SEZEN AKSU HER DEVRİN SANATÇISIDIR! ORAY EĞİN EVET'Çİ AKSU'YU YERDEN YERE VURDU!

Sezen Aksu'nun 12 Eylül'le herhangi bir hesabı falan yok. Bütün çıkışları gibi bu da 'yalandan kocaman geçici rengarenk oyuncak zafer' onun için.

Bu Sezen Aksu yazısını yazmak zorundayım

Sezen Aksu bana kalırsa Türkiye’nin en iyi prodüktörü. Kendi kendisini olmadığı biri gibi ’produce’ edebilen ve bunu tutturan, kabul ettiren en başarılı popüler kültür figürü. Bu formül öyle başarılı işlemiş ki samimiyetini, gerçekliğini sorgulamaya çoğu zaman gerek bile duyulmaz.
Şarkılarına bakalım: Aysel Gürel’in üzerine giydirdiği ’acı çeken ama meydan okuyan’ kadın kimliğinin üzerine gidip arabeskten uyarlama sözlerle sadece bu topraklarda karşılığı olan şarkılar yapmış, tutturmuştur. Gürel’den sonraki bütün şarkı sözleri de o mirasın türevleri, çeşitlemeleridir o kadar.

Ve şarkılarındaki Sezen Aksu Türkçe acı çeker, Türkçe sevinir, Türkçe ağlar, Türkçe çığlık atar. Yereldir. Bu sözler yabancı dile çevrildiğinde, o müzikler Edirne’nin dışında çalındığında pek de anlam ifade etmez, yetersiz kalır. Kendisi de bunu bildiğinden yerel kalmaktan gocunmaz.
Aynı şekilde, sanatçılığı gibi ’aktivist’ kimliği de bir prodüksiyon Sezen Aksu’nun. Herhangi bir birikime, eğitime, tecrübeye ya da politik bilince dayanmadığı çok belli. Bir kere çok yüzeysel ve içeriği boş. Bir başka popülist sanatçı Bono’ya kıyaslarsan bile anaokulu öğrencisi seviyesinde kalır.

Ancak burada da başarısı tıpkı şarkıları gibi politik kimliğini de sadece Türkiye’de tutturabileceğini bilmesi. Bu yüzeyselliğin sadece bu topraklarda prim yaptığını çözüp, yine tıpkı şarkılarında bulduğu damar gibi, toplumun belli dönemde yükselen duyarlılıklarından rant sağlayıp kendisine bir kimlik inşa etmesi asıl başarısı.
Bunu da 12 Eylül’e borçlu.

Sezen Aksu’nun çok yüce bir duyarlılığı olduğunu düşünenler, tıpkı onun çok büyük bir sanatçı olduğuna inananlar gibi 12 Eylül 1980 darbesinin yarattığı bir zihniyettir. Apolitik, yüzeysel, bilgisiz, düşünmeyen, özgürleştirilmemiş Kenan Evren kuşağı.

Şarkılarında ağlamışızdır, göbek atmışızdır belki ama onun ötesinde evrensel bir değeri yoktur Sezen Aksu’nun müziğinin. Ona bir ozan muamelesi yapmaya gerek yok, tipik bir pop şarkıcısıdır o kadar. Yüzeysel, derinliği olmayan, geçici.

Aynı politik çıkışları ya da çok abartılan ’duyarlılığı’ gibi.
Bu duyarlılığın tek özelliği her koşul ve şartta rüzgar nereden eserse yönünü oraya çevirmek.

Cumartesi Anneleri’ni dahi kendisine promosyon aracı olarak kullanan, ’mozaik’ falan diyerek kaset satmaya kalkan, kendisini kara listeye alan askerlerle arayı düzeltmek için Mehmetçik şiiri okuyan, ’Kardelenler’ kampanyasında yer alıp Türkan Saylan’a zulüm uygulanırken ortadan kaybolan...

Her devrin sanatçısı Sezen Aksu...
Hayatı boyunca bir kez bile görüşlerinden dolayı bedel ödememiş, rüzgara karşı yürümemiş, hep o sırada ne modaysa onun peşinden gitmiş. Şimdi de aynı hesapçılıkla, aynı kolaycılıkla ’Evet’ bayraktarlığı yapıyor.
Çünkü şimdi de kamuoyunda sahte bir ’12 Eylül’le hesaplaşma rüzgarı’ var, hemen kendince pozisyon alıyor.

Oysa tıpkı siyasette AKP gibi, popüler kültürde de Sezen Aksu 12 Eylül’deki siyasi ve kültürel erozyonun dolaylı ürünleri. Türkiye bu kadar geriletilmeseydi, yetişecek kuşaklar bu kadar törpülenmeseydi Sezen Aksu’nun raf ömrü de bu kadar uzun olmazdı. Yatıp kalkıp Kenan Evren’in gençliğe yaptığı kötülüğe dua etsin bana kalırsa; cahiliye devrinde çok kaset sattı. Kalkıp da sakın önüme Erdal Eren için yazıldığı rivayet edilen ’Son Bakış’ şarkısını, Sezen Aksu’nun ta o yıllardan kalma duyarlılığı olduğunu koymasın kimse.

Sezen Aksu’nun şahsi tarihinde o yıllarda Murat Belge ve Enis Batur’la arkadaşlık ’hip’tir. Epey sonra ’Ah yanar döner a-acayipsin’ diye şarkılar yazmaya başladığında ’Yıllarca bazı şarkılarımı sırf entelektüelleri memnun etmek, onlar istediği için söyledim’ benzeri laflar da etmişti. (Yıllar içinde pek çok konserine gittim ve ’Son Bakış’a hiç denk gelmedim setlist’te.)
Sezen Aksu’nun 12 Eylül’le herhangi bir hesabı falan yok. Bütün çıkışları gibi bu da ’yalandan kocaman geçici rengarenk oyuncak zafer’ onun için.
Herkesin referandumda istediği tercihi yapma, istediği partiyi destekleme, istediğine oy verme hakkı elbette bakidir. Ancak bu tercihlerin samimiyetinin sorgulanmayacağı anlamına da gelmez.
Sorun da Sezen Aksu’nun ’Evet’ ya da ’Hayır’ demesi değil, artık hiç de şaşırtıcı gelmeyen samimiyetsizliğidir benim açımdan.

Oray Eğin/Akşam