SERDAR TURGUT,"ÜZERİMDE MAHALLE BASKISI VAR,ACİLEN ÇÖZÜLMESİ GEREKİYOR,YOKSA ARTIK DAYANAMAYACAĞIM" DEDİ!..İŞTE TURGUT'UN ÜZERİNDEKİ MAHALLE BASKISINDAN ÖRNEKLER!..
"Millet mahalle baskısı kavramını yeni keşfetmiş gibi tartışıp duruyor" diyen Serdar Turgut,kendisine uygulanan mahalle baskılarını sıraladı ve "bunlar yanında AKP'nin kuracağı söylenen baskılar bana hafif gelir" diye yazdı.
Üzerimde mahalle baskısı var
Yayın yönetmenleri illa da ciddi olmalıdır´ diyen bir kural varmış. Bilseydim, bu görevi katiyen kabul etmezdim. Normal durumda yürürken bile kafasından one-liner espriler geçirmekte olan birisi için bu çok ağır bir baskı haberiniz olsun.
Millet mahalle baskısı kavramını yeni keşfetmiş gibi tartışıp duruyor.
Oysa benim üzerimde mahallenin baskısı çok uzun zamandır var. Bu işin acilen çözülmesi gerekiyor, yoksa artık dayanamayacağım. İşte üzerimde kurulmuş olan mahalle baskılarından örnekler:
Üzerimdeki en ağır mahalle baskısı Papermoon´a yemeğe gittiğim zaman kuruluyor. Oraya girer girmez üzerimde `Seksi ve güçlü erkek gibi davranma zorunluluğu´ baskısını hissetmeye başlıyorum. Etraf bu şekilde olan adamlarla dolu çünkü.
Ben bunlardan bazılarının fizik terapi ihtiyacı duyulan bir hastalığa kapılmış olduklarını zannettim. Ancak Allah´tan Oray yanımdaydı o gün. Onların hasta değil `Seksi ve güçlü görünmeye çalışan erkek sendromu´na yakalanmış olduklarını açıkladı.
Ben lise zamanlarımda ev partilerine gittiğim zaman bir kızı dansa kaldırmadan önce tuvalete kapanıp hareketlerimin bir provasını yapardım. Gördüklerim hoşuma gitmezdi ama olsun; en azından odaya döndüğümde provalı olurdum.
Papermoon´da da masamıza oturmaya geçmeden önce tuvalete gidip `Seksi ve güçlü erkek´ pozunu aynada deniyorum, ama şaşı olduğumdan mıdır nedir, bunu katiyen başaramadım. Masama olduğum gibi yürümek istiyorum. Lütfen üzerimdeki baskınızı azaltınız.
Üzerimdeki bir diğer ağır mahalle baskısı da Fenerbahçeli olmam yolundadır. Neredeyse etrafımdaki üç kişiden dördünün Fenerbahçeli olması ilginç değil mi? Hayır bir hesap yanlışı yapmıyorum. Umarım üç kişiden dördü lafı düzeltilmez. Fenerbahçeli sayısı sorduklarımdan daha fazla durumda çünkü.
Oğlum da Fenerbahçeli oldu. En rahat ve keyifle maç seyrettiğim saha da Kadıköy´de. Alışkanlık nedeniyle tuttuğum takım ise `bunch of losers´ (bir grup kaybedenlerden oluşuyor). Kulübün başkanına sinirlenirim, Hakan Şükür´e sinirlenirim, stadı bile yok bunların, olamayacak da galiba...
Üzerimde Fenerbahçeli olmam yolundaki müthiş mahalle baskısına pes edeceğim galiba sonunda.
İlla da Viagra kullanmam yolunda üzerimde baskı da var. Dört erkek bir araya gelse, konu bir süre sonra hangi hapı kullandıklarına geliyor o ortamlarda. Ben de mutlaka kullanmakta olduğum hapı söylemek zorunda hissediyorum kendimi.
Bir keresinde arkadaşlar toplanmış konuşuyorduk, haplar çıktı yine ortaya. Hepsi birer tane içtiler. Geri kalmamak için bir tane de ben attırdım. Sonra onlar gitti, ben bir bütçe toplantısına katıldım. Birden sıcak bastı. Ebitta rakamları tahrik etmeye başladı. Arada dışarıya çıkıp tuvalette su vurdum suratıma, zor kurtardım. Bu da mahalle baskısının insanı bazı durumlarda öldürebileceğini gösteriyor.
Beni hayli tahrip etmekte olan bir başka baskı türü de ciddi olmam yönünde olandır. `Yayın yönetmenleri illa da ciddi olmalıdır´ diyen bir kural varmış. Bilseydim, bu görevi katiyen kabul etmezdim. Normal durumda yürürken bile kafasından one-liner espriler geçirmekte olan birisi için bu çok ağır bir baskı haberiniz olsun. Allah´tan bu yazılar var da deşarj oluyor, delirmekten kurtuluyorum.
İşte benim üzerimdeki mahalle baskıları bu tür şeylerden ibaret. Bunlar yanında AKP´nin kuracağı söylenen baskılar bana hafif gelir.
Yayın yönetmenleri illa da ciddi olmalıdır´ diyen bir kural varmış. Bilseydim, bu görevi katiyen kabul etmezdim. Normal durumda yürürken bile kafasından one-liner espriler geçirmekte olan birisi için bu çok ağır bir baskı haberiniz olsun.
Millet mahalle baskısı kavramını yeni keşfetmiş gibi tartışıp duruyor.
Oysa benim üzerimde mahallenin baskısı çok uzun zamandır var. Bu işin acilen çözülmesi gerekiyor, yoksa artık dayanamayacağım. İşte üzerimde kurulmuş olan mahalle baskılarından örnekler:
Üzerimdeki en ağır mahalle baskısı Papermoon´a yemeğe gittiğim zaman kuruluyor. Oraya girer girmez üzerimde `Seksi ve güçlü erkek gibi davranma zorunluluğu´ baskısını hissetmeye başlıyorum. Etraf bu şekilde olan adamlarla dolu çünkü.
Ben bunlardan bazılarının fizik terapi ihtiyacı duyulan bir hastalığa kapılmış olduklarını zannettim. Ancak Allah´tan Oray yanımdaydı o gün. Onların hasta değil `Seksi ve güçlü görünmeye çalışan erkek sendromu´na yakalanmış olduklarını açıkladı.
Ben lise zamanlarımda ev partilerine gittiğim zaman bir kızı dansa kaldırmadan önce tuvalete kapanıp hareketlerimin bir provasını yapardım. Gördüklerim hoşuma gitmezdi ama olsun; en azından odaya döndüğümde provalı olurdum.
Papermoon´da da masamıza oturmaya geçmeden önce tuvalete gidip `Seksi ve güçlü erkek´ pozunu aynada deniyorum, ama şaşı olduğumdan mıdır nedir, bunu katiyen başaramadım. Masama olduğum gibi yürümek istiyorum. Lütfen üzerimdeki baskınızı azaltınız.
Üzerimdeki bir diğer ağır mahalle baskısı da Fenerbahçeli olmam yolundadır. Neredeyse etrafımdaki üç kişiden dördünün Fenerbahçeli olması ilginç değil mi? Hayır bir hesap yanlışı yapmıyorum. Umarım üç kişiden dördü lafı düzeltilmez. Fenerbahçeli sayısı sorduklarımdan daha fazla durumda çünkü.
Oğlum da Fenerbahçeli oldu. En rahat ve keyifle maç seyrettiğim saha da Kadıköy´de. Alışkanlık nedeniyle tuttuğum takım ise `bunch of losers´ (bir grup kaybedenlerden oluşuyor). Kulübün başkanına sinirlenirim, Hakan Şükür´e sinirlenirim, stadı bile yok bunların, olamayacak da galiba...
Üzerimde Fenerbahçeli olmam yolundaki müthiş mahalle baskısına pes edeceğim galiba sonunda.
İlla da Viagra kullanmam yolunda üzerimde baskı da var. Dört erkek bir araya gelse, konu bir süre sonra hangi hapı kullandıklarına geliyor o ortamlarda. Ben de mutlaka kullanmakta olduğum hapı söylemek zorunda hissediyorum kendimi.
Bir keresinde arkadaşlar toplanmış konuşuyorduk, haplar çıktı yine ortaya. Hepsi birer tane içtiler. Geri kalmamak için bir tane de ben attırdım. Sonra onlar gitti, ben bir bütçe toplantısına katıldım. Birden sıcak bastı. Ebitta rakamları tahrik etmeye başladı. Arada dışarıya çıkıp tuvalette su vurdum suratıma, zor kurtardım. Bu da mahalle baskısının insanı bazı durumlarda öldürebileceğini gösteriyor.
Beni hayli tahrip etmekte olan bir başka baskı türü de ciddi olmam yönünde olandır. `Yayın yönetmenleri illa da ciddi olmalıdır´ diyen bir kural varmış. Bilseydim, bu görevi katiyen kabul etmezdim. Normal durumda yürürken bile kafasından one-liner espriler geçirmekte olan birisi için bu çok ağır bir baskı haberiniz olsun. Allah´tan bu yazılar var da deşarj oluyor, delirmekten kurtuluyorum.
İşte benim üzerimdeki mahalle baskıları bu tür şeylerden ibaret. Bunlar yanında AKP´nin kuracağı söylenen baskılar bana hafif gelir.