SPOR EKRANLARININ UNUTULMAZ GAFLARI! ''VURURSA GOL OLUR VURDU AUT''
Sunucular, maçı anlatan spikerler, teknik adamlar ve futbolcular ekranda öyle gaflar yapıyor ki!
Geçtiğimiz hafta içinde, eski Fenerbahçe kaptanı Ümit Özat ile spor yorumcusu / spiker Simge Fıstıkoğlu arasında yaşanan ’ben kadınlarla futbol konuşmam’ gafı belki de içeriğini aşarak ön plana çıktı.
Ama gaflar her zaman da bu kadar can sıkıcı olmamış; kimi zaman yüzümüzü güldürmüştü. Mesela Galatasaray’ın 90 ve 2000’li yıllardaki başarılarında pay sahibi olan Arif, daha Ümit Özat’tan iki-üç gün önce, ’Üç ayda sahaya dönen adam olmaz. Bir, bizim Küçük Hakan vardı, o da zaten öküz gibiydi’ deyince, ekran başındaki bizler gibi, konuklar da kendilerini tutamayıp gülmüşlerdi. Arif Erdem bize bu gafla karışık esprileri hatırlatınca, biz de daha önce, futbolcular, teknik adamlar, en çok da spikerler neler neler demişti size hatırlatalım istedik...
Bazen sıkıntılar gafı tetikler
- Belçika ile Türkiye’nin oynadığı, 1998 Dünya Kupası eleme maçı bizim için acı sonuçlara sahne olur ve 3-0 ile boynumuz bükük ayrılırız. Üç gol atan siyahi forvet Oliveira umutlarımızı yıkmıştır. Spiker İlker Yasin dayanamaz; ’Evet, sayın seyirciler... Elin zencisi, Belçikalı’nın Arap’ı golleri atıyor, bizim Hakan gibi oyuncumuz topu dışarı vuruyor!’
- İlker Yasin başka bir maçta da Arif’e kızar; ’Ah Arif! O topa öyle mi vurulur! Onu böyle tak diye vuracaksın, tavana asacaksın!’ Tahminen ayağıyla ’tak diye vurma’ hareketini de yapmış olabilir usta, tabii bu kadarı bizim spekülasyonumuz.
- Abidin Aydoğdu’nun 8-0’lık İngiltere maçındaki kült lafı hala kulaklarımızdadır; ’Vay anasını sayın seyirciler, bir gol daha yedik. Maç bitti hala gol yiyoruz.’
- Steaua Bükreş maçında Boliç net bir pozisyonu harcayınca Ümit Aktan; ’Boliç! Ah Boliç! O gol takım elbiseyle bile atılır!’ diyerek sıkıntının başka bir boyutunu ortaya koymuştur. Üstadın takım elbisesi canını sıkmış anlaşılan...
Bazen de sevdiğinden gelir gaf
- Beşiktaşlı Pancu, Fenerbahçe-Beşiktaş maçında kaleye geçip ’Kadıköy Panteri’ olmadan önce, Ömer Çavuşoğlu katıldığı bir programda; ’Şu Beşiktaşlı çocuk Panço’yu çok seviyorum!’ der. Ama Pancu’ya kafayı tek takan da o değildir. Spiker Ümit Aktan, Bodo Glimt-Beşiktaş maçında bombayı patlatır; ’Pancu topla aşk yaşadı... Ama çocuk yok.’
- Deplasmandaki 3-3’lük Manchester United-Galatasaray maçında Arif uzaktan aşırtma bir vuruşla golü yazar... Yine Ümit Aktan; ’O topu değil Schmeichel, bütün Maykıllar gelse çıkaramaz sayın seyirciler!’ diyerek adeta çıldırır. Böyle bir sevinci bir daha yaşamaya hasret değil miyiz ey futbol seyircileri?
- Peki ya kameraları görünce adeta sevinçten çılgına dönenlerden Steve Kompela’nın unutulmaz ’Bana p.zevenk diyor’u futbol tarihinin en büyük gafları arasına girmez mi acaba?
