"SERDAR TURGUT'A İTİRAZLARIM VAR!..." İŞTE ORAY EĞİN'İN SERDAR TURGUT'A İTİRAZ ETTİĞİ 7 NOKTA!..

Oray Eğin 'Serdar Turgut'a itirazlarım var' diyerek ne denek istedi?

Serdar Turgut'a itirazlarım var
Demek ki yine de şanslıyız... Türkiye'de basının geleceğini tartışabiliyoruz, araya ortalama basın algısında hiç yer bulamayacak isimler ve örnekler giriyor ve bunu sürdürebiliyoruz. Karşımda muhatap olarak Serdar Turgut'u bulmak hoşuma gidiyor...


İşte gazetelerin geleceğine ilişkin yanıtlarım...

l Turgut'un verdiği örnekler hep dergilerden, dergi yazarlarından. Pauline Kael, New Yorker'ın; Hunter Thompson ise Roling Stone'un yazarıydılar. Onların yazdıklarını gazetelerde bulmak hep imkansızdı, o boyutta yazılar gazete tekniğine aykırı. Zaten ben de yazıların uzunluğuna dair, içeriğine ilişkin bir şeyler söylemeye çalıştım.

l Dergilerdeki uzun yazılara büyük hayranlık beslemekle beraber, gazetelerdeki dilin ve tekniğin bundan ayrışması gerektiğine inanıyorum. Film eleştirmeni olarak benim favorimse Manohla Dargis, New York Times'tan. Film eleştirmenlerinin de yok olması gerektiğini düşünmüyorum tabii ki, sadece böyle bir tartışma olduğundan bahsediyorum.

l Monocle'ın başarısı bir dergi olarak ilk defa gazete formatını sayfalarına uygulaması. Tam anlamıyla gazete gibi dergi; kapağından içeriğine kadar. Bildiğimiz anlamda eski tip dergiciliğin öldüğünü düşünüyorum; 'SMS haberleri' denebilecek bu formatın yeni bir formül olduğuna inanıyorum.

l Yıllar içinde en fazla okumayı ve düşünce pratiğini uzun uçak yolculuklarında, otel odalarının 'Do Not Disturb' yazılı korunaklığında, trenlerde yaptığımı fark ettim. Hızlı hareket eden, hızlı yaşayan gazeteci için merkezden kopukluk bütün bunları yapamayacağı anlamına gelmiyor. Dünyada artık hızlandırılmış bir kültürden söz edeceksek, buna adapte olabilecek ve hayat tarzları bu şekilde programlanmış gazetecilerin Türk medyasında kendilerine yer bulması gerek.

l Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili yazdığımız konularda, hatta araştırma gerektiren haberlerde okurun yazarın nerede olduğunu bilmesinin hiçbir önemi kalmadı. Los Angeles'ta gece yarısı, Bodrum'da havuz başında ya da Angkor Wat'ta tapınak gezerken 'merkezden' kopmamak mümkün. İnsanın tek ihtiyacı olan bir bilgisayar, bir Mac'se daha da iyi. Yaşanarak edinilen tecrübeler bunlar.

l İşin daha da garibi gazetelerin alacağı şekil konusunda ben Serdar Turgut'tan tutuculuk derecede ayrışırım, çok daha muhafazakar ve değişime kapalıyım 'format' konusunda. Bu zaman zaman çarpıştığımız noktalardan biridir; eskinin iyi yönlerinin korunması, yeniyle birleştirilmesi açısından daha yavaş hareket edilmesi gerektiğine inanırım. Batı Basını bu değişim sancılarını son 20 yıldır yaşıyor, maalesef Türkiye bu treni de kaçırdı ve bizde değişim, her değişim gibi, yine bir gecede gelecek. Birisi gelecek ve gazeteleri yerle bir edecek, sonra herkes ona adapte olacak. Hiç değilse bizi ileride bekleyenler konusunda fikir jimnastiği yaptığımız için şanslıyız ve hazırlıklıyız.

l Son bir kişisel not: Berlin'deki Dussman kitapçısı, Avrupa'daki en hoş İngilizce bölümlerinden birine sahip. Orada uzun vakit geçireceğim ve yanımda bol bol kitap getireceğim ortada. Bunları paylaşmaya hazır mıyım, bilmiyorum.


ORAY EĞİN / AKŞAM