SUNUCUDAN OYUNCU OLMAZ! BURCU ESMERSOY'A ÇOK AĞIR SÖZLER!

Tayfun Güneyer ‘Dedektif Memoli', Burcu Esmersoy'u ağır bir dille eleştirdi.

İşte Milliyet Cadde yazarı Ali Eyüboğlu’nun o yazısı...

BURCU’YA FENA ÇATTI


Tayfun Güneyer’ ‘Dedektif Memoli’ dizisinden ayrıldıktan sonra “İnsanlar beni dizide görmek istedi, denedim. Büyük bir yapımla başlamak istemedim. Daha butik bir işte oyunculuk denemek istedim” diyen Burcu Esmersoy’u ağır bir dille eleştirdi

Hatırlarsanız bir dönem müzik dünyasında ‘Bakkal müziği’, ‘Süpermarket müziği’ şeklinde garip bir tartışma vardı. Görünen o ki dizi sektöründe ‘butik dizi’, ‘butik oyuncu’ polemiği başlamak üzere.
Bu tartışmanın fitilini ateşleyen de ‘Dedektif Memoli’nin eski başrol oyuncusu Burcu Ermersoy’un şu açıklaması oldu:
“Umutsuz Ev Kadınları’ndan teklif geldi, kabul etmedim. İnsanlar beni dizide görmek istedi, denedim. Büyük bir yapımla başlamak istemedim. Daha butik bir işte oyunculuk denemek istedim. O yüzden ‘Dedektif Memoli’yi seçtim.”

‘Butik’ bir tartışma!
Kanal D’de yayınlandığı yıllarda reyting rekorları kıran efsanevi dizilerden ‘Yılan Hikayesi’ni günümüze uyarlayarak ‘Dedektif Memoli’ olarak yeniden çeken yönetmen ve senarist Tayfun Güneyer’den diziyle yolları ayrılan Esmersoy’a çok ağır yanıtlar geldi.
Esmersoy’un ‘butik dizi’ vurgusuyla yazıp yönettiği işi ‘küçük’ gördüğünü düşünen Güneyer, ona aynı üslupla cevap verdi.
Güneyer’in isim vermeden Burcu Esmersoy’a yaptığı ilk gönderme şu oldu:
“Ben de bundan böyle butik oyuncularla çalışmamayı öğrendim. Daha doğrusu oyuncu olmayanlarla çalışmamayı öğrendim.”

Sunucudan oyuncu olmaz!
Tayfun Güneyer, bununla yetinmeyip şöyle bir Tweet daha yazdı:
“Sunucudan oyuncu olmazmış onu öğrendim. Öyle iki saat oturup lak lak yapmaya benzemez bizim işler. Zor iştir, zaman ister, emek ister.”
Güneyer’in hedefi belli ki eski başrol oyuncusu.
Ancak Güneyer’in, “Sunucudan oyuncu olmazmış. Öyle iki saat oturup lak lak yapmaya benzemez bizim işler” diyerek genelleme yapması bana ‘karşı cephe’yi genişletecek bir hamle gibi geldi.
Sunuculuğun yanı sıra oyunculuk yapanlar da her an dahil olabilirler mevzuya.
Bakalım nereye varacak bu ‘butik tartışma’nın sonu?

‘MUSALLAT 2’NİN BAŞARISI

‘Musallat 2: Lanet’in bir korku filmi olarak ilk üç günde 115 bin 569 kişi tarafından izlenmiş olması, tartışmasız alkışlanacak, takdire şayan bir başarı.
Korku filmi sevenlerden değilim, ama vizyona giren bu tür filmleri ne kadar insanın izlediğini takip ederim.
Vizyona giren 67 yerli yeni film arasında ‘Musallat 2. Lanet’ gibi bir korku filminin, ‘2011’nin en yüksek açılışını yapan Türk filmi’ olması ilginç değil mi?
Çünkü yine yönetmenliğini Alper Mestçi’nin yaptığı ‘Musallat’ı ilk üç gününde 57 bin 148, toplamdaysa 301 bin 220 kişi izlemişti.
Bu gişe başarısında elbette filmi izleyenlerin sinemadan memnun ayrılmalarının payı büyük. Ama öte yandan ciddi bir PR atağı var ortada.
İstanbul’un neresine gitsem ‘Musallat 2: Lanet’in afişleri çıkıyor karşıma.
Hafta sonu Erzurum’daydım, orada da tablo aynı.
Demek ki sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin açıkhava ilanları ‘Musallat 2: Lanet’in istilasında!
Filmin gişe başarısı şaşırtıcı, ama tesadüfi değil!
Bu kadar ‘açıkhava ilanı’nın gişeye yansımaması şaşırtıcı olurdu.

YARGI, TESADÜFLERİ SEVER!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ‘şike suçları’nda indirim yapan yeni yasayı veto ettiğinde takvim yapraklarında ne yazıyordu?
2 Aralık 2011.
Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk, beş ayda tamamladığı ‘Şike İddianamesi’ni ne zaman İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fikret Seçen’in onayına sundu?
3 Aralık 2011’de.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘Şike İddianamesi’ni ne zaman kabul etti?
9 Aralık 2011 tarihinde.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gül’ün ‘veto’ ettiği yasayı ne zaman gündemine alıp, aynen kabul etti?
9 Aralık’ta TBMM’ne gelen yasa, 10 Aralık’ın ilk saatlerinde kabul edildi.
‘Şike davası’nın ilk duruşması ne zaman?
Sanık avukatları, “Mahkemeden bize tebliğ edilen bir tarih yok” diyor, ama boşuna.
Çıkan haberlere göre ilk duruşmanın tarihi belli:
14 Şubat 2012.
Yılda 365 gün var, sen tut ilk duruşmayı ‘Sevgililer Günü’ne denk getir.
Mahkeme o tarihi vermemiş olsa bile, medyanın uygun gördüğü tarih bu.
Çünkü, tesadüfleri seviyor Yargı!

GEL DE MERAK ETME!
Bizim kadar; ülkesinden, ülkesinin insanından, hatta kendinden bu denli nefret eden başka bir ırk var mı dünyada?