Bazen yanlış hesap Bağdat’tan dönmez
- Engin Verel, şampiyonluk şansını değerlendiriyor; ’Fenerbahçe yüzde 90, Beşiktaş yüzde 70, Galatasaray yüzde 50...’ Toplamda 100’ü biraz geçtik gibi, değil mi?
- Gökmen Özdenak, Fenerbahçe kalecisi Recep’e sert çıkar; ’Cin olmadan peri olma Recep!’ Deyim öyle değildi sanki...
- Brezilya-Türkiye milli maçı. Dünya Kupası heyecanı sarmış, TRT spikeri ise pozisyon icabı gelen sakatlığa yorumunu yapar; ’Alpay arka ayağını burktu...’ Aman hocam! İnsan bu, büyükbaş değil...
- Rahmetli teknik adam Erdoğan Arıca fazla çalışmanın sakıncalarını anlatıyor... Galiba: ’Yediğimiz golü daha önceden çalışmıştık.’
Bazen de döner
- Duayen spiker Orhan Ayhan’ın müthiş tespiti; ’Sağ taç çizgisine paralel bir top, sayın seyirciler... (Bir müddet bekler) Gerçi sağ taç çizgisine paralel olan top, sol taç çizgisine de paralel oluyor...’
- Sergen’in Televole için icra ettiği; ’Ben adam olmam’ şarkısı, Fenerbahçeli Aygün’ün ’Hatasız Kul Olmaz’ı itiraf sayılır mı?
- Fatih Terim’in ’It’s the football, that’s the football. Everything is something happened’ (Ne demek biz de çok anlayamadık: ’Bu futbol, şu futbol. Her şeye bir şey oldu’ gibi bir şey çıkıyor çevirince) İngilizcesi, direkten döneli çok oluyor. Müthiş bir özgüvendi ama Fatih Hoca artık çevirmen kullanıyor. Bu İngilizce’ye en yakın İngilizce ise Carlos Tevez İngilizcesi olarak futbol literatüründe yerini almıştır. Manchester Cityli Tevez sorulan 10 farklı soruya da ’İt is veri emoşonal’ (garip bir aksanla: Çok duygusal) cevabını vermişti.
Bazen, bazı şeyler gözden kaçar:
- 90’ların hemen başında bir maç sırasında yorumcu Can Bartu, Walsh’ın takımı eksik bıraktığından yakınmaktadır: ’Ya bu Walsh ikinci yarıda çok etkisiz, sahada yok!’ Walsh sahada yoktur ama mecazi olarak değil. Çünkü ilk 45 dakika sonrasında Walsh oyundan çıkmıştır!
- Turgay Şeren’i takip edenler bilirler, söylediği şeyleri onaylatır. Mesela; ’Hakan da bugün iyi oynadı, değil mi Güntekin?’ Mesela; ’İnzaghi’nin kardeşi İnzaghi’ye ne kadar benziyor, değil mi Güntekin?’ Bugün internetin fenomen kalıplarından biri haline gelen ’Değil mi Güntekin?’ kalıbı Turgay Ağabeyimizin eseridir. Ama Turgay Şeren’in İstanbul Beyefendisi tonlamasıyla sorduğu sorular bazen garip bir mizansen kurulmasına da yardımcı olur, oyuncuya bir baba şefkatiyle yaklaşır. Hemen bir iki örnek:
1- ’Neydi o Güntekin? PSV’nin sol kanadında oynayan bir çocuk var, yakışıklı bir çocuk. Ramadal mı Ramezan mıydı neydi o?’ (Üstat Danimarkalı Rommedahl’ı kastetmektedir.)
2- ’Lukunku muydu Kukunku muydu neydi, nereden çıktı o çocuk Güntekin?’
Telegol, bu gafların yıllar yılı membası olmuştur.
