SIRRI SÜRREYYA ÖNDER NİYE MECLİSE GİRMEDİKLERİNİ AÇIKLADI!
Sırrı Sürreyya Önder neden yemin etmediğini Radikal'e yazdı. Önder'in yazısı bir süre önce ayrıldığı Radikal'de yayınlandı.
İstanbul’dan bağımsız milletvekil Sırrı Sürreyya Önder Blok milletvekillerinin neden yemin etmediğini Radikal’e yazdı.
Seçimler öncesinde Doğan Yayın İlkeleri kapsamında veda ettiği Radikal gazetesinde iki sayfaya yakın bir yazı kaleme alan Sırrı Süreyya Atatürk Barajı’nın inşaatında yaşamını yitiren işçiler anısına Adıyaman’da dikilen anıtın üzerindeki cümleyi de yazısına başlık olarak seçti.
Adıyaman’da iş koşulları iyileştirilmeyen işçilerin birçoğunun öldüğünü, kurulan özel masaya durumdan şikayet edenlerin "bölücü" denilerek jandarmaya teslim edildiğini, ancak inşaat bittikten sonra taşeron şirketin ölen işçiler anısına bir heykel dikip üzerine de "biz iş kazalarında öldük, ölmeseydik ne iyiydi" yazdığını anlatan Sırrı Süreyya, Blok milletvekillerinin meclise gitmemesinin gerekçesini anıt ile ilişkilendirerek şöyle anlattı:
"MECLİSE GİRMİYORUZ ÇÜNKÜ SABIKASI VAR"
"Şimdi bizi Meclis’e çağırıyorlar. "Gelin dertlerimizi buradan anlatın" diyorlar. Ben de Atatürk Barajında kurulan "özel masa"yı hatırlıyorum. Meclis bu haliyle şinayet edeni de bölücü ilan edecek bir özel masa durumunda. Bunları dile getirince dokunulur oluyorsunuz. Maazallah, hırsıza-uğursuza bend olan dokunulmazlık, bize gelince ’terör örgütü propagandası’ gibi ebegümeci bir kavramla anında berhava aoluyor. Sorun sadece içerideki vekillerimizi almaktan ibaret değildir. Bizlerin, sorunu çözme iradesi için çalışırken içeri alınmamızın da önüne geçmektir.
İnsanlar yaşasınlar, altımıza bir bahçe kılınmış olan yeryüzü sofrasında birlikte doysunlar istiyorum. Kaşıların, kilitlerin, orduların, muhafızların, savaşların olmadığı bir dünya düşlüyorum.
Bu yüzden ve bu vaatle vekil oldum.
GÖZALTINA ALINABİLİRİZ
İşte şimdi meydanlarda yoksullarla birlikte gaz ve bombaya maruz kalıyorum. Polisin hedef gözeterek otobüsümüzün içine sıktığı bombaya karşı, bir yaşlı Kürt kadını bize siper olabiliyor medyanlarda. Meclis şimdilik bu güveni vermiyor, sabıkası var.
Bunları savunacağımız şartlar sağlanmadan Meclis’e gidersek tekme-tokat gözaltına alınabiliriz. İçerideki vekillerin bırakılması bu güvencelerden biridir.
(...) Ben ileride bütün cinayetleri vir kaza sayarak "ölmeseydik ne iyiydi" demek ve dedirtmek istemiyorum.
Seçimler öncesinde Doğan Yayın İlkeleri kapsamında veda ettiği Radikal gazetesinde iki sayfaya yakın bir yazı kaleme alan Sırrı Süreyya Atatürk Barajı’nın inşaatında yaşamını yitiren işçiler anısına Adıyaman’da dikilen anıtın üzerindeki cümleyi de yazısına başlık olarak seçti.
Adıyaman’da iş koşulları iyileştirilmeyen işçilerin birçoğunun öldüğünü, kurulan özel masaya durumdan şikayet edenlerin "bölücü" denilerek jandarmaya teslim edildiğini, ancak inşaat bittikten sonra taşeron şirketin ölen işçiler anısına bir heykel dikip üzerine de "biz iş kazalarında öldük, ölmeseydik ne iyiydi" yazdığını anlatan Sırrı Süreyya, Blok milletvekillerinin meclise gitmemesinin gerekçesini anıt ile ilişkilendirerek şöyle anlattı:
"MECLİSE GİRMİYORUZ ÇÜNKÜ SABIKASI VAR"
"Şimdi bizi Meclis’e çağırıyorlar. "Gelin dertlerimizi buradan anlatın" diyorlar. Ben de Atatürk Barajında kurulan "özel masa"yı hatırlıyorum. Meclis bu haliyle şinayet edeni de bölücü ilan edecek bir özel masa durumunda. Bunları dile getirince dokunulur oluyorsunuz. Maazallah, hırsıza-uğursuza bend olan dokunulmazlık, bize gelince ’terör örgütü propagandası’ gibi ebegümeci bir kavramla anında berhava aoluyor. Sorun sadece içerideki vekillerimizi almaktan ibaret değildir. Bizlerin, sorunu çözme iradesi için çalışırken içeri alınmamızın da önüne geçmektir.
İnsanlar yaşasınlar, altımıza bir bahçe kılınmış olan yeryüzü sofrasında birlikte doysunlar istiyorum. Kaşıların, kilitlerin, orduların, muhafızların, savaşların olmadığı bir dünya düşlüyorum.
Bu yüzden ve bu vaatle vekil oldum.
GÖZALTINA ALINABİLİRİZ
İşte şimdi meydanlarda yoksullarla birlikte gaz ve bombaya maruz kalıyorum. Polisin hedef gözeterek otobüsümüzün içine sıktığı bombaya karşı, bir yaşlı Kürt kadını bize siper olabiliyor medyanlarda. Meclis şimdilik bu güveni vermiyor, sabıkası var.
Bunları savunacağımız şartlar sağlanmadan Meclis’e gidersek tekme-tokat gözaltına alınabiliriz. İçerideki vekillerin bırakılması bu güvencelerden biridir.
(...) Ben ileride bütün cinayetleri vir kaza sayarak "ölmeseydik ne iyiydi" demek ve dedirtmek istemiyorum.