"ŞİMDİ BANA SALDIRIYOR AMA ALİ ATIF BİR'E 20 BİN DOLAR VERSEM BENİM LEHİME YAZMAYA BAŞLAR"!..FATİH ALTAYLI'DAN İLGİNÇ AÇIKLAMA!..
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, Mediacat dergisine ilginç açıklamalar yaptı. Altaylı etik uygulamaları konusunda New York Times'ı örnek aldıklarını söylerken, PR'cılara yine sert mesajlar verdi.Köşe yazarlarından yakındı.
MEDIA CAT DERGİSİ'NDEKİ FATİH ALTAYLI RÖPORTAJI
`New York Times'ı örnek aldık'
Fatih Altaylı'nın Sabah gazetesinin başına geçtikten sonra attığı en dikkat çekici adımlardan biri, haber değeri taşımayan PR gezilerine katılmama kararı olmuştu. Altaylı, New York Times'ı örnek aldıklarını ve niyetlerinin belirledikleri gazetecilik prensiplerini Sabah'ın tüm çalışanlarının genetik kodlarına işlemek olduğunu söylüyor.
New York Times'ın etik felsefesini aldık, inceledik. Kendi şartlarımıza göre onu yeniden yazdık. Ortaya alınabilecek hediyelerden, bir yemek yendiği zaman hesabın nasıl ödeneceğine kadar birçok ayrıntıyı içeren bir metin çıktı.
Hürriyet'ten ayrılıp Sabah'ın başına geçtikten sonra Fatih Altaylı'nın neler yapacağı herkes tarafından çok merak ediliyordu. Altaylı, çok geçmeden bu meraka yanıt olabilecek bazı önemli adımlar atmaya başladı. Bazı köşe yazarlarıyla yollar ayrıldı, haberciliğe ve dolayısıyla muhabirlere daha çok önem verileceği açıklandı ve etik gazetecilik adına önemli adımlar atıldı.
Bu adımlardan biri başta PR profesyonelleri olmak üzere iletişim dünyasını doğrudan ilgilendiriyordu. Sabah gazetesi bundan sonra haber değeri taşımayan ücretsiz PR gezilerine katılmayacak, gezi haber değeri taşıdığı takdirde ise katılan muhabirin tüm masrafları gazete tarafından karşılanacaktı.
Sabah gazetesinin başına geçtiğinden beri neler yaptığını, yaptıklarından ne gibi sonuçlar aldığını ve bundan sonrası için neler planladığını konuşmak için Fatih Altaylı ile bir söyleşi yaptık.
Geçtiğimiz aylarda PR gezilerine katılmama kararı almıştınız. Bu kararı alırken aklınızdan neler geçiyordu?
Bana göre bu işin iki boyutu var. Birincisi bu, gazetecilerin ahlaki olarak bozulmasıyla sonuçlanabilecek bir süreç. Firmalarla fazla içli dışlı olduğunuz zaman olumsuz bir şey yazmanız gerektiğinde insan olarak eliniz varmıyor. Tanıdığınız bir adam, kendinizi bir yandan borçlu hissettiğiniz bir adam hakkında olumsuz bir şey yazmıyorsunuz. Yemekler, otomobiller, geziler, şunlar bunlar, eliniz bir anlamda bağlanıyor.
İşin bir de mali boyutu var. Şimdi bende bir sayfa ilan diyelim 100 milyar lira. Bir geziye götürüyorlar bir muhabiri, en lüks otelde kalsa, geceliği 500 dolar olsa 2.500 dolar eder. Uçak bileti 1000 dolar olsa, 1000 dolarlık da yemek yense 4.500 dolar eder. Bundan on sayfa haber çıkıyor. Reklam değil, haber. Herkesin okuyacağı, inanacağı bir gazetede yazılmış haberler. Bu durum reklam verme ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Reklam vereceğine götür gazeteci gezdir. Böylece daha etkili bir şekilde haberin çıksın, daha inandırıcı, daha tarafsız bir gözle yazıldığı hissini veren bir haberin olsun... O zaman reklamveren niye reklam versin ki?
Bu kararınızdan sonra PR'cıların size erişme biçiminde nasıl bir değişiklik oldu?
PR'cılar bana pek erişemezler zaten. Muhabirken de öyleydi, şimdi de öyle. Ama ekonomi şefleri vasıtasıyla ya da yazı işlerindeki arkadaşlarım vasıtasıyla ulaşmaya çalışıyorlar. Biz ısrarla bunun yanlış olduğunu, böyle bir şeyin uygulanamayacağını, bunun Sabah'a zarar vereceğini söylüyoruz.
Yeni uygulamanızdan sonra gerçekten haber değeri taşıyan şey için mi irtibat kurmaya başladılar?