Örnek Adnan Aybaba ile Serhat Ulueren arasında geçen şu diyalogdur;
A.A.: Delgado müthiş gol attı.
S.U.: Sen golü gördün mü ki?
A.A.: Sen dedin ya, çok güzel gol attı diye. Yalan söylemezsin. Yazısını da yazdım maçın.
(Bari bunu itiraf etmeyeydiniz Sayın Aybaba)
Bazen küslük girer araya
- Ahmet Çakar, fazlaca güneş altında kızarmış Ziya Şengül’e kızınca artık ’ağabey’ demekten vazgeçtiğini açıklar; ’Ziya Abi, bundan böyle sana ağabey demem. King Kong’un kardeşi Godzilla diyeceğim.’
Bazen hiçbir sebep yoktur, özgün zeka kabından taşar
- Erman Toroğlu 2004 yılında oynadığımız play-off maçında Letonya Milli Takımı’nı hiç beğenmez; ’Bu Letonya defansı kalas gibi ’ağbiii’. Kessen iki oturma takımı bir masa çıkar.’
- Bir kere daha Ümit Aktan; bir Kocaeli-Beşiktaş maçında kolyesini formasının içine sokan Amokachi için, ’Evet, Amokachi mal varlığını içine soktu!’
- Ve ’Best of Ümit Aktan’ın, A bölümündeki ilk şarkı olabilecek söz; (Tuncay Elazığspor’a dört gol atar): ’Tuncay dördüncü golünü attı! Üç gol atınca hat-trick denir sayın seyirciler ama Tuncay dört gol attı, fıttirik bu.’
KARPATLARIN MARADONASI DEĞİLSE DE, TÜRKİYE’NİN KARPAT’I
Yılların sunucusu Bülend Karpat’ın da bu alanda oldukça vukuatı var. E, kolay değil onlarca yıllık kariyerin içinde hata yapmamak. Karpat’ın iş kazaları üç maddede toplanabilir;
Erken konuşmak:
Bir Galatasaray maçında kendine has heyecanlı tonlamasıyla bağırıyordu: ’Tugay, vurursa gol olur. Tugay... Vur ona... Vurdu... Aut...’
Yine Barcelona-Galatasaray maçını anlatırken çok iddialıydı; ’Koeman yeme bizi. Hiç oralardan atmışlığın yok! Hakem düdüğü çaldı, Koeman topa geliyor, Koeman vurdu ve... (Sessizlik ve ardından gelen sakin, şaşkın bir tonlama) Çok şanssız bir an sayın seyirciler. Gol yedik.’
Bilinen soruları sormak:
Üstat bir dönem hep bilinen soruları sorardı. Mesela; Galatasaray’ın 2-1’lik bir mağlubiyeti sonrası, Mustafa Denizli’ye... ’Mustafa... Mustafa... İki bir daha kaç eder ?’ diye sormuş, Aykut Kocaman’ı ise ’Aykut 13 gol atmıştın, bir gol daha attın, şimdi kaç gol oldu?’ deyip dumur etmiştir. Pozisyonu anlatıp ’Recep, gol nasıl oldu?’ diye sormuşluğu dahi vardır. Recep Çetin de ’Aynen anlattığınız gibi’ deyip kısa kesmiştir.
Heyecana kapılıp, kendini durduramamak:
Karpat bir keresinde maçın heyecanı içinde şöyle demişti; ’Çok tehlikeli bir yerden korner kullanıyorlar sayın seyirciler.’ Dünya dönüyor ama korner noktası kaymıyor Bülent Ağabey...
Fakat başına gelen en talihsiz olaylardan biri, spikerlerin maç durdu durmadı demeden, sahanın içine girebildiği dönemlerdedir. Kaleci Engin İpekoğlu oyundan atılmıştır, Karpat sahaya girer;
- Engin ne oldu ya?
- Yan hakeme gittim bana küfür ediyor. Ananı s... senin diyor bütün halkın önünde. Olur mu böyle şey?
