Salı günkü yazımda bahsettiğim taciz meselesinden sonra gelen tebrik ve kutlama mektuplarına çok teşekkür ederim. Telefonum gün boyu susmadı. Herkesin kafasındaki ortak soru; tacizcimin kim olduğu yolunda idi. Şimdilik kim olduğunu yazmak yok. Ama sağdan soldan bir başkasına yaptığını duyarsam (Ayşeciğim söz veriyorum), Esra Ceyhan'lık oluruz vallahi... Ancak ne çok kadın arkadaşımın başına geliyormuş bu iş. Ve birçoğu sessiz kalmayı tercih ediyormuş. Ne ilginçtir ki, taciz olayları daha çok televizyon ve sanat çevrelerinde gerçekleşiyor. Ben size salı günü, yapımcılık yapan bir kadın arkadaşımın anlattığı olayı aktarmak istiyorum. Ulusal kanallarımızdan birinin genel müdür yardımcılarından biri kafayı bir doktor hanıma takmış. Onun televizyona bir program yapması gerektiğini ve o programın da mutlaka kendi kanallarında yayınlanması gerektiğini anlatmış durmuş bitmek bilmeyen telefonlarında. Doktor hanım bu teklife önceleri pek sıcak bakmamış.

ERKEKLER KUYRUK DERDİNDE!
Uzmanlık alanının en popüler doktorlarından biri olan hanımefendi, 'Hayır' demek için beyefendinin öğlen yemeği davetini kabul etmiş. Ancak beyefendi, işlerinin yoğunluğu gibi bahanelerle yemeği akşama almış. Yemek yenmiş, doktor hanım teklifi reddetmiş. Yemek sonrası otomobile binme bölümünde evli ve bir çocuk babası beyefendi, doktor hanımın kulağına sokulup "Sizi öpebilir miyim?" demiş. Doktor hanım şaşkınlıktan donakalmış. Birkaç küfür saydırıp otomobiline atladığı gibi evinin yolunu tutmuş. Ve bir daha da program işlerinden uzak durmaya yemin etmiş. Bu hikayeyi o kadar güvenilir bir arkadaşımdan dinledim ki, şoke oldum. Hani hep derler ya; 'Kadın kuyruk sallamazsa bu işler olmaz' diye... Asla ama asla öyle değil. Erkekler artık sadece önlerindeki kuyruk ne derse onu yapıyorlar!