SERENAY SARIKAYA'YA AŞIK GİBİYİM! HALİL SEZAİ ŞAŞIRTTI!
Bohem müzisyen, yetenekli oyuncu, çiçeği burnunda yapımcı... Özgün yorumuyla sıkı bir hayran kitlesi edinen Halil Sezai samimi açıklamalarda bulundu..
Bohem müzisyen, yetenekli oyuncu, çiçeği burnunda yapımcı... Özgün yorumuyla sıkı bir hayran kitlesi edinen Halil Sezai, oynadığı ‘İncir Reçeli’yle ısındığı beyazperdeden kamera arkasına geçtiği ‘Çilek’ filmiyle soğudu. “Pop yıldızı kalıbına girmem” dedi, kendini Akşam’dan Önder Sarıahmetoğlu’na anlattı...
İşte Röportajın bir kısmı;
Utangaçlığımı atlatabilmek için çok kitap okudum. Azaldı ama yine de devam ediyor.
- Yaz ayları senin için nasıl geçti?
Yoğun... ‘Çilek’ filminin yapımcılığını üstlendim. Ancak ilk ve son olmasını istiyorum. Çaycısıyla, oyuncusuyla her şeyle sen uğraşıyorsun. Alacak verecek işleri sıkıcı. Benim dünyama ait konular değil. İnsanın sinir sistemi bozuluyor. Tek başıma bu işe dalmak cahillikti! Biraz can acıttı.
- Azra Akın nasıl dahil oldu filme?
Yönetmen Emrah Sönmez’in kara kalem çalışması vardı. Eski çizgi romancı o zaten. Onun çizdiklerine baktığımda Azra Akın geldi aklıma. Çok kişi bilmez, biz akrabayız ve severiz birbirimizi.
- Azra’nın oyunculuk yeteneği bulunduğundan haberin var mıydı?
Herkesin yoktur ama benim vardı ve şaşırtmadı. Rolünün altından oldukça iyi kalktı. Ona yakıştırılan cici, şirin kız modeli vardır. Bu filmde tam tersi oldu.
- Nasıl tanımlıyorsun müziğini?
Albümlerimde her zaman jazz, funk yer alır ama arabesk ruhu vardır. Hepsiyle bir harman yani.
- Şimdi müzikte ne yapıyorsunuz?
Önümüzdeki günlerde sürpriz var ama şimdi bahsetmeyeceğim. Bir başka proje ise ‘cover’ albüm çalışmam. İçinde Neşet (Ertaş) Baba, Ferdi (Tayfur) Baba’nın ve Sezen Aksu’nun olduğu bir albüm.
- Çok konuşmaman, sessiz duruşun biraz da utangaçlığından mı kaynaklı?
Evet, utangaç bir adamım. Övüldüğüm ya da sövüldüğü zaman kızarabiliyorum. Atlatabilmek için bayağı kitap okudum. Daha azaldı ama yine de utanıyorum.
- Sinema ile ilgili hayallerin var mı?
Sinemayı seviyorum ve yapacağım ama büyük hayallerim yok. Zaten Oscar denilen şey bizim ülkemize çok uzak bir
hayal.
ŞENER ŞEN’LE KONUŞTUM SETİ BIRAKTIM
- Önce oyunculuk, ardından müzik. Bir arada sürecek mi hepsi?
‘İncir Reçeli’ filminden önce benim en büyük hayalim albüm yapmak, konser vermekti. Bir gün ‘Mucizeler Komedisi’nde Şener Şen’le tanıştık. Orada hiç unutmadığım bir şey söyledi. “Ne kadar fazla iş yaparsan, o kadar bölünür o kadar az enerji alırsın”. Dolayısıyla dizi setlerine ara verdim, müziğe odaklandım.
DAVA BİLMEZDİM ÖĞRENDİM
- Popüler olmanın bir bedeli olduğuna inananlardan mısın?
Tam olarak bedel ödemek mi denmeli bilmiyorum, zor yanları var bu işin. Birçok kişiyi tenzih ediyorum ama bazı gazetecilerin haber ahlakına inanmıyorum. Bazen o kadar asılsız, uydurma ve düşüncesiz şeyler yapılıyor ki, bazı medya kuruluşlarından nefret ediyorum. Önceden umursamıyordum ama artık bel altı sayılacak şeyleri gördüğüm zaman hukuksal yollara başvuruyorum. Aslında dava nedir bilmem. Fakat birilerinin birilerine ‘terbiyesiz olma’ demesi gerekiyor.
MÜSLÜMCÜĞÜM HEM DE AĞIR!
- İyi bir arabesk dinleyicisi misin?
Aslında ben ağır bir Müslüm Gürses hayranıyım. Müslüm Baba’nın yanında Bulutsuzluk Özlemi de, Fikret Kızılok da dinlerdik. Ama Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Neşet Ertaş ve Orhan Gencebay gibi önemli isimler dostlarımızla yaptığımız özel sohbetlerimizin mezeleri olmuştur.
SERENAY’A KARŞI GARİP BİR HAYRANLIĞIM VAR
- Eğer seçme şansın bulunsaydı, imza atacağın filmlerinde kimlerin başrolde oynamasını tercih ederdin?
Öncelikle oyuncu olduğum için projeme göre konservatuvar ve üniversitelere gider ünlü olmayan tiyatroları gezerdim. Bunu Çilek’te yapamadım ama bir sonraki filmim ‘Seni Beklemek’te kalabalık bir kadro olacak. Orada yapacağım. Başrole gelince zaten ben rol alırım. (gülüyor)
AVRUPA SİNEMASINA YAKIŞIR
Şaka bir yana çok isim var aslında ama hayranlık duyduğum ve dünya sinemasında olmasını düşündüğüm bir kadın var. O da Serenay Sarıkaya. Ona garip bir hayranlığım var. Galiba ona aşık gibiyim. Onu Avrupa sinemasına yakıştırıyorum.
Röportajın devamı için tıklayınız