SONER YALÇIN MİT'E NEDEN SALDIRIYOR? İŞTE YALAN HABERİN PERDE ARKASI!

"Türkiye'nin 'MİT müsteşarına' başka ülkelerin emriyle saldıran karanlık odaklar..." Yiğit Bulut Gazete Habertürk'te yazdı.

MİT Müsteşarı, göreve geldiğinden bugüne, "Türkiye'yi bölgelerinde rakip olarak" gören ülkeleri, odakları ve onların uzantılarını rahatsız ediyor. Rahatsız olmakta haklılar; kendi akademilerinde okutup, devşiremedikleri bir isim...

Sevgili dostlar, son günlerde "internette yerleşik bir karanlık odak" tarafından, MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında inanılmaz bir iftira kampanyası yürütülüyor. Olmayan kardeşler, olmayan ilişkiler yaratılıp Fidan "kurmaca bir senaryo" üzerinden karalanmaya çalışılıyor... Aynı deneme daha önce de yine aynı "odaklar" tarafından yapılmış ve gelen açıklamalar sonrası "yalan" olduğu ortaya çıkmıştı...

Tam bu noktada "AB kaynaklı gazeteler tarafından atılan iddialardan hemen sonra konu hakkında kaleme aldığım yazıdan" bazı alıntıları hatırlatmak istiyorum:

...Türkiye'deki "yerleşik düzenin" son dönemde en çok rahatsız olduğu isim MİT Müsteşarı Hakan Fidan! Nedeni de çok açık! Birileri asla kabullenemedi; nasıl olur da "yerleşik sistem içinde palazlandırılmayan biri", MİT'in başına geçti! O koltuk çok önemliydi ve "oraya mutlaka ama mutlaka yerli-yabancı odakların ulaşabileceği", yurtdışında "dışişlerinde görev yapmış" veya yabancı askeri akademilerde okumuş bir isim atanmalıydı... Ama olmadı, o koltuğa "yıllarca dışlanan bir sınıfta görev yapmış" ama yılmadan kendini yetiştirip "sistemin adaletsizliğinden ortaya çıkan bütün unsurları kişisel çabalarıyla" tersine çevirmiş bir isim atandı... Bu tespitler sonrası gelelim; "rahatsız olanların" Fidan'a saldırmak için ortaya koyduklarına... Son dönemde Avrupa'da yerleşik bazı gazetelerde "son derece insafsız" bazı iddialar ortaya atılıyor ve Türkiye'de bazı "karanlık odaklar da" bunları içeride yaymaya çalışıyorlar... Aslında iddialar çok komik ve biraz detaylı bakınca "hangi kaynaklardan" servis edildiğini de anlamak zor değil... Şimdi sıkı durun, bakın neler oluyormuş: "Türkiye, İran ile Hizbullah arasında yeni silah köprüsü kuruyormuş ve süreç Hakan Fidan tarafından yönetiliyormuş!" Daha birçok "komik" ve "abartılı" detay var ama saçmalığı algılamak için bu kadar bile yeterli... Uzun lafın kısası; bu ülkede "yerleşiklere" alet olmaz, "seçkinler arasından çıkmaz veya onlara hizmet etmez", bazı ülkelerin "Ortadoğu politikalarına baştan biat etmezseniz"; kaderiniz hep aynıdır, nerede olursanız olun karalanırsınız... Türk halkı gözünü açmalı ve gerçekten milli menfaatlerine hizmet eden "herkese" hangi meslekten olursa olsun "herkese" sahip çıkmalı... Yerleşiklerin oyunlarına dikkat...

Sevgili dostlar, yukarıda da belirttiğim gibi "bu ikinci deneme" ve saldırı ekseni ABD-AB-İsrail ekseninde şekilleniyor...

Bu noktada bir soru daha soralım; neden bu kadar düzenli bir yapı içinde tekrar eden sürekli bir saldırı yapılıyor? Ve en önemlisi bunu yapanlar "nasıl Türkiye'de en büyük gazetelerde hâlâ kendilerine tam bir sayfa emanet edilerek yazarlık yapmaya" devam ediyorlar?

Sorulara sizler de cevap ararken çok önemli bir detayın altını çizeyim: Türk İstihbaratı uzun yıllar "ABD-İsrail-Almanya" üçgeninde etkilere maruz kaldı ve Türkiye'nin finansal-siyasal manipülasyonlar içinde dalgalandığı her dönemde asla kendini toplayamadı... Olaya bu açıdan bakınca Hakan Fidan, Türkiye için bir şans ve değerini bilmemiz gerekli...