SİZ BİZİ ANF İLE KARIŞTIRMIŞSINIZ! KIBLEMİZ ÖRGÜT DEĞİL! SABAH ÖZEL İSTİHBARAT'TAN AYSEL TUĞLUK'A CEVAP!

Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Bölümü yöneticileri,kendilerine “şehzade basın” diyen Aysel Tuğluk'a Medyaradar aracılığıyla cevap verdi.

SABAH Gazetesi Özel İstihbarat Bölümü yöneticileri, 15 Ekim’de gazetenin manşetinde yer alan “BDP’nin ipleri KCK’nın elinde” başlıklı haberlerini Radikal İki’deki yazısında eleştiren ve kendilerine “şehzade basın” diyen Aysel Tuğluk’a cevap verdi. İşte o cevap:

“Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş başkanı, BDP destekli Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk imzasıyla 13 Kasım Pazar günü Radikal İki’de doğrudan Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Bölümü’nü konu, daha doğrusu hedef alan bir yazı yayınlandı. Bir arkadaşımızın uyarısı üzerine yeni haberdar olduğumuz bu yazıya Özel İstihbarat Bölümü olarak karşılık verme gereği hissettik. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Bunu, bir siyasetçi ile polemiğe girmek için yapmıyoruz. Tuğluk, rakip grubun bir yayın organında bizim meslek alanımızı kullanarak, yazı ile bizi hedef aldığı için bizim de kendisine cevap hakkımızın doğduğuna inanıyoruz.
“Bir gazete ve BDP-KCK ilişkisi” başlığıyla yayınlanan mezkûr yazı için “Aysel Tuğluk imzasıyla yayınlanan yazı” ifadesini kullanmayı tercih ederiz. Zira onun imzasıyla yayınlanmış olsa da yazının kesinlikle ona ait olduğuna şehadet edemeyiz. Eylül ayında “Taraf Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar’a gönderdiği “Açık Mektup”u da kendisinin değil, KCK soruşturması kapsamında tutuklanan Nihat Oğraş’ın kaleme aldığı ortaya çıkmıştı. Bunu gün ışığına çıkaran Sabah Özel İstihbarat Bölümü oldu. Oğraş tarafından Tuğluk’a cezaevinden gönderilen mektubun orijinalini yayınladık. Tuğluk, bu metni tashihlerine bile dokunmadan Taraf’a göndermişti.
Tuğluk’un bize yönelik eleştiri ve yaftalamalarının nedeni de işte bu haberin yarattığı rahatsızlık. Bu gerçeğin ortaya çıkması Tuğluk’u partide de zor durumda bırakmış olmalı ki, kendisi haberin yayınlanmasından birkaç gün sonra gazeteye kadar geldi. Genel Yayın Yönetmenimiz Erdal Şafak’la görüştü. Görüşmede Özel İstihbarat Bölümü yöneticileri olarak (Abdurrahman Şimşek, Ferhat Ünlü) biz de bulunduk.
Kendisine kibar davrandık, elimizden geldiğince iyi ağırlamaya çalıştık. Ama o bizi tehdit etti. “Nihat Oğraş içeriden çıkınca kulağınızı kesecek” dedi. “Biz eski kulağı kesiklerdeniz” diye fütursuzca bir cevap da verebilirdik, ama çalıştığımız kuruma kadar gelmiş kadın bir konukla tartışmanın yanlış olacağını düşünüp tehditlerini de sineye çektik. Ama bizi korkutacağını sanıyorsa yanılıyor.
Biz gazeteciyiz, işimizi yapıyoruz. Kendisinin söylediği gibi mesleğimizde şehzade, prens falan da değiliz. Belki kendisi Kürt siyasetine tepeden paraşütle inmiş olabilir, “Kürt siyasetinin prensesi” olabilir. Ama biz mesleğimizde ne yaptıysak dişimizle tırnağımızla yaptık.
