Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan ve AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’dan sonra dün de İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kendisinin ve eşi Dilek İmamoğlu’nun mal varlıklarını açıkladı.
Eyvallah…
Doğrusu budur.
Ama iki şartla:
Birincisi; zorunlu olan servet beyanı aynı zamanda şeffaf olmalı. Yani bütün adaylar servetlerini kamuoyuna açıklamalı. Üstelik sadece belediye başkanı adayları değil, belediye meclis üyeliği adayları da…
İkincisi; bu açıklama sadece seçim dönemlerinde değil, belli aralıklarla kamuoyuna açık bir şekilde yapılmalı…
Yani…
İmamoğlu’nun dün açıkladığı mal beyanının benim gibi sıradan vatandaşlar için tek başına bir anlamı yok…
Önemli olan, kamu görevini yaptıkları sürede zenginleşip zenginleşmedikleri…
Ya da diğer bir deyişle mal varlıklarının, görev süresi içinde ne kadar arttığı…
Bizdeki uygulama şu:
Kamu görevlileri, siyasiler ve gazeteciler her beş yılda bir servet bildirimlerini valiliklere kapalı bir zarf içinde yapar.
Ancak bunlar, ileride bir mahkeme tarafından istenmediği sürece asla kamuoyuna açıklanmaz…
Böyle olunca da kimse, hangi siyasetçinin ya da kamu görevlisinin, görev yaptığı yıllarda ne kadar zenginleştiğini öğrenemez…
Oysa, doğru olan, her beş yılda yapılması zorunlu olan bu bildirimlerin ilan edilmesi ve servetteki artışın nedeninin açıklanmasıdır.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu yıllarda, “Tek servetim parmağımdaki yüzük” demişti.
Bu söz, bugün bile kendisine hatırlatılıyor ve siyasi rakipleri tarafından “Son 30 yılda siyasetten başka bir iş yapmadığına göre bunca serveti nasıl edindin?” diye soruluyor.
İşte; siyasetçiler bu tür suçlamalara ve imalara hedef olmak istemiyorlarsa sadece bir işe talip oldukları zaman değil, o işi yaparken de servetlerini açıklamalı…
*
Bugünden tezi yok; önümüzdeki seçimlerde aday olan herkesin Yavaş’ın, Kurum’un ve İmamoğlu’nun açtığı yoldan gidip mal varlıklarını açıklamalarını ve her beş yılda bir devlete verdikleri mal bildirimlerini kamuoyuyla paylaşmalarını öneriyorum.
Yolsuzluk iddialarının bu kadar arttığı bir ülkede, şeffaflık bunu gerektirir.
Bunu yapmayana ise partisi ve vaatleri ne olursa olsun asla oy verilmemelidir!