Taha Akyol'dan operasyon tepkisi: Bir hukuk devletinde...
Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol, "Cemaat üyelerine 'terör örgütü üyesi' denilemez!" diyerek dün gerçekleşen Koza-İpek Holding Operasyonu'nu eleştirdi.
Hürriyet yazarı Taha Akyol, bugünkü yazısında medyaya yapılan baskınları eleştirerek hukuk devletinde böyle bir şey olamayacağını savundu.
İşte Taha Akyol'un bugünkü yazısı...
Yeni adli yıla bir medya grubunun kuruluşlarına yapılan polis baskınıyla ve Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit'in konuşmasıyla başladık.
İki televizyon kanalının ve Bugün gazetesinin sahibi olan Koza İpek Holding'e çok sayıda polis eşliğinde operasyon başlatıldı. İpek Üniversitesi bile bundan nasibini aldı!
Bir hukuk devletinde böyle bir baskın düşünülemez.
Cemaatin üyelerinden bir kısmının organize bir şekilde telefon dinleme ve şantaj gibi eylemleri hakkında elbette soruşturma açılır. Fakat bu eylemlerle ilgisi olmayan cemaat üyeleri ve cemaatle ilişkili eğitim, medya ve ticaret kuruluşları hakkında "terör örgütü" nitelemesi yapılamaz. Bu kuruluşlara yardım edenler "terör örgütüne yardım" etmiş sayılamaz.
Sayılabilseydi, "Ne istedilerse verdik!" diyenler hakkında da soruşturma açılırdı.
SİYASETE GÖRE YARGI!
Telefon dinleme, şantaj gibi iddiaları ayırıyorum. Eğitim, ticaret ve medya faaliyetlerini "terör örgütü" saymakla,Çarşı Grubu'nu "darbeye teşebbüsten" müebbet hapis istemiyle yargılamak arasında hukuken hiçbir fark yoktur.
İkisi de hukuki değil siyasidir.
İktidar öyle suçlamıştır, yargı böyle davranmaktadır.
Adalet o hale geldi ki, savcı, ilgili televizyonların yayınlarının durdurulması için Ulaştırma Bakanlığı'na resmi yazı yazabildi! Başbakan Davutoğlu buna karşı çıkarak mahkeme kararı olmadan işlem yapılamayacağını açıkladı. (21 Mayıs)
Niye? Davutoğlu da cemaate öfkeli bir şekilde karşıdır. Savcının bu işlemine karşı çıkmasının sebebi, ülkede hukuka güven sarsılırsa, önce ülkenin itibarının, hemen ardından da ekonomisinin büyük zarar göreceğini bilmesidir.
Maalesef böyle de oluyor
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
İşte Taha Akyol'un bugünkü yazısı...
Yeni adli yıla bir medya grubunun kuruluşlarına yapılan polis baskınıyla ve Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit'in konuşmasıyla başladık.
İki televizyon kanalının ve Bugün gazetesinin sahibi olan Koza İpek Holding'e çok sayıda polis eşliğinde operasyon başlatıldı. İpek Üniversitesi bile bundan nasibini aldı!
Bir hukuk devletinde böyle bir baskın düşünülemez.
Cemaatin üyelerinden bir kısmının organize bir şekilde telefon dinleme ve şantaj gibi eylemleri hakkında elbette soruşturma açılır. Fakat bu eylemlerle ilgisi olmayan cemaat üyeleri ve cemaatle ilişkili eğitim, medya ve ticaret kuruluşları hakkında "terör örgütü" nitelemesi yapılamaz. Bu kuruluşlara yardım edenler "terör örgütüne yardım" etmiş sayılamaz.
Sayılabilseydi, "Ne istedilerse verdik!" diyenler hakkında da soruşturma açılırdı.
SİYASETE GÖRE YARGI!
Telefon dinleme, şantaj gibi iddiaları ayırıyorum. Eğitim, ticaret ve medya faaliyetlerini "terör örgütü" saymakla,Çarşı Grubu'nu "darbeye teşebbüsten" müebbet hapis istemiyle yargılamak arasında hukuken hiçbir fark yoktur.
İkisi de hukuki değil siyasidir.
İktidar öyle suçlamıştır, yargı böyle davranmaktadır.
Adalet o hale geldi ki, savcı, ilgili televizyonların yayınlarının durdurulması için Ulaştırma Bakanlığı'na resmi yazı yazabildi! Başbakan Davutoğlu buna karşı çıkarak mahkeme kararı olmadan işlem yapılamayacağını açıkladı. (21 Mayıs)
Niye? Davutoğlu da cemaate öfkeli bir şekilde karşıdır. Savcının bu işlemine karşı çıkmasının sebebi, ülkede hukuka güven sarsılırsa, önce ülkenin itibarının, hemen ardından da ekonomisinin büyük zarar göreceğini bilmesidir.
Maalesef böyle de oluyor
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