STAR YAZARI ŞAMİL TAYYAR'A "BAŞBAKAN'A MESAJ GÖNDEREN KİM,AÇIKLA" DİYEN ERTUĞRUL ÖZKÖK,"DARBE İSTEMİYORUM" DİYEREK NASIL YEMİN ETTİ?..İŞTE ÖZKÖK'ÜN BÜYÜK YEMİNİ!..

Star yazarı Şamil Tayyar'ı dün telefonla arayan Ertuğrul Özkök,"Şamilciğim bunları yazman için söylüyorum" diyerek kendisi ve Doğan Grubu hakkındaki bazı iddiaları cevapladı.

Şamil Tayyar'ın köşe yazısı

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök aradı. Yanında Gazetenin başyazarı Oktay Ekşi ve yazıişlerinden Necdet Açan vardı.

Dünkü `Darbe bekleyen o gazeteci´ başlıklı yazımdaki iddialara takılmış. Yazımda yer verdiğim Doğan Grubu gazetelerinden iki yazarın darbe korkusu yaydığı iddiası ve son dönemdeki yayın politikasındaki değişikliklerle ilgili analizlerime tepkiliydi. `Şamilciğim bunları yazman için söylüyorum´ diye başladı söze. Sonra madde madde sıra numarası vererek idiaları cevapladı:

1 Bizden kim aramış, `durum çok kötü´ demiş. Rica ediyorum bu ismi açıkla. Ona karşı birlikte tavır koymazsam şerefsizim. Başbakan´a mesaj gönderen kim onu da açıkla.

2 Eğer bu ülkede darbe olursa sen ne kadar mücadele edersen aynı safta yer alır, en az senin kadar mücadele ederim.

3 Eğer Genelkurmay Başkanı ile hükümet ve siyaseti konuştuysak Allah, torunum ve kendi canım dahil tüm sevdiklerimin canını alsın. Bu kadar ağır konuşuyorum. Randevu talebi seçimden önceydi. Görüşme seçimden sonra oldu. Yemin ediyorum siyaset konuşmadık. Genelkurmay Başkanı sadece seçim sonuçlarıyla ilgili `seçimdir, saygı göstermek lazımdır´ dedi.

4 Yayın politikalarımızın Hilton arazisi ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Ne haber yapıyorsak yazıişlerinde karar veriliyor. Toplantılarımız öyle gizli kapaklı değil. Bir gün gel sen de katıl.

DARBE İSTEMEK DELİLİKTİR

Özkök, yazımdaki iddialara büyük yemin ederek cevap verirken, `Allah korusun´ dedim. O masum çocukların, torunların böyle bir tartışmaya malzeme yapılmasını istemem. Kimin haklı olduğu çok da önemli değil. Bu arada Özkök´e hakkını da teslim etmek lazım. Tüm öfkesine rağmen konuşurken son derece büyük bir zarafet ve saygın bir üslup içindeydi.

Belki tüm okuyucuların zihnine takılan şu soruyu sormadan edemezdim: `Peki yayın politikası neden değişti?´ Özkök çok açık konuştu: `Çok net söylüyorum. Ben bu anayasanın bu şekilde yapılmasına karşıyım. Eğer sivil bir anayasa yapmak istiyorsak herkesin tartışması lazım. Anayasa tartışılarak yapılır. Siviller tartışmalıdır. Ama ne zaman ağzımızı açsak `darbe istiyor´ diyorlar. Tartışamayacak mıyız? Elbette farklı görüşler olabilir. Bu bizim dünya görüşlerimizle alakalıdır. Bakın eğer tartışmazsak asıl o zaman korkulması gereken şeyler olabilir.´

Korkulması gereken şey ne olabilir? Darbe mi? Özkök, `Hayır´ deyip ekledi: `Bu devirde Türkiye´de darbe olmaz. Askeri darbeyi istemek için deli olmak lazım. Bir darbe Türkiye´yi mahveder.´

Devreye girdim: `Haklısınız tartışmak lazım ama sizin 12 Eylül ve 28 Şubat süreciyle ilgili ifadeleriniz, son yazılarınız darbe çağrışımı yaptırmadı mı?´

Özkök: `Bakın 12 Eylül ve 28 Şubat´ın haklı tarafları vardı. Ben 12 Eylül´de can dostum en yakın arkadaşım Bedrettin Cömert´i kaybettim. Darbe olunca ben de hayatımı kurtardım. 28 Şubat´tan ders çıkardıklarını söyleyen sadece ben değil, çok sayıda AKP´li de var. Ama şimdi durum farklı. Darbe olursa genel yayın yönetmenliğini bırakırım, mücadele ederim. Olayları şartlar içinde değerlendirmek lazım. Bugün böyle yazıyor ama Hasan Cemal de 12 Mart´ın içindeydi.´

Uzun telefon görüşmesinin sonunda rahatlamış hissettim Özkök´ü. Belli ki son günlerde hakkındaki yazılardan dolayı bir hayli dolmuştu. Hep söyler, yazarım. Aksi iddia edilene kadar her düşünceyi doğru kabul ederim.

Bugün y