SEZONLUK BODRUM GAZETECİLERİ VE ÜNLÜ BEDENLERİN KARANLIK SIRLARI!

Birgün yazarı Hakan Aksay, 'Yaz sezonu boyunca Bodrum'dan başka bir yerin onurlandırılmadığını' ileri sürerek medyayı eleştirdi.

İşte Hakan Aksay'ın medyayı eleştirdiği yazısı:

Sezonluk Bodrum gazeteciliği

Yazın pek değerli medyamızın artık neredeyse kutsal saydığı bir gelenek var: Bodrum haberlerini ve Bodrum muhabirlerini parlatmak.

Alan razı satan razı. Yaz geliyor. Kıyakçı gazetecilerden bazıları Bodrum'a "çalışmaya" gönderiliyor. Adam da güneş yağını, fotoğraf makinesini ve ses kayıt cihazını (bu sonuncusu olmasa da olur) bavuluna koyduğu gibi, ver elini deniz, güneş veee... ünlü bedenlerin karanlık sırları!..

"Sezonluk Bodrum gazetecisi"ni ne oraların iklimi ve bitki örtüsü ilgilendirir, ne de Antik Tiyatro veya Mindos Kapısı. Bodrum'la ilgili kültürel birikimi MFÖ'nün aynı adlı şarkısından ibarettir.

Yiyip içip tatil yapmaktan başka (ve bittabi bunlardan çok daha önce) fedakârca ifa etmesi gereken bir görevi vardır: Burnunu başkalarının özel hayatlarına sokmak! O "başkaları" ki, artık "halka mal olmuşlardır" (ne demekse!) ve özel hayatların medya ile paylaşılarak tefrikalaştırılması Türk milletinin örf ve adetleri arasına kurnazca eklenivermiştir.

Ve o "başkaları" ki, bırakın öteki ülkeleri, dört bir yanı cennet memleketimizde kaçamak öpüşmeler için illa ki o 557 kilometrekarelik yarımadayı seçer. Orada "başarıyla" öpüşür. Ve bu sırada kendisini "başarıyla" görüntüleyen sezonluk Bodrum gazetecisini görünce "Çekmesene kardeşim!" tavırlarını kendinden önceki binlerce ünlü zübük gibi tekrarlamaktan geri kalmaz.

"Sezonluk gazeteciler" çeşit çeşittir. Gariban paparazziyi duruşundan anlarsınız. "Haber kokusu" alırmış gibi yaptığında kaşı gözü gergince dans eder. "Uyanık" ve "külyutmaz" maskeler kullanmaya bayılır. Gülümsemekten ziyade sırıtmayı tercih eder; çünkü onun işi, karşısındaki ünlünün gevşediği anlarda ayrıntılar yakalamaktır, bu kendiliğinden olmuyorsa ünlüyü bizzat gevşetecek düzeysizlik musluğunu santim santim çevirmek zorundadır.

Ha, bir de buraya kadar sözünü ettiğim meslektaşlarına tepeden bakan "büyük gazeteciler" arada bir "uğrar" Bodrum'a. Onlar ne tatil yaptıklarını gizleyecek kadar acizdirler, ne de tatilde yazı yazmaktan vazgeçecek kadar tembel. Bir defa beş defa değil, durmadan yazarlar Bodrum'u (Çeşme'yi, Cunda'yı vs.). Başka yerleri kolay kolay onurlandırmazlar.

Elbette güzel tatil mekanları türlü avantajlarla doludur. Bunlardan biri, "medya ile iyi geçinmek lazımcılar"ın restoran ve tesislerinden ücretsiz yararlanma fırsatıdır.