SERDAR TURGUT'A GÜLEN TEPKİSİ! NEDEN HEDEF TAHTASI OLDU?
Cemaati anlamaya çalıştığı yazısı olay oldu. Gülen okullarını yazan Serdar Turgut hedef tahtasında.
Artık Beyaz Türk değilim
Burç FMde dün benimle yapılan mülakata Siz bir Beyaz Türk müsünüz? sorusuyla başladılar. Soruda açıklanmayan varsayım veya alt metin bir Beyaz Türk böyle konuşur mu, bunları hiç söyler mi düşüncesi veya siz gerçekten Beyaz Türk olmamalısınız ki böyle şeyleri konuşuyorsunuzdu.
Radyodaki bu mülakat uzun süredir kafamı meşgul eden bir konuyu gündeme getirmeme vesile oluyor. Beyaz Türk kavramını iyice yeniden düşünmeli ve yeniden tanımını yapmalıyız yok eğer bunu yapamıyorsam benim artık kendimi Beyaz Türk grubu içinde görmemeye başlamam gerekiyor.
Burç FMdeki sohbetimiz gayet tabii ki benim cemaati nasıl algıladığım ve okullarıyla ilgili görüşlerimdi.
Ben, cemaati tehdit algılaması ideolojisiyle algılamayı reddettikçe, onun yerine anlama ve öğrenmeyi koyup açık yüreklilikle konuşunca Beyaz Türk çevrelerinde benim Beyaz Türklüküm şüpheye düşmeye başlamış, öyle görünüyor.
BEYAZ TÜRKLÜK YAŞAM STİLİNDEN İBARET DEĞİL
Burada sorun bende, benim yaptıklarımda değil, sorun popülerleşmesine çok da katkı yapmış olduğum Beyaz Türk kavramının uzun zamandır çok da yanlış algılanmaya başlanmasındadır.
Beyaz Türk kavramı gayet tabii ki bir yaşam stili tercihini anlatır ama bundan ibaret değildir. Aynı zamanda ben, Beyaz Türklerin eğitimli bilgili birikimli hayata sorgulayarak ve eleştirel bakmayı bilen insanlar olması gerektiğini düşünmüştüm.
Bu ikinci bölümü Beyaz Türk kavramının dışında bırakırsanız o zaman Beyaz Türklük sadece bar iskemlelerinin üstünde paylaşılabien bir hayat tarzı olabilir işte o kadar.
Belirli bir hayat tarzını paylaşıyor olabiliriz ama benim çoğundan farkım benden olmayan öteki olan insanları kendi koşulları içinde anlamaya ve öğrenmeye önem vermemdir. Ha gerektiğine herlkesle dalgamı da geçerim ama bu da öğrenme arzumu hiç kısıtlamaz.
Bu nedenlerle cemaat ve okulları hakkında önyargısız yazabildiğim, düşündüğüm için ben aslında gerçek bir Beyaz Türküm.
Bugün Türkiyenin çeşitli tehdit algılaması çatışmaların dışında durup hayata ve kendisine eleştirel bakabilecek aydınlara ihtiyaç var.
Benim cemaat ve inanç ile yazılarımın bu kadar ilgi ile karşılanması söyleyen BEN olduğumdandır; yoksa söylediklerimin olağanüstü orijinal düşünceler olmasından değildir bu ilgi.
Öteki TÜRKİYEyi yazdığımda da böyle olduydu, yeni kurulduktan sonra AKPye seçime destek vermemin yarattığı ilgi de bu yüzdendi.
İnsanların bu tavrı, bu merakı bana bir avantaj sağlıyor şüphesiz, çünkü tamamen taraf olmuş bir yazar yazsa kimsenin ilgisini çekmeyecek övgüler ya da yeminli düşman bir insanın yaptığı eleştiri dikkate alınmayacak bakın yine düşmanlık yapıyor bu diyerek rafa kaldırılacak...
Yapmaya giriştiğim işte yani hem açık yürekle anlamaya ya da gerektiğinde eleştirilerimi söylemekte başarılı olabilmem için beni dinleyenlerin entelektüel dürüstlüğüme ve yüreğimin temiz olduğuna ikna olmaları gerekiyor. Aynı zamanda her ne diyorsam bunun altında başka kendi gündem hedeflerim (farklı ajandalarım) olmadığını insanlara göstermeliyim. Bugünün Türkiyesinde bu tür algıları yaratabilmek güçleşti ama ben kendime güveniyorum.
Eğer bugün Türkiyede Beyaz Türk olmak bar sandalyelerinin üzerinde oturmak adabını bilmek olarak algılanıyorsa ben artık Beyaz Türk değilim. Ünlü komedyen Groucho Marxın dediği gibi ben, beni üyesi olarak kabul edebilen bir kulübe üye olmak istemem.
