SÖZCÜ NEDEN YÜKSELİYOR? EMİN ÇÖLAŞAN SÖZCÜ GERÇEĞİNİ YAZDI!
Emin Çölaşan Sözcü'nün neden yükseldiğini anlatırken Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök'e göndermelerde bulundu!
Sevgili okuyucularım, Sözcü Türk basın tarihine geçiyor. Sözcü’nün inanılmaz yükselişi gazetecilik okullarında ders olarak okutulmalı, master ve doktora öğrencilerine tez konusu olmalı.
Sadece 16 sayfalık bir gazete düşünün. Ekleri yok. Kupon vermiyor. Manşetlerinde dandik magazin haberler, baldır bacak, vıcıklık yok. “Aman hükümeti kızdırmayalım. Aman biraz da biz yalakalık yapalım. Bu haberi yayınlarsak Tayyip üzerimize gelir. Yazarımızın bu yazısı sayın büyüklerimizi kızdırır, ona makas atıp sansür uygulayalım” anlayışı da bu gazetede yok.
Bir şey daha yok!..”Yaa, biz kadromuzu birkaç liboş, Fethullahçı, Kürtçü, şeriatçı, dönek solcu, devşirme, yalaka, satılık köşe yazarı ile takviye edip biraz daha fazla satış yapalım” anlayışı da yok.
Hürriyet’te iken bize hep aynı masalı okurlardı: “Bu gazetede her görüşe yer vardır. Fethullahçı da yazar, Atatürkçü de! Liboş da yazar, magazinci ve dönek de!..”
O gazeteyi ne duruma getirdiklerini –eğer bakıyorsanız- görmüşsünüzdür!
Sözcü’nün köşe yazarlarına, muhabir ve yönetim kadrolarına bir bakın, hepsi aslanlar gibi yurtsever, yürekli gazeteciler.
Beni soracak olursanız sevgili okuyucularım, hayatımda ilk kez yazılarımın sansürlenmesi ve benden habersiz makas atılması endişesi yaşamadan, özgürce yazıyorum. “Ben bunu yazarsam genel Yayın yönetmenim Metin Yılmaz ne der, patronum Burak Akbay ne der” gibi bir endişem, korkum yok…
Ohhh, gazetecilik işte bu.
X X X
Kovulduğum gazetede patron adına onun kalfası Ertuğrul’dan direktifler gelirdi:
“Aman abicim Fethullah yazma, cemaati kızdırmayalım. Onların Zaman gazetesini bir dağıtıyoruz ve büyük para kazanıyoruz. Herifleri Sabah grubuna kaptırmayalım…
“Aman haa, Maliye Bakanlığı için kötü bir şey yazma, Bakan’ı eleştime…Çünkü onlarla çok işimiz var.”
“TMSF’ye sakın dokunma, oradan Star tv’yi alacağız. Kızdırırsak vermezler, çıkarımız zedelenir!”
“Lütfen Tayyip’e artık dokunma, ondan söz etme! Sen yazdıkça Tayyip patronu fırçalıyor!”
Bu koşullar altında güya gazetecilik yapıyorduk!
Sonra dayanamayıp beni kovmak zorunda kaldılar! Susturacaklarını zannettiler ama başaramadılar. Sesim bu kez Sözcü’den çıkmaya başladı.
X X X
Sözcü’nün satış durumu ne? Şimdi sizlere biraz da o konuyu aktarmak istiyorum.
Geçen haftaki günlük satış ortalamamız tam 219.103. Bir haftada satışımız 11.529 adet arttı. Bu, yukarıda tanımladığım eksiz, kuponsuz, 16 sayfalık mütevazı ama yürekli bir gazete için muhteşem, olağanüstü bir rakamdır.
Şimdi burada size aynı hafta için bazı öteki gazetelerin satış rakamlarını vereyim.
Hürriyet 441 bin. Bu demektir ki, satılan her iki adet Hürriyet’e karşın bu memlekette bir adet Sözcü satılıyor. Bu düzeye geldik.
Habertürk 249 bin. Kuşe kağıda basılan, her gün bir sürü ek veren, kupon kestiren ve AKP’yi destekleyen bu gazete ile aramızda sadece 30 bin fark kaldı. Yakında onu da geçeceğiz.
Milliyet 152 bin, Vatan 144 bin, Akşam yine 144 bin.
Aydın Doğan grubu tarafından çıkarılan bu iki gazeteden ilkine 67 bin, ikinciye 75 bin fark atıyoruz.
Akşam: 144 bin.
Bunların tamamı AKP’nin gazetesi oldu. Tayyip’i kızdıracak haberler sayfalara girmiyor, köşe yazarlarına sansür uygulanıyor. Vatan, birkaç gün önce yazarı Mine Kırıkkanat’ın Tayyip’in karısı Eminanım’la hafiften dalga geçen yazısını kullanmadı ve çöpe attı. CHP eski milletvekili Onur Kumbaracıbaşı’nın Mavi Marmara gemisi rezaletiyle ilgili yazısı da çöpe atıldı ve Kumbaracıbaşı gazetesinden ayrılmak zorunda bırakıldı. Aynı şeyi yaptıkları Necati Doğru sonra bizim gazeteye katıldı.
Ve Cumhuriyet’in satış rakamı: 54 bin.
X X X
Peki ama Sözcü bu duruma nasıl geldi? Bu inanılmaz yükselişi niçin sağladı?..
Çünkü bu gazete sizin sesiniz. Emeklinin, işçinin, memurun, sömürülen ve horlanan fakir fukara kesimin, küçük esnafın, ev kadınının gazetesi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinden yürüyen milyonlarca yurtsever insanımızın gazetesi…Ve gücünü Tayyip’lerden mayyiplerden değil, sadece sizlerden alıyor.
Bu gazetenin ardında egemenlerin sermayesi yok. Bu gazetenin ardında devletle ve hükümetle bir sürü iş yapan, siyasi iktidardan milyarlarca dolarlık beklentileri nedeniyle korkan bir patron yok.
Bu gazetede yalan yok, iktidar övücülüğü, din sömürüsü, din tüccarlığı, korkaklık, liboşluk, yalakalık ve korkaklık yok.
Türkiye’nin böyle bir gazeteye ihtiyacı vardı. Ötekileri görüyorsunuz, tamamına yakını sütre gerisine çekilmiş, durumu magazin ve futbolla, Tayyip iktidarını kızdırmayacak bir biçimde, suya sabuna dokunmayan haberlerle idare etmeye çalışıyorlar, yağcılık ve yalakalık yapıyorlar.
X X X
İşte bu aşamada, karşımıza korkunç bir Türkiye gerçeği çıkıyor:
Devlet, hükümet ve siyasi iktidarla milyarlarca dolarlık iş, ihale, alım-satım bağlantısı, işi ve beklentisi olan büyük medya patronları, ne yazık ki kendi parasal çıkarlarını, ülke çıkarlarına tercih ettiler.
Korktular, korkutuldular, susturuldular.
Ne dedi Tayyip geçenlerde büyük işadamları için?
“Bitaraf (tarafsız) olan bertaraf olur. (Saf dışı, devre dışı kalır.)
Bu sözüyle hem büyük işadamlarına, hem de anlı şanlı geçinen, ama gerçekte kağıttan birer kaplan olan o para babası medya patronlarına sopanın ucunu bir daha gösterdi:
“Ya benden yana olur ve yayınlarını ona göre ayarlarsın, ya da sana ayvayı yediririm. İşlerini bozarım, seni mahvederim.”
Aydın Doğan, Mehmet Emin Karamehmet, Turgay Ciner, Ferit Şahenk gibi medya patronları bu mesajı zaten çoktaaan almış ve yayınlarını o “Onurlu doğrultuda, AKP’nin istekleri doğrultusunda” (!) ayarlamak zorunda kalmışlardı.
Biz, Sözcü olarak “Bitaraf olan bertaraf olur” gibi zırvalara inanmayız. O gibi sözler bizi bağlamaz. Biz zaten “Bitaraf” değil, “Tarafız.”
Tarafımız açıktır:
Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izi, laik Cumhuriyet rejimi…Ve hırsızlar, namussuzlar, yalancılar, hukuku ve adaleti paspas gibi çiğneyenler ve din tüccarları tarafından yönetilmeyen bir Türkiye.
Eksiz kuponsuz, baldır bacaksız, 16 sayfalık Sözcü işte bu nedenlerle onurlu yükselişini sürdürüyor. Bu kurtlar sofrasında günde ortalama 219 bin satışa ulaşmak kolay değil!
Emin ÇÖLAŞAN / SÖZCÜ
Sadece 16 sayfalık bir gazete düşünün. Ekleri yok. Kupon vermiyor. Manşetlerinde dandik magazin haberler, baldır bacak, vıcıklık yok. “Aman hükümeti kızdırmayalım. Aman biraz da biz yalakalık yapalım. Bu haberi yayınlarsak Tayyip üzerimize gelir. Yazarımızın bu yazısı sayın büyüklerimizi kızdırır, ona makas atıp sansür uygulayalım” anlayışı da bu gazetede yok.
Bir şey daha yok!..”Yaa, biz kadromuzu birkaç liboş, Fethullahçı, Kürtçü, şeriatçı, dönek solcu, devşirme, yalaka, satılık köşe yazarı ile takviye edip biraz daha fazla satış yapalım” anlayışı da yok.
Hürriyet’te iken bize hep aynı masalı okurlardı: “Bu gazetede her görüşe yer vardır. Fethullahçı da yazar, Atatürkçü de! Liboş da yazar, magazinci ve dönek de!..”
O gazeteyi ne duruma getirdiklerini –eğer bakıyorsanız- görmüşsünüzdür!
Sözcü’nün köşe yazarlarına, muhabir ve yönetim kadrolarına bir bakın, hepsi aslanlar gibi yurtsever, yürekli gazeteciler.
Beni soracak olursanız sevgili okuyucularım, hayatımda ilk kez yazılarımın sansürlenmesi ve benden habersiz makas atılması endişesi yaşamadan, özgürce yazıyorum. “Ben bunu yazarsam genel Yayın yönetmenim Metin Yılmaz ne der, patronum Burak Akbay ne der” gibi bir endişem, korkum yok…
Ohhh, gazetecilik işte bu.
X X X
Kovulduğum gazetede patron adına onun kalfası Ertuğrul’dan direktifler gelirdi:
“Aman abicim Fethullah yazma, cemaati kızdırmayalım. Onların Zaman gazetesini bir dağıtıyoruz ve büyük para kazanıyoruz. Herifleri Sabah grubuna kaptırmayalım…
“Aman haa, Maliye Bakanlığı için kötü bir şey yazma, Bakan’ı eleştime…Çünkü onlarla çok işimiz var.”
“TMSF’ye sakın dokunma, oradan Star tv’yi alacağız. Kızdırırsak vermezler, çıkarımız zedelenir!”
“Lütfen Tayyip’e artık dokunma, ondan söz etme! Sen yazdıkça Tayyip patronu fırçalıyor!”
Bu koşullar altında güya gazetecilik yapıyorduk!
Sonra dayanamayıp beni kovmak zorunda kaldılar! Susturacaklarını zannettiler ama başaramadılar. Sesim bu kez Sözcü’den çıkmaya başladı.
X X X
Sözcü’nün satış durumu ne? Şimdi sizlere biraz da o konuyu aktarmak istiyorum.
Geçen haftaki günlük satış ortalamamız tam 219.103. Bir haftada satışımız 11.529 adet arttı. Bu, yukarıda tanımladığım eksiz, kuponsuz, 16 sayfalık mütevazı ama yürekli bir gazete için muhteşem, olağanüstü bir rakamdır.
Şimdi burada size aynı hafta için bazı öteki gazetelerin satış rakamlarını vereyim.
Hürriyet 441 bin. Bu demektir ki, satılan her iki adet Hürriyet’e karşın bu memlekette bir adet Sözcü satılıyor. Bu düzeye geldik.
Habertürk 249 bin. Kuşe kağıda basılan, her gün bir sürü ek veren, kupon kestiren ve AKP’yi destekleyen bu gazete ile aramızda sadece 30 bin fark kaldı. Yakında onu da geçeceğiz.
Milliyet 152 bin, Vatan 144 bin, Akşam yine 144 bin.
Aydın Doğan grubu tarafından çıkarılan bu iki gazeteden ilkine 67 bin, ikinciye 75 bin fark atıyoruz.
Akşam: 144 bin.
