Sıla'ya şiddet bahane; Washington Post Türkiye'ye itibar suikasti mi yaptı?

Washington Post'un, Sıla’nın Ahmet Kural’la ilgili şiddet iddiası üzerinden Türkiye'yi karalamaya çalıştığını iddia eden Sabah yazarı Ömer Karahan, yazıyı kaleme alan Zeynep Karataş'ı eleştirdi.

Sıla ile Ahmet Kural arasındaki şiddet iddiası Washington Post tarafından kaleme alındı. Zeynep Karataş imzasıyla yazılan haberde Türkiye’deki kadına yönelik şiddetin boyutu ortaya koyuldu. Sıla’nın şiddet gördüğü iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmasının ardından kadınların çoğunun ünlü popçuya destek verdiği belirtilen haberde, mevcut yasaların şiddet uygulayan erkekleri cezalandırma konusunda eksik kaldığı belirtildi.

Washington Post'un Ahmet Kural-Sıla olayı üzerinden algı oluşturmak istediğini, Türkiye'yi ve Türk adalet sistemini yabancı kamuoyuna şikayet etmenin amaçlandığını belirten Sabah yazarı Ömer Karahan, hem Washington Post'u hem de yazıyı kaleme alan Zeynep Karataş'ı eleştiri yağmuruna tuttu.

İşte Ömer Karahan'ın "Dinle Zeynep Karataş! Post'tan dost olmaz" başlıklı bugünkü yazısı:

Her fırsatta Türkiye'yi karalamak için pusuya yatan son yayın; Washington Post gazetesi oldu! Ülkemizi vurmak için bu kez Sıla-Ahmet Kural davasını seçtiler. Etkiyi artırmak için de tetiğe basma görevi içimizden birisine verildi: O isim Zeynep Karataş oldu. Karataş, Washington Post'ta kargaları bile güldürecek deli seçması bir makaleye imza attı.
Neymiş; Sıla davası göstermiş ki, Türk hükümeti kadına şiddeti normalleştiriyor, SABAH Gazetesi de bu işe çanak tutuyormuş. Amaç belli; Sıla olayı üzerinden algı oluşturmak, Türkiye'yi değersizleştirmek, yabancı kamuoyu önünde 'kadın hakları konusunda duyarsız bir ülke' gibi gösterip Türk adalet sistemini yabancı kamuoyuna şikayet etmek.

RESMEN KURGU
Önce şer ittifakını biraz deşifre edelim: Oyunu kuran Washington Post, yani yapımcı... Filmin senaristi ise Türk gazeteci Zeynep Karataş. Filmin fon müziklerinde, (bugün yeni albümü çıkacak olan) Sıla kullanılmış. Amerikan efektleriyle ve kurgusuyla bezenmiş; Oscar'a katılsa mutlaka ödül alır! Her şey kuralına göre yani... Çünkü bir ülkeyi vurmak için en güzel yol; içeriden birilerini kullanmaktır. Bu arada, Amerika'da 1884 yılına kadar erkeğin eşini dövmesinin yasal olduğunu... Yine ABD'nin, BM'in hazırladığı 'kadınlar için dünyanın en tehlikeli ülkeleri' raporunda Suriye ile aynı sırada olduğunu... Geçtiğimiz yıllarda yaşanan cinsel taciz olaylarından bunalan ABD'li kadınların 'MeToo' hareketini başlattığını da hatırlatmak isterim... Yani önce herkes kendi kapısının önünü temizlemeli...
Zeynep Karataş'a gelince! Bir daha Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk ve yargı sistemine laf etmemeni öneririm. Adli mercilerimiz ve yargımızı masaya yatıracak ne sensin, ne de çalıştığın medya organı... Türkiye'deki yasalar, mağdurun yanında. Sana, İstanbul Sözleşmesi'ni ilk önce Türkiye'nin imzaladığını ve 2012'de bu sözleşmeyle uyumlu 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un çıkarıldığını...

BİR HATIRLATMA
Ülkemiz, Kadın Destek Mobil Uygulaması (KADES) ile birlikte şiddetle mücadelede bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanım alanını daha da genişlettiğini...
Kadına Yönelik Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri'nde (ŞÖNİM), şiddete uğrayan her kadına hizmet verdiğini... ŞÖNİM'in 2019'da 81 ilin tamamında faaliyet göstermeye başladığını... Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, kadın ve çocuklara yönelik şiddet eylemleri nedeniyle açılan kamu davalarında, devlet adına yer aldığını...
Kadına şiddetin önlenmesine yönelik birçok kamu spotunun yayınlandığını, 155, 156 ve 183'ü arayan her mağdurun anında yardımına koşulduğunu da hatırlatmak isterim.
Eğer ülkeni karalayarak, şer güçlerin ekmeğine yağ çalarak kahraman olmak istiyorsan başka kapıya! Biz bu filmleri çok izledik. Bir de benden sana meslektaş tavsiyesi: Yol yakınken özünü hatırla; bırak Sıla'yı mılayı, sıla-i rahime dön!

Yazının tamamını okumak için tıklayınız