ŞOK ŞOK ŞOK; AMAZON'UN SİTESİNDE HANDE ALTAYLI'NIN ROMANLARI YOK YOK YOK!

Ayşe Arman'a verdiği röportajda romanlarının yabancı dile çevrildiğini söyleyen Fatih Altaylı'nın eşi Hande Altaylı yalan mı söyledi?

Sarı saçlarından sen suçlusun...

Aklıma gelen bütün güzel esprileri ve baharın güneşli havası yetmez gibi tavşan kardeşin yakında deliğine saklanacağı günleri görmenin çocuksu neşesini twitter günlüğüme an be an akıttığımdan bu yazı (ve beni saf bir kitap dünyası insanı olarak seven sizlere) sası, ciddi ve aradığınız bir lezzeti vaat ediyor. Diyecektim ki entelektüel pınarımın çeşmesi Ayşe Arman’ın sarı saçlarından tamamen kendisi suçlu Hande Altaylı ile yaptığı röportajı okudum.

Nobel’den başka ödül tanımam...

Öncelikle söyleyeyim ki Hande Altaylı saçlarını kendi boyamıyor. Elbette pahalı bir kuaföre gidiyor; yani röportajda ilk öğrendiğimiz bilgiye göre “evde yazamam yeni başyapıtımı, bana başka yer tut” dediğinde, hoppacık Karaköy’de bir rezidansa konduran, değerli klozet kapağı fabrikatörü (28 Şubat’ın hemen ardından Erbakan fotolu klozet kapağı yapalım yazısını hatırlayınız) eşi Fatih Altaylı herhalde kuaför parasını esirgemiyordur kendisinden. O nedenle sarı saçlarından sadece kendisi değil belki bir nebze kuaförü de sorumlu.

(Bu tarihî gerçeğin büyük şarkı sözü yazarı ve otel lobisinden çıkardığımız Vivaldi, Kayahan’a yeni sarı saçlı besteler yaptırmasını temenni ederek araya attırdığımız Kayahan parçalarının ikinci bölümünü tamamlıyoruz geçen yazımızın ardından).

Röportajın en can alıcı yerleri ise Türk edebiyatının Hıncal Uluç’u Ayşe Arman’ın üstün edebiyat zevkini okuduğumuz kısımlar. Mesela Ayşe Arman, muhteşem başyapıtlar olan romanları ile Hande Altaylı’ya Nobel alabileceği muhabbeti yapıyor. Benim gönlüm Ayşe Arman’ın da sadece bu yorumları nedeniyle Pulitzer almasında; sci-fi dalında varsa böyle bir ödül elbette. Arman’a not: Pulitzer bir gazetecilik ödülü.

Amerika senin Rusya benim...

Nobel’in en önemli göstergesi Arman’a göre birkaç yabancı dile çevrilmek ya; önceden kendisine verilen bilgi dâhilinde belli ki söz oraya geliyor. Ben bugüne kadar Altaylı’nın romanlarının çevrildiğini bilmiyordum. Hele ki ABD ve Rusya’da yayımlandığını okuyunca gönlüm kıvançla (ve baklavalarıyla) doldu taştı. Elbette kendi cehaletimi kapatmak için hemen Amazon’a girip 50 adet İngilizce Hande Altaylı romanı almaya karar verdim. Hem Taraf’tan aldığım yüklü maaşı harcayacak yer arıyordum, hem de yakında ziyaret edeceğim Stockholm’de Nobel komitesindeki arkadaşlara da birkaç tane veririm dedim; ola ki onların da gözünden kaçmış olabilir. Fakat o da ne; şok şok şok; Amazon’un ne İngiltere ne ABD sitesinde Hande Altaylı’nın romanları yok yok yok!

Bir değil iki değil!

Amazon’da Orhan Pamuk, Perihan Mağden, Elif Shafak, Ayşe Kulin, Zülfü Livaneli, Aslı Erdoğan, Mehmet Murat Somer’in ABD’de yayımlanmış romanları satılırken Altaylı’nınkine rastlanmıyordu.

Evet, ben bıktım hain Batı bıkmadı. Servetimi harcayarak Elif Shafak ve Sema Kaygusuz’un ödül davalarını AİHM’e götürmeye uğraşırken yine genç (41 yaşında), yine sarışın ve yine kadın bir romancımıza Amazon ambargo uyguluyordu demek ki! Sitesinde 36.099.280 kitap bulunan Amazon bir Türk kızının romanı için kendini ne durumlara düşürüyordu!

Her şeyle benim uğraşmamı, tüm haksızlıkların üstüne gitmemi bekleyen halkımın yeni Uğur Dündar’ı olarak elbette bu işin peşini de bırakmadım.

Altaylı’nın ABD’de yayımlandığını gururla belirttiği romanı üstelik Kültür Bakanlığımızdan çeviri desteğini de arkasına almıştı. Kitabın yayıncısı ise Universe Publishing House olarak görünüyordu bakanlık belgelerinde.

ABD’deki yayıncılık örgütlerinde görev yapan tanıdıklara mail atarak bu işin peşinde olduğum ve kendi yayıncıları olan Universe’e de haksızlık yapıldığı notasını verdim! Ama elbette onlar da hain olduklarından kendi ülkelerinde böyle bir yayın şirketi olduğundan haberleri olmadığını söylediler; demek bir Türk kızına haksızlık yapmak için çok değerli olduğuna emin olduğum (yoksa niye Hande Altaylı bassın?) yayınevini bile yok etmeye karar vermişlerdi.

Ben de bakanlığımızın değerli sitesindeki bilgilerden yola çıktım

Bakanlığımız bu muazzam kitabın muazzam yayıncısına destek verirken elbette tüm belgeleri istemiş, bu yayınevinin çok çok önemli olduğuna ve mutlaka desteklenmesi gerektiğine kanaat getirmiş, her şeyi tetkik etmişti. Ve onların sitesindeki bilgilerden yola çıkarak Altaylı’nın kitabını İngilizce olarak basan Universe yayınevinin websitesine girdim: (http://www.tedaproject.gov.tr/TR/belge/1-93960/592-marazhande-altayli-universe.html).

Ve fakat bu ABD’li yayıncı sanıyorum ABD’deki düşman yayınevlerinden bıktığı için (Türk romanı basıyorlar ya) Romanya’ya taşınmıştı. Ve sitelerindeki bilgilerden de anlaşılacağı gibi birkaç yüz doları veren herkesin kitabını istediği dilde basıyorlardı. Yani matbaacılık hizmetlerinde ustalaşıyorlardı. Elbette ben Hande Altaylı’nın romanının böyle basıldığına ihtimal dahi vermiyorum! Şimdi Londra’ya uçuyorum ve ardından da New York; sadece bu haksızlığın peşindeyim şimdi. Koskoca Fatih Altaylı’nın karısı yalan mı söyleyecek? Basıldım diyorsa ABD’de basılmıştır! Bu işi çözdükten hemen sonra da Rusya’da dostum olan bazı KGB ajanlarını devreye sokarak şu Dostoyevski Dil Merkezi’ni araştırtacağım; zira Hande Altaylı’yı seçtiklerine göre efsanevi bir yayınevi olmalı ama bilen yok; üstelik pis Rus düşmanlarımız bu güzide yayınevinin de bir dil kursu olduğu intibaı vermek için internet sitesi bile yapmışlar. Hainler.

Barbaros Altuğ/Taraf