- (Karpat’ın kaşları acayip bir refleksle kalkar ama bozuntuya vermemeye çalışır) Engin, peki top çizgiyi geçti mi? (Gaf kime yazılır?)
Kaan KAVUŞAN / AKŞAM
Ama gaflar her zaman da bu kadar can sıkıcı olmamış; kimi zaman yüzümüzü güldürmüştü. Mesela Galatasaray’ın 90 ve 2000’li yıllardaki başarılarında pay sahibi olan Arif, daha Ümit Özat’tan iki-üç gün önce, ’Üç ayda sahaya dönen adam olmaz. Bir, bizim Küçük Hakan vardı, o da zaten öküz gibiydi’ deyince, ekran başındaki bizler gibi, konuklar da kendilerini tutamayıp gülmüşlerdi. Arif Erdem bize bu gafla karışık esprileri hatırlatınca, biz de daha önce, futbolcular, teknik adamlar, en çok da spikerler neler neler demişti size hatırlatalım istedik...
Bazen sıkıntılar gafı tetikler
- Belçika ile Türkiye’nin oynadığı, 1998 Dünya Kupası eleme maçı bizim için acı sonuçlara sahne olur ve 3-0 ile boynumuz bükük ayrılırız. Üç gol atan siyahi forvet Oliveira umutlarımızı yıkmıştır. Spiker İlker Yasin dayanamaz; ’Evet, sayın seyirciler... Elin zencisi, Belçikalı’nın Arap’ı golleri atıyor, bizim Hakan gibi oyuncumuz topu dışarı vuruyor!’
- İlker Yasin başka bir maçta da Arif’e kızar; ’Ah Arif! O topa öyle mi vurulur! Onu böyle tak diye vuracaksın, tavana asacaksın!’ Tahminen ayağıyla ’tak diye vurma’ hareketini de yapmış olabilir usta, tabii bu kadarı bizim spekülasyonumuz.
- Abidin Aydoğdu’nun 8-0’lık İngiltere maçındaki kült lafı hala kulaklarımızdadır; ’Vay anasını sayın seyirciler, bir gol daha yedik. Maç bitti hala gol yiyoruz.’
- Steaua Bükreş maçında Boliç net bir pozisyonu harcayınca Ümit Aktan; ’Boliç! Ah Boliç! O gol takım elbiseyle bile atılır!’ diyerek sıkıntının başka bir boyutunu ortaya koymuştur. Üstadın takım elbisesi canını sıkmış anlaşılan...
Bazen de sevdiğinden gelir gaf
- Beşiktaşlı Pancu, Fenerbahçe-Beşiktaş maçında kaleye geçip ’Kadıköy Panteri’ olmadan önce, Ömer Çavuşoğlu katıldığı bir programda; ’Şu Beşiktaşlı çocuk Panço’yu çok seviyorum!’ der. Ama Pancu’ya kafayı tek takan da o değildir. Spiker Ümit Aktan, Bodo Glimt-Beşiktaş maçında bombayı patlatır; ’Pancu topla aşk yaşadı... Ama çocuk yok.’
- Deplasmandaki 3-3’lük Manchester United-Galatasaray maçında Arif uzaktan aşırtma bir vuruşla golü yazar... Yine Ümit Aktan; ’O topu değil Schmeichel, bütün Maykıllar gelse çıkaramaz sayın seyirciler!’ diyerek adeta çıldırır. Böyle bir sevinci bir daha yaşamaya hasret değil miyiz ey futbol seyircileri?
- Peki ya kameraları görünce adeta sevinçten çılgına dönenlerden Steve Kompela’nın unutulmaz ’Bana p.zevenk diyor’u futbol tarihinin en büyük gafları arasına girmez mi acaba?
Bazen yanlış hesap Bağdat’tan dönmez
- Engin Verel, şampiyonluk şansını değerlendiriyor; ’Fenerbahçe yüzde 90, Beşiktaş yüzde 70, Galatasaray yüzde 50...’ Toplamda 100’ü biraz geçtik gibi, değil mi?
