''SİZ GAZETECİ SIFATLI ŞARLATANLAR, SİZ SARAY SOYTARILARI''

Pusula Gazetesi yazarı Ahmet Tezcan, "28 Şubat'la ilgili medyaya dokunulmasın" diyenlere sert çıktı..

28 Şubat Ağıtçıları...

Siz gazeteci sıfatlı şarlatanlar! Siz saray soytarıları, her dönemde şakşakçılar!

Olmayan vicdanlarınıza seslenmek ahmaklığı, yıllardır bu memlekette mazoşist bir teselli oldu belli çevrelere! O belli çevrelerin belirsiz bir silüeti vardı, kendilerini bulamadılar, kendilerine bulamadılar size yaranma, tarafınızdan onaylanma beklentisi dışında bir çare!

Size özendiler de gazeteci sıfatlı zenci şarlatanlar oldular, Arap Bacı kılıklı saray soytarılığını seçtiler, şak şak öttüler!

Birlikte oldunuz, birlikte öldünüz!

Gazeteciliği öldürdünüz el birliğiyle!

Şiimdi bu pespayeliğinizle bin yaşayabilirsiniz!

***

28 Şubat Soruşturması kapsamında ilk gözaltılar başladığında, zaliminden mazlumuna kadar herkeste bir merhamet, bir vicdan, bir adalet isteği uyanıverdi.

"Aman bu mesele askerle sınırlı kalsın, aman medyaya uzanmasın, aman TUSİAD’a bulaşmasın"

Sanırsınız ki bu Merhamet Orkestrası yıllardır konser verir bu ülkede, Adalet Kumpanyası düzenler, Vicdan Senfonisi seslendirir.

Dün uzanmasın dedikleri kesimler adına Lanet Aryası patlatıyordu birinci sayfalarından, renkli ekranlarından bu paryalar.

Bugün, dün zulmettikleri arasından çekip aldıkları popülarite histerikleriyle birlikte "Merhamet!" diye bağırıyorlar, "Merhamet, vicdan ve adalet!"

Ne için?

Arkalarını dışarıya yaslamış, önlerine ülkenin silahlı gücünü almış, milletin üç kuruşunu keçilerin yediği otomobillerle, alıp başını giden, banyodan oturma odasına, oradan yatak odasına ev içi turlar atan çamaşır makinalarıyla, siyah-beyazdan renkliye, tüpten LCD’ye geçmek için ancak Devlet’ten satın alma garantisi isteyen yüzsüzlükleriyle çarpan Tanrılık sanrısı içindeki iş adamı kılıklı haydutlar için!

Ömrü boyunca merhamet, vicdan, adalet kavramlarını ancak paraya dönüştürülebildiği oranda kullanmış, bunun dışında zerre miskal yanında bulundurmamış bu sahte efendiler aşkına merhamet dilenciliği yapan gazeteci kılıklı şarlatanlar, bir yandan "28 Şubat soruşturmasını yargıya bırakın karışmayın" derken, bir yandan da "Aman askerle sınırlı kalsın, buralara uzanmasın, huzurumuzu bozmasın" diyerek yargıya ayar verme utanmazlığını elden bırakmıyorlar.

Dün göz önünde olmuştu her şey ve herkes şahitti.

Bugün de göz önünde oluyor her şey ve herkes şahit yine.

Hafıza kaydediyor, zihinler kaydediyor, tarih kaydediyor.

Bu kaydediştir asıl hüküm, yargıçların vereceği karar değil.

Daha önce "28 Şubat babaların çocuklarına, dedelerin torunlarına bırakacakları bin yıl sürecek bir utanç mirasıdır" demiştik.

Aynen öyle, toplumun vicdanında çoktan verilmiş olan hükmün tesiri de bin yıl sürecektir.

Mazlumun laneti, zalimin timsah gözyaşlarını kendileri için zehre dönüştürecek kadar tesirlidir çünkü.

***

28 Şubat Operasyonu başladı ve bana göre şimdilik satranç tahtasındaki subaylar göz altına alındı. Sıra vezirlere ve şaha gelir mi diye soruyor herkes ve yukarda sözünü ettiğim vezirlerin ve şahın piyonları gelmesin diye çığlıklar atıyor.

1997’de 28 Şubat’ın en şedid zamanlarında bu iğrenç satranç tahtasındaki Güç Yönetimi Oyunu’nu yazmış ve şöyle demiştim:

"Tanrılık sanrısı içinde olanların küçük bir zaafı var; gerçek tanrı değiller. Bugün onlar güçlü gibi görünebilir ama sonunda kazanan mutlaka Halkın Gerçek Tanrısı olur!"

İntkam ve rövanştan söz edenler bunu unutmasınlar!

İntikam kul haddi değildir!

Müntakim olan sadece ve sadece Tanrı’dır!

Kimse kimseyi suçlamasın boş yere, kimse kimseye aman ha demesin!

Bugün olanların müsebbibi dün olanların failleridir.

Yani kendileri...

Ne demişti Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş:

"Kendim ettim, kendim buldum"

Kendi hükmünüzü siz 28 Şubat ile ta o zaman kendiniz vermiştiniz zaten!

Yarın yargıçların vereceği hüküm de ta o zamandan verdiğiniz kendi hükmünüz olacaktır!

Daha ne ağlaşırsınız ki?

Ahmet TEZCAN / PUSULA GAZETESİ