Sözcü yazarının Can Dündar şaşkınlığı: Hangi kriterlerle Nobel'e aday gösterildi?
Sözcü yazarı Ümit Zileli, Can Dündar ve Cumhuriyet'in Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmesi karşısında hayretler içerisinde kaldı.
Sözcü yazarı Ümit Zileli, Can Dündar'ın Nobel'e aday gösterilmesi karşısında şaşkınlığını gizleyemedi.
Ümit Zileli "Can Dündar ve Cumhuriyet!" başlıklı bugünkü köşe yazısında özetle şunları yazdı:
"Acaba Ergenekon-Balyoz-Casusluk kumpasları sırasında hem içerdeki tutsaklar hem de yıllar sonra birileri tarafından genel yayın yönetmenliğine atanacağı Cumhuriyet Gazetesi aleyhine ipe sapa gelmez yazılar kaleme aldığı için mi?..
“Mustafa” filmiyle, Kurtuluş Savaşı kahramanı, bu ülkenin kurucusu, Türk ulusuna çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratmak için büyük devrimlere imza atan Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü gözden düşürmeye yönelik pespaye yalanları gerçekmiş gibi yutturmaya kalktığı için mi?..
Üstüne oturduğu TRT arşivini tepe tepe kullanıp yaptığı “belgeseller” gibi, Fetullah Gülen’in de yaşamını epey pahalıya yapmak isteyip, yapamadığı için mi?..
İşte Ümit Zileli'nin köşe yazısından bir bölüm:
İkisi üst üste geldi…
Önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında Can Dündar'la ilgili “kırmızı Bülten ve iade talebinde” bulunuldu..
Nobel ödüllerinin belirlenmesinde rol oynayan Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü aynı sıralarda 2017 ödülleri için kendi listesini açıkladı; 5 adayın bulunduğu listenin üçüncü sırası şöyle:
-Can Dündar-Cumhuriyet gazetesi!
Şaşırdığımı itiraf etmeliyim; hakkında çıkarılan “Kırmızı Bülten” için değil, Nobel Barış Ödülü'ne Can Dündar hangi kriterler göz önünde bulundurularak aday gösterildi acaba sorusuna yanıt veremediğim için…
Acaba Ergenekon-Balyoz-Casusluk kumpasları sırasında hem içerdeki tutsaklar hem de yıllar sonra birileri tarafından genel yayın yönetmenliğine atanacağı Cumhuriyet Gazetesi aleyhine ipe sapa gelmez yazılar kaleme aldığı için mi?..
“Mustafa” filmiyle, Kurtuluş Savaşı kahramanı, bu ülkenin kurucusu, Türk ulusuna çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratmak için büyük devrimlere imza atan Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ü gözden düşürmeye yönelik pespaye yalanları gerçekmiş gibi yutturmaya kalktığı için mi?..
Üstüne oturduğu TRT arşivini tepe tepe kullanıp yaptığı “belgeseller” gibi, Fetullah Gülen'in de yaşamını epey pahalıya yapmak isteyip, yapamadığı için mi?..
Yoksa, adını Mustafa Kemal'in koyduğu Cumhuriyet Gazetesini Aydınlanmacı çizgisinden çıkarıp, birilerin meze etmeye çalıştığı için mi?..
Asli faali olduğu davadan dolayı, 3 ay hapis yatıp, sonra “Tutuklandık” diye kitap yazıp, bunun çeşitli dillere çevrilmesini sağladığı için mi?..
Yoksa, arkadaşlarını arkada bırakıp, Almanya'ya sığındığı, Avrupa başkentlerinde kitabını imzaladığı, başkanlık saraylarında ödüller aldığı için mi?..
Oslo Barış Enstitüsü bu kararı vermesinin detaylarını, Can Dündar'ın insanlığa barış adına nasıl katkı verdiğini inandırıcı biçimde açıklayacaktır zannımca!..