- Gökmen Özdenak, Fenerbahçe kalecisi Recep’e sert çıkar; ’Cin olmadan peri olma Recep!’ Deyim öyle değildi sanki...
- Brezilya-Türkiye milli maçı. Dünya Kupası heyecanı sarmış, TRT spikeri ise pozisyon icabı gelen sakatlığa yorumunu yapar; ’Alpay arka ayağını burktu...’ Aman hocam! İnsan bu, büyükbaş değil...
- Rahmetli teknik adam Erdoğan Arıca fazla çalışmanın sakıncalarını anlatıyor... Galiba: ’Yediğimiz golü daha önceden çalışmıştık.’
Bazen de döner
- Duayen spiker Orhan Ayhan’ın müthiş tespiti; ’Sağ taç çizgisine paralel bir top, sayın seyirciler... (Bir müddet bekler) Gerçi sağ taç çizgisine paralel olan top, sol taç çizgisine de paralel oluyor...’
- Sergen’in Televole için icra ettiği; ’Ben adam olmam’ şarkısı, Fenerbahçeli Aygün’ün ’Hatasız Kul Olmaz’ı itiraf sayılır mı?
- Fatih Terim’in ’It’s the football, that’s the football. Everything is something happened’ (Ne demek biz de çok anlayamadık: ’Bu futbol, şu futbol. Her şeye bir şey oldu’ gibi bir şey çıkıyor çevirince) İngilizcesi, direkten döneli çok oluyor. Müthiş bir özgüvendi ama Fatih Hoca artık çevirmen kullanıyor. Bu İngilizce’ye en yakın İngilizce ise Carlos Tevez İngilizcesi olarak futbol literatüründe yerini almıştır. Manchester Cityli Tevez sorulan 10 farklı soruya da ’İt is veri emoşonal’ (garip bir aksanla: Çok duygusal) cevabını vermişti.
Bazen, bazı şeyler gözden kaçar:
- 90’ların hemen başında bir maç sırasında yorumcu Can Bartu, Walsh’ın takımı eksik bıraktığından yakınmaktadır: ’Ya bu Walsh ikinci yarıda çok etkisiz, sahada yok!’ Walsh sahada yoktur ama mecazi olarak değil. Çünkü ilk 45 dakika sonrasında Walsh oyundan çıkmıştır!
- Turgay Şeren’i takip edenler bilirler, söylediği şeyleri onaylatır. Mesela; ’Hakan da bugün iyi oynadı, değil mi Güntekin?’ Mesela; ’İnzaghi’nin kardeşi İnzaghi’ye ne kadar benziyor, değil mi Güntekin?’ Bugün internetin fenomen kalıplarından biri haline gelen ’Değil mi Güntekin?’ kalıbı Turgay Ağabeyimizin eseridir. Ama Turgay Şeren’in İstanbul Beyefendisi tonlamasıyla sorduğu sorular bazen garip bir mizansen kurulmasına da yardımcı olur, oyuncuya bir baba şefkatiyle yaklaşır. Hemen bir iki örnek:
1- ’Neydi o Güntekin? PSV’nin sol kanadında oynayan bir çocuk var, yakışıklı bir çocuk. Ramadal mı Ramezan mıydı neydi o?’ (Üstat Danimarkalı Rommedahl’ı kastetmektedir.)
2- ’Lukunku muydu Kukunku muydu neydi, nereden çıktı o çocuk Güntekin?’
Telegol, bu gafların yıllar yılı membası olmuştur.
Örnek Adnan Aybaba ile Serhat Ulueren arasında geçen şu diyalogdur;
A.A.: Delgado müthiş gol attı.
S.U.: Sen golü gördün mü ki?
A.A.: Sen dedin ya, çok güzel gol attı diye. Yalan söylemezsin. Yazısını da yazdım maçın.
