STAR YAZARINDAN ZEHİR GİBİ SÖZLER! HİÇ UTANIR MI? HİÇ UTANDILAR MI?

Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç'ten zehir gibi sözler. "Aydın Doğan'ın memurları düşünsün" diyen Kekeç kimleri kastetti?

İşte Ahmet Kekeç’in bugünkü köşe yazısı...

Utanırlar mı?

Kenan Paşa evinde ifade verecek... Kendisine bütün o “sabrettik muradımıza erdik”, “Bir sağdan, bir soldan astık” sözlerinin hesabı sorulacak.

Nasıl oluyordu da, sıkıyönetim uygulamalarıyla birlikte, terörde artış kaydediliyordu?

Sabah bir solcunun, öğlenden sonra bir sağcının öldürülmesinde kullanılan silahlar hangi envantere kayıtlıydı?

Bayrak Harekât Planı uyarınca, hangi “derin eylemler” kotarılmıştı?

Durduk yerde patlayan bombalar neyin nesiydi?

1 Mayıs katliamını hazırlayan “derin odak”, başka hangi provokasyonlarda kullanılmıştı, ne sonuç alınmıştı?

Kendisine “sol” süsü veren yapılarla, kendisine “sağ” süsü veren yapılar, nasıl olmuştu da, darbeden sonra “kesintisiz bir sulh dönemine” girmişti?

Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu’nun elinde patlayan bomba nereden gönderilmişti?

Maraş’ta ne olmuştu?

Robert Alexander Peck kimdi?

İlaveten, milyonu aşan gözaltı, sistematik işkence, gözaltında ölümler, kayıplar, idamlar, hukuk cinayetleri...

Hepsi yargılamaya konu olacak.

Mamak’ta, Metris’te, Diyarbakır Cezaevi’nde ne olduğu da masaya yatırılacak.

Kısacası, ilk kez başarılı olmuş bir darbe hukuk önünde sınav verecek.

Komutanlarımızı da tanıyacağız...

Darbeye iştirak ettikleri için otomatikman vali, belediye başkanı, bucak müdürü yapılan; yazılı ve sözlü emirlerle “bürokrasi içinde yeni bir bürokrasi” yaratan komutanlarımızı...

Dün, merkez gazetelerimizden birinde, Nejat Tümer’in vefatından bahisle, “12 Eylül soruşturmasını” küçük düşürmeye çalışan bir haber yayınlandı...

Bir bir ölüyorlarmış, elde yargılayacak general kalmamış. Tahsin Şahinkaya ve Kenan Evren de giderse, kimden hesap soracaklarmış.”

Merak etmesinler...

Elde sanık kalmasa da yargılama sürer, sürecek...

Eylemler ve zihniyetler yargılanacak.

Dahası, “hatıralar” yargılanacak.

Mesela, “Niçin mahkûmlara cop sokalım ki, elimizde taş gibi delikanlılar var?” diye kendini savunan biri vardı...

Bir general...

Bazı işkence iddialarında adı geçmişti. Darbeden hemen sonra parti kurdu. İcazetli olduğu için kaybetti. Önce siyaseten, sonra fiziken öldü.

Bu Paşa ve ölmüş tüm Paşalar, eylemleri ve hatıralarıyla birlikte hukuk önünde hesap verecekler.

İnşallah mahkûm da olacaklar.

Deniyor ki, “Mahkûm edilmeleri ne işe yarayacak?”

Hiçbir işe yaramayacak ama “demokrasi kahramanı” olarak tarihe geçmeleri engellenmiş olacak. Az mı?

Bundan sonrasını, “Hayır, anayasa değişikliği 12 Eylül’e yargı yolunu açmayacak, yandaşlar yalan söylüyor” diyen Aydın Doğan’ın memurları düşünsün.

Öyle insafsız, öyle çirkin bir kampanya yürüttüler ki...

Öyle belden aşağı muhalefet yaptılar ki...

Mesela, Hürriyet’in en coşkun kalemi, hiç yazmadıysa, en az 20 yazı yazdı; bu işlerden çok anlıyormuş gibi ve uzman havalarında, anayasa değişikliğinin göz boyama olduğunu, zannedildiği gibi 12 Eylül’e yargı yolunu açmayacağını tekrarlayıp durdu...

Hiç utanmadı.

Hiç Allah’tan korkmadı.

İşte 12 Eylül soruşturması başladı, Kenan Evren ifade verecek, soruşturma derinleştirilip davaya dönüştürülecek...

Utanacaklar mı?

Hayır, utanmayacaklar... Alamet-i farikaları budur.