Bunların tamamı AKP’nin gazetesi oldu. Tayyip’i kızdıracak haberler sayfalara girmiyor, köşe yazarlarına sansür uygulanıyor. Vatan, birkaç gün önce yazarı Mine Kırıkkanat’ın Tayyip’in karısı Eminanım’la hafiften dalga geçen yazısını kullanmadı ve çöpe attı. CHP eski milletvekili Onur Kumbaracıbaşı’nın Mavi Marmara gemisi rezaletiyle ilgili yazısı da çöpe atıldı ve Kumbaracıbaşı gazetesinden ayrılmak zorunda bırakıldı. Aynı şeyi yaptıkları Necati Doğru sonra bizim gazeteye katıldı.
Ve Cumhuriyet’in satış rakamı: 54 bin.
X X X
Peki ama Sözcü bu duruma nasıl geldi? Bu inanılmaz yükselişi niçin sağladı?..
Çünkü bu gazete sizin sesiniz. Emeklinin, işçinin, memurun, sömürülen ve horlanan fakir fukara kesimin, küçük esnafın, ev kadınının gazetesi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izinden yürüyen milyonlarca yurtsever insanımızın gazetesi…Ve gücünü Tayyip’lerden mayyiplerden değil, sadece sizlerden alıyor.
Bu gazetenin ardında egemenlerin sermayesi yok. Bu gazetenin ardında devletle ve hükümetle bir sürü iş yapan, siyasi iktidardan milyarlarca dolarlık beklentileri nedeniyle korkan bir patron yok.
Bu gazetede yalan yok, iktidar övücülüğü, din sömürüsü, din tüccarlığı, korkaklık, liboşluk, yalakalık ve korkaklık yok.
Türkiye’nin böyle bir gazeteye ihtiyacı vardı. Ötekileri görüyorsunuz, tamamına yakını sütre gerisine çekilmiş, durumu magazin ve futbolla, Tayyip iktidarını kızdırmayacak bir biçimde, suya sabuna dokunmayan haberlerle idare etmeye çalışıyorlar, yağcılık ve yalakalık yapıyorlar.
X X X
İşte bu aşamada, karşımıza korkunç bir Türkiye gerçeği çıkıyor:
Devlet, hükümet ve siyasi iktidarla milyarlarca dolarlık iş, ihale, alım-satım bağlantısı, işi ve beklentisi olan büyük medya patronları, ne yazık ki kendi parasal çıkarlarını, ülke çıkarlarına tercih ettiler.
Korktular, korkutuldular, susturuldular.
Ne dedi Tayyip geçenlerde büyük işadamları için?
“Bitaraf (tarafsız) olan bertaraf olur. (Saf dışı, devre dışı kalır.)
Bu sözüyle hem büyük işadamlarına, hem de anlı şanlı geçinen, ama gerçekte kağıttan birer kaplan olan o para babası medya patronlarına sopanın ucunu bir daha gösterdi:
“Ya benden yana olur ve yayınlarını ona göre ayarlarsın, ya da sana ayvayı yediririm. İşlerini bozarım, seni mahvederim.”
Aydın Doğan, Mehmet Emin Karamehmet, Turgay Ciner, Ferit Şahenk gibi medya patronları bu mesajı zaten çoktaaan almış ve yayınlarını o “Onurlu doğrultuda, AKP’nin istekleri doğrultusunda” (!) ayarlamak zorunda kalmışlardı.
Biz, Sözcü olarak “Bitaraf olan bertaraf olur” gibi zırvalara inanmayız. O gibi sözler bizi bağlamaz. Biz zaten “Bitaraf” değil, “Tarafız.”
Tarafımız açıktır:
Mustafa Kemal Atatürk’ün aydın izi, laik Cumhuriyet rejimi…Ve hırsızlar, namussuzlar, yalancılar, hukuku ve adaleti paspas gibi çiğneyenler ve din tüccarları tarafından yönetilmeyen bir Türkiye.
Eksiz kuponsuz, baldır bacaksız, 16 sayfalık Sözcü işte bu nedenlerle onurlu yükselişini sürdürüyor. Bu kurtlar sofrasında günde ortalama 219 bin satışa ulaşmak kolay değil!
Emin ÇÖLAŞAN / SÖZCÜ