(Bari bunu itiraf etmeyeydiniz Sayın Aybaba)
Bazen küslük girer araya
- Ahmet Çakar, fazlaca güneş altında kızarmış Ziya Şengül’e kızınca artık ’ağabey’ demekten vazgeçtiğini açıklar; ’Ziya Abi, bundan böyle sana ağabey demem. King Kong’un kardeşi Godzilla diyeceğim.’
Bazen hiçbir sebep yoktur, özgün zeka kabından taşar
- Erman Toroğlu 2004 yılında oynadığımız play-off maçında Letonya Milli Takımı’nı hiç beğenmez; ’Bu Letonya defansı kalas gibi ’ağbiii’. Kessen iki oturma takımı bir masa çıkar.’
- Bir kere daha Ümit Aktan; bir Kocaeli-Beşiktaş maçında kolyesini formasının içine sokan Amokachi için, ’Evet, Amokachi mal varlığını içine soktu!’
- Ve ’Best of Ümit Aktan’ın, A bölümündeki ilk şarkı olabilecek söz; (Tuncay Elazığspor’a dört gol atar): ’Tuncay dördüncü golünü attı! Üç gol atınca hat-trick denir sayın seyirciler ama Tuncay dört gol attı, fıttirik bu.’
KARPATLARIN MARADONASI DEĞİLSE DE, TÜRKİYE’NİN KARPAT’I
Yılların sunucusu Bülend Karpat’ın da bu alanda oldukça vukuatı var. E, kolay değil onlarca yıllık kariyerin içinde hata yapmamak. Karpat’ın iş kazaları üç maddede toplanabilir;
Erken konuşmak:
Bir Galatasaray maçında kendine has heyecanlı tonlamasıyla bağırıyordu: ’Tugay, vurursa gol olur. Tugay... Vur ona... Vurdu... Aut...’
Yine Barcelona-Galatasaray maçını anlatırken çok iddialıydı; ’Koeman yeme bizi. Hiç oralardan atmışlığın yok! Hakem düdüğü çaldı, Koeman topa geliyor, Koeman vurdu ve... (Sessizlik ve ardından gelen sakin, şaşkın bir tonlama) Çok şanssız bir an sayın seyirciler. Gol yedik.’
Bilinen soruları sormak:
Üstat bir dönem hep bilinen soruları sorardı. Mesela; Galatasaray’ın 2-1’lik bir mağlubiyeti sonrası, Mustafa Denizli’ye... ’Mustafa... Mustafa... İki bir daha kaç eder ?’ diye sormuş, Aykut Kocaman’ı ise ’Aykut 13 gol atmıştın, bir gol daha attın, şimdi kaç gol oldu?’ deyip dumur etmiştir. Pozisyonu anlatıp ’Recep, gol nasıl oldu?’ diye sormuşluğu dahi vardır. Recep Çetin de ’Aynen anlattığınız gibi’ deyip kısa kesmiştir.
Heyecana kapılıp, kendini durduramamak:
Karpat bir keresinde maçın heyecanı içinde şöyle demişti; ’Çok tehlikeli bir yerden korner kullanıyorlar sayın seyirciler.’ Dünya dönüyor ama korner noktası kaymıyor Bülent Ağabey...
Fakat başına gelen en talihsiz olaylardan biri, spikerlerin maç durdu durmadı demeden, sahanın içine girebildiği dönemlerdedir. Kaleci Engin İpekoğlu oyundan atılmıştır, Karpat sahaya girer;
- Engin ne oldu ya?
- Yan hakeme gittim bana küfür ediyor. Ananı s... senin diyor bütün halkın önünde. Olur mu böyle şey?
- (Karpat’ın kaşları acayip bir refleksle kalkar ama bozuntuya vermemeye çalışır) Engin, peki top çizgiyi geçti mi? (Gaf kime yazılır?)
Kaan KAVUŞAN / AKŞAM