Cumhuriyet Gazetesi'ne gelince; 17 yıl yazarı olarak çalıştığım, radyosunu kurduğum, mensubu olmaktan gurur ve şeref duyduğum gazetemin Nobel Barış Ödülü'ne aday olması beni elbette mutlu eder ancak bu şekilde değil…
-Can Dündar ile adı birlikte anılarak değil!..
Ümit Zileli "Can Dündar ve Cumhuriyet!" başlıklı bugünkü köşe yazısında özetle şunları yazdı:
"Acaba Ergenekon-Balyoz-Casusluk kumpasları sırasında hem içerdeki tutsaklar hem de yıllar sonra birileri tarafından genel yayın yönetmenliğine atanacağı Cumhuriyet Gazetesi aleyhine ipe sapa gelmez yazılar kaleme aldığı için mi?..
“Mustafa” filmiyle, Kurtuluş Savaşı kahramanı, bu ülkenin kurucusu, Türk ulusuna çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratmak için büyük devrimlere imza atan Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ü gözden düşürmeye yönelik pespaye yalanları gerçekmiş gibi yutturmaya kalktığı için mi?..
Üstüne oturduğu TRT arşivini tepe tepe kullanıp yaptığı “belgeseller” gibi, Fetullah Gülen’in de yaşamını epey pahalıya yapmak isteyip, yapamadığı için mi?..
İşte Ümit Zileli'nin köşe yazısından bir bölüm:
İkisi üst üste geldi…
Önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında Can Dündar'la ilgili “kırmızı Bülten ve iade talebinde” bulunuldu..
Nobel ödüllerinin belirlenmesinde rol oynayan Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü aynı sıralarda 2017 ödülleri için kendi listesini açıkladı; 5 adayın bulunduğu listenin üçüncü sırası şöyle:
-Can Dündar-Cumhuriyet gazetesi!
Şaşırdığımı itiraf etmeliyim; hakkında çıkarılan “Kırmızı Bülten” için değil, Nobel Barış Ödülü'ne Can Dündar hangi kriterler göz önünde bulundurularak aday gösterildi acaba sorusuna yanıt veremediğim için…
Acaba Ergenekon-Balyoz-Casusluk kumpasları sırasında hem içerdeki tutsaklar hem de yıllar sonra birileri tarafından genel yayın yönetmenliğine atanacağı Cumhuriyet Gazetesi aleyhine ipe sapa gelmez yazılar kaleme aldığı için mi?..
“Mustafa” filmiyle, Kurtuluş Savaşı kahramanı, bu ülkenin kurucusu, Türk ulusuna çağdaş ve bağımsız bir ülke yaratmak için büyük devrimlere imza atan Büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ü gözden düşürmeye yönelik pespaye yalanları gerçekmiş gibi yutturmaya kalktığı için mi?..
Üstüne oturduğu TRT arşivini tepe tepe kullanıp yaptığı “belgeseller” gibi, Fetullah Gülen'in de yaşamını epey pahalıya yapmak isteyip, yapamadığı için mi?..
Yoksa, adını Mustafa Kemal'in koyduğu Cumhuriyet Gazetesini Aydınlanmacı çizgisinden çıkarıp, birilerin meze etmeye çalıştığı için mi?..
Asli faali olduğu davadan dolayı, 3 ay hapis yatıp, sonra “Tutuklandık” diye kitap yazıp, bunun çeşitli dillere çevrilmesini sağladığı için mi?..
Yoksa, arkadaşlarını arkada bırakıp, Almanya'ya sığındığı, Avrupa başkentlerinde kitabını imzaladığı, başkanlık saraylarında ödüller aldığı için mi?..
Oslo Barış Enstitüsü bu kararı vermesinin detaylarını, Can Dündar'ın insanlığa barış adına nasıl katkı verdiğini inandırıcı biçimde açıklayacaktır zannımca!..
Cumhuriyet Gazetesi'ne gelince; 17 yıl yazarı olarak çalıştığım, radyosunu kurduğum, mensubu olmaktan gurur ve şeref duyduğum gazetemin Nobel Barış Ödülü'ne aday olması beni elbette mutlu eder ancak bu şekilde değil…
-Can Dündar ile adı birlikte anılarak değil!..