Dilerse bugüne kadar neler yaptığımızı internette kısa bir araştırmayla öğrenebilir. Hem böylelikle bizim yalnızca KCK haberi yapmadığımızı da görmüş olur. Bu bölüm Ergenekon haberleri de yaptı. Mehmet Şen ve Muhsin Melik’in öldürülmesi gibi faili meçhulleri mercek altına aldı, “JİTEM’in dul bıraktığı” Mehmet Şen’in karısı Nuray Şen’e Paris’ten ulaştı. Yine Paris’te Cem Uzan’ı, Türkiye’de Fadime Şahin’i buldu.
Bütün bu haberler gökyüzünden inmedi, servis de edilmedi. Uzun soluklu araştırmalarla, gerektiğinde sokakta günler, geceler geçirerek yapıldı. Araştırdık, bulduk. Bulduklarımızı da belgeleriyle yazdık. Tıpkı Aysel Tuğluk imzalı mektubun Nihat Oğraş tarafından kaleme alındığını bulup çıkardığımız gibi… Tuğluk, ortaya çıkarılan bu gerçek onun işine gelmediği için bize “İktidarın sesi”, “Emniyet istihbaratının bülteni” diyor.
Aysel Hanım;
Galiba siz bizi ANF ile karıştırıyorsunuz. Biz onlar gibi haber yapmıyoruz. Servis edilen her şeyi mutlak hakikatmiş gibi yazmıyoruz. Bizim, gerçeğin önünde Kandil Dağı gibi yükselen ideolojik saplantılarımız yok çünkü. Kıblemiz örgüt değil, emniyet istihbaratı veya devletin bir başka kurumu da değil.
Hem yazınıza konu ettiğiniz haberimizin, hem de “BDP’de ‘Kandil’li deprem” başlığı ile 8-10 Kasım 2011 tarihleri arasında yayınlanan yazı dizimizin haber değeri olmadığını savunuyorsunuz. Hatta “Herhangi bir Kürt kahvesinde konuşulan şeyleri yazıyorlar” diyerek haberciliğimizi küçümsüyorsunuz. “Kürt kahvesi” ne demek bilmiyoruz ama değil Diyarbakır, Siirt, Mardin kahvehanelerindeki insanların, partideki (BDP) arkadaşlarınızın bile başkasının imzasıyla mektup yayınladığınızdan haberleri olmadığından eminiz. Çünkü haberleri olsaydı siz bu kadar rahatsız olmazdınız.
Siz de biliyorsunuz ki, bu öyle “Kahvehanelerde konuşuluyor” diye geçiştirilecek bir şey değil. Biz bir intihal vakasını ortaya koyduk. Bir parlamenterin başkasının imzası ile yazı yayınlanması dünyanın her yerinde haberdir. Bu, doğru bir haberdir ve siz de bu yüzden tekzip etmeye yeltenmediniz. Radikal İki’deki yazınızda da haberimizi yalanlamıyorsunuz.
Aslında bir yazar bastığı tek bir harfi bile kimselere vermez ama Nihat Oğraş da -anladığımız kadarıyla zeki, kalemi kuvvetli birisi olduğu halde bir yazar olmadığı için- bunu mesele etmiyor. Kendisi, arzuhâlciler gibi, ama onlardan farklı olarak maddi-manevi karşılık beklemeksizin metin dağıtmakta bir beis görmüyor olabilir. Ama biz bunu öğrenince, işimiz icabı kamuoyuna duyurmak zorundayız.
Radikal İki’deki yazınızın sonunda “Bu yazıyı ben yazdım. Kendi ellerimle, kendi bilgisayarımda ve kendi evimde… Ama Radikal İki’ye göndermeden arkadaşlarımdan fikir alacağım. Katkı isteyeceğim. Böylelikle şehzade medyaya da haber yapma fırsatı çıkar” diye yazmışsınız.
Katkıya diyeceğimiz bir şey yok. Haberimizde de mütevazı bir katkıdan değil, bir metni tashihine kadar aynen yayınlamaktan söz etmiştik. Eğer bu yazınızda da mektup intihali yaptıysanız onu da haber yaparız Aysel Hanım. Siz bizim için iş kaygısı gütmeyin, biz ekmeğimizi çıkarırız. Empati gücünüzü başka bir şey için kullanın. Bizi tehdit edeceğinize, anlamaya çalışın. Çalışın ki, dediğiniz gibi yarın bir gün birbirimizin yüzüne bakabilelim.

Sabah Gazetesi Özel İstihbarat Bölümü

AYSEL TUĞLUK RADİKAL İKİ EKİNDE SABAH İLE İLGİLİ NE YAZMIŞTI?

MEDYARADAR/ÖZEL