Yok, yine en ıvır zıvır şeyler için de davetiye geliyor. Genellikle on gezinin dokuzunu reddediyoruz. Ciddi bir şey yoksa, katılımcılar ciddi değilse katılmıyoruz. Bir şirket temsilcisi veya bir PR'cı ara
`New York Times'ı örnek aldık'
Fatih Altaylı'nın Sabah gazetesinin başına geçtikten sonra attığı en dikkat çekici adımlardan biri, haber değeri taşımayan PR gezilerine katılmama kararı olmuştu. Altaylı, New York Times'ı örnek aldıklarını ve niyetlerinin belirledikleri gazetecilik prensiplerini Sabah'ın tüm çalışanlarının genetik kodlarına işlemek olduğunu söylüyor.
New York Times'ın etik felsefesini aldık, inceledik. Kendi şartlarımıza göre onu yeniden yazdık. Ortaya alınabilecek hediyelerden, bir yemek yendiği zaman hesabın nasıl ödeneceğine kadar birçok ayrıntıyı içeren bir metin çıktı.
Hürriyet'ten ayrılıp Sabah'ın başına geçtikten sonra Fatih Altaylı'nın neler yapacağı herkes tarafından çok merak ediliyordu. Altaylı, çok geçmeden bu meraka yanıt olabilecek bazı önemli adımlar atmaya başladı. Bazı köşe yazarlarıyla yollar ayrıldı, haberciliğe ve dolayısıyla muhabirlere daha çok önem verileceği açıklandı ve etik gazetecilik adına önemli adımlar atıldı.
Bu adımlardan biri başta PR profesyonelleri olmak üzere iletişim dünyasını doğrudan ilgilendiriyordu. Sabah gazetesi bundan sonra haber değeri taşımayan ücretsiz PR gezilerine katılmayacak, gezi haber değeri taşıdığı takdirde ise katılan muhabirin tüm masrafları gazete tarafından karşılanacaktı.
Sabah gazetesinin başına geçtiğinden beri neler yaptığını, yaptıklarından ne gibi sonuçlar aldığını ve bundan sonrası için neler planladığını konuşmak için Fatih Altaylı ile bir söyleşi yaptık.
Geçtiğimiz aylarda PR gezilerine katılmama kararı almıştınız. Bu kararı alırken aklınızdan neler geçiyordu?
Bana göre bu işin iki boyutu var. Birincisi bu, gazetecilerin ahlaki olarak bozulmasıyla sonuçlanabilecek bir süreç. Firmalarla fazla içli dışlı olduğunuz zaman olumsuz bir şey yazmanız gerektiğinde insan olarak eliniz varmıyor. Tanıdığınız bir adam, kendinizi bir yandan borçlu hissettiğiniz bir adam hakkında olumsuz bir şey yazmıyorsunuz. Yemekler, otomobiller, geziler, şunlar bunlar, eliniz bir anlamda bağlanıyor.
İşin bir de mali boyutu var. Şimdi bende bir sayfa ilan diyelim 100 milyar lira. Bir geziye götürüyorlar bir muhabiri, en lüks otelde kalsa, geceliği 500 dolar olsa 2.500 dolar eder. Uçak bileti 1000 dolar olsa, 1000 dolarlık da yemek yense 4.500 dolar eder. Bundan on sayfa haber çıkıyor. Reklam değil, haber. Herkesin okuyacağı, inanacağı bir gazetede yazılmış haberler. Bu durum reklam verme ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Reklam vereceğine götür gazeteci gezdir. Böylece daha etkili bir şekilde haberin çıksın, daha inandırıcı, daha tarafsız bir gözle yazıldığı hissini veren bir haberin olsun... O zaman reklamveren niye reklam versin ki?
Bu kararınızdan sonra PR'cıların size erişme biçiminde nasıl bir değişiklik oldu?
PR'cılar bana pek erişemezler zaten. Muhabirken de öyleydi, şimdi de öyle. Ama ekonomi şefleri vasıtasıyla ya da yazı işlerindeki arkadaşlarım vasıtasıyla ulaşmaya çalışıyorlar. Biz ısrarla bunun yanlış olduğunu, böyle bir şeyin uygulanamayacağını, bunun Sabah'a zarar vereceğini söylüyoruz.
Yeni uygulamanızdan sonra gerçekten haber değeri taşıyan şey için mi irtibat kurmaya başladılar?
Yok, yine en ıvır zıvır şeyler için de davetiye geliyor. Genellikle on gezinin dokuzunu reddediyoruz. Ciddi bir şey yoksa, katılımcılar ciddi değilse katılmıyoruz. Bir şirket temsilcisi veya bir PR'cı ara