç görüntü olmaması ya da görüntülerin olay saatinde aniden kesilmesi, dinlenen tüm tanıkların baskı gördüklerini söylemesi bunların birinin dahi peşine düşmeyen savcılık delil yetersizliğinden beraat isteyemez” dedi. Elçi'nin yakınları ile avukatlar esasa ilişkin son sözlerini söyledikten sonra kararın açıklanmasını beklemeden, alkışlar eşliğinde mahkemeyi protesto ederek duruşma salonunu terk ettiler. Adliye koridorlarını alışıklarla geçen müdahil avukatlar, adliye önünde toplandı.
Savunmaların ardından savcı mütalaasını açıkladı. Savcı delil yetersizliğinden 3 polisin de beraatına karar verilmesini, terörist Uğur Yakışır’ın ise 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.
İKİ ATEŞ ARASINDA NEREDEN GELDİĞİ BELLİ OLMAYAN KURŞUN
Mahkeme heyeti yapılan yargılama, toplanan deliller ve tanık ifadeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Tahir Elçi’nin sanık 3 polis tarafından öldürüldüğüne dair mahkûmiyetlerine yeterli derecede kesin, inandırıcı, somut delil elde edilemediğinin altını çizdi. Mahkeme, halen dağ kadrosunda olduğu belirlenen terörist Uğur Yakışır ile sonradan öldürülen terörist Mahsum Gürkan’ın kendilerini durdurmak isteyen polisler Ahmet Çiftaslan ile Cengiz Erdur’u şehit ettikten sonra Diyarbakır Barosu’nun basın açıklaması yaptığı 4 Ayaklı Minarenin olduğu sokağa kaçtıklarını belirtti.
Burada basın açıklamasıyla ilgili çevre güvenliği alan polislerin varlığından habersiz olan teröristlerin kendilerini durdurmak isteyen polislere ikinci kez ateş açmaları üzerine çatışma yaşandığı ve Baro Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını kaybettiği ifade edildi. Mahkeme, olay yerinde görevli polisler S.T, F.T. ve M.S. ile teröristler Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan arasında silahlı çatışma yaşandığını, görevli polisler ile teröristler arasında çıkan silahlı çatışma anında nereden geldiği tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile Elçi’nin olay yerinde hayatını kaybettiğini vurguladı.
ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR, MASUMİYET KARİNESİ VURGUSU
Mahkeme, 11 duruşma yapılan davayla ilgili sanık 3 polisin, Tahir Elçi’yi “Bilinçli taksirle öldürmek” suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinin altını çizdi. Mahkeme, amacı maddi gerçeğin açığa çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/2 maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, işlenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlarına karar verilmesi gerektiği yönünde mahkemede vicdani kanaatın hasıl olduğuna işaret etti.
POLİSLERE BERAAT, TERÖRİSTİN DOSYASI AYRILDI
Mahkeme heyeti, sanık 3 polisin üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli, kesin, inandırıcı ve somut delil elde edilemediğinden ayrı ayrı beraatlarına karar verirken, 2 polisi şehit ettikten sonra girdiği sokakta ikinci kez polisle çatışmaya giren terörist Uğur Yakışır’ın ise dava dosyasının yeni bir esasa kaydedilerek hakkındaki yakalama infazının beklenmesine karar verdi.
POLİSİ ŞEHİT ETTİĞİ SİLAHLA SANIK POLİSİ KARNINDAN VURMUŞ
İddianamede terörist Uğur Yakışır’ın mermisi bitince polislerin yüzüne doğru fırlattığı Glock tabancanın balistik incelemesinde, polislerden Cengiz Erdur’un şehit edildiği olayda kullanıldığının kesinlik kazandığı bilgisi yer alıyor. Terörist Yakışır’ın elindeki silahla ateş ederek sanık polis S.T’yi de karnından yaraladığı ve her iki teröristin kargaşa ortamından yararlanıp hendeklerin olduğu sokağa kaçarak izlerini kaybettirdiği belirtiliyor.
MERMİ SOL KAŞ ÜZERİNDEN VÜCUDU TERK ETTİ DELİL YOK
ATK raporuna göre, Elçi’nin kinetik enerjisi yüksek 9 mm çapında bir harp silahıyla vurulduğu, ancak merminin sol kaş üzerinden vücudu terk etmiş olması ve olay yerindeki toplanan delillerde de boş kovana rastlanılmadığı kaydedildi. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi balistik şubesince düzenlenen raporda ise, olay yerinden elde edilen boş kovan, mermi çekirdekleri ile birçok materyalin incelendiği, ancak sanık polislerin silahıyla herhangi bir eşleşme yapılamadığı vurgulandı.