Eğer tanımımıza entelektüel bir boyut da katacaksak ben ortak biliçaltımızda var olan o kulüpten atılmadığım takdirde Beyaz Türk olarak adlandırılmayı hala daha isterim.
Bilgili, eğitimli, birikimli Beyaz Türkler soracak soruşturacak ve öğrenecekler, insana dair hiçbir şey onlara yabancı olmayacak, böylece Türkiyenin bugün içinde bulunduğu çıkmaz sokaklardan yan çıkış yolları bulmayı başaracağına inancım tam.
Biz ötekini öğrenir ve anlamaya başlarsak onların da bizi anlamaya girişmeleri şansı yakalanabilir. Bunun dışında Türkiyenin başka hiçbir şansı bulunmuyor.
Serdar Turgut/Akşam
Burç FMde dün benimle yapılan mülakata Siz bir Beyaz Türk müsünüz? sorusuyla başladılar. Soruda açıklanmayan varsayım veya alt metin bir Beyaz Türk böyle konuşur mu, bunları hiç söyler mi düşüncesi veya siz gerçekten Beyaz Türk olmamalısınız ki böyle şeyleri konuşuyorsunuzdu.
Radyodaki bu mülakat uzun süredir kafamı meşgul eden bir konuyu gündeme getirmeme vesile oluyor. Beyaz Türk kavramını iyice yeniden düşünmeli ve yeniden tanımını yapmalıyız yok eğer bunu yapamıyorsam benim artık kendimi Beyaz Türk grubu içinde görmemeye başlamam gerekiyor.
Burç FMdeki sohbetimiz gayet tabii ki benim cemaati nasıl algıladığım ve okullarıyla ilgili görüşlerimdi.
Ben, cemaati tehdit algılaması ideolojisiyle algılamayı reddettikçe, onun yerine anlama ve öğrenmeyi koyup açık yüreklilikle konuşunca Beyaz Türk çevrelerinde benim Beyaz Türklüküm şüpheye düşmeye başlamış, öyle görünüyor.
BEYAZ TÜRKLÜK YAŞAM STİLİNDEN İBARET DEĞİL
Burada sorun bende, benim yaptıklarımda değil, sorun popülerleşmesine çok da katkı yapmış olduğum Beyaz Türk kavramının uzun zamandır çok da yanlış algılanmaya başlanmasındadır.
Beyaz Türk kavramı gayet tabii ki bir yaşam stili tercihini anlatır ama bundan ibaret değildir. Aynı zamanda ben, Beyaz Türklerin eğitimli bilgili birikimli hayata sorgulayarak ve eleştirel bakmayı bilen insanlar olması gerektiğini düşünmüştüm.
Bu ikinci bölümü Beyaz Türk kavramının dışında bırakırsanız o zaman Beyaz Türklük sadece bar iskemlelerinin üstünde paylaşılabien bir hayat tarzı olabilir işte o kadar.
Belirli bir hayat tarzını paylaşıyor olabiliriz ama benim çoğundan farkım benden olmayan öteki olan insanları kendi koşulları içinde anlamaya ve öğrenmeye önem vermemdir. Ha gerektiğine herlkesle dalgamı da geçerim ama bu da öğrenme arzumu hiç kısıtlamaz.
Bu nedenlerle cemaat ve okulları hakkında önyargısız yazabildiğim, düşündüğüm için ben aslında gerçek bir Beyaz Türküm.
Bugün Türkiyenin çeşitli tehdit algılaması çatışmaların dışında durup hayata ve kendisine eleştirel bakabilecek aydınlara ihtiyaç var.
Benim cemaat ve inanç ile yazılarımın bu kadar ilgi ile karşılanması söyleyen BEN olduğumdandır; yoksa söylediklerimin olağanüstü orijinal düşünceler olmasından değildir bu ilgi.
Öteki TÜRKİYEyi yazdığımda da böyle olduydu, yeni kurulduktan sonra AKPye seçime destek vermemin yarattığı ilgi de bu yüzdendi.
İnsanların bu tavrı, bu merakı bana bir avantaj sağlıyor şüphesiz, çünkü tamamen taraf olmuş bir yazar yazsa kimsenin ilgisini çekmeyecek övgüler ya da yeminli düşman bir insanın yaptığı eleştiri dikkate alınmayacak bakın yine düşmanlık yapıyor bu diyerek rafa kaldırılacak...
Yapmaya giriştiğim işte yani hem açık yürekle anlamaya ya da gerektiğinde eleştirilerimi söylemekte başarılı olabilmem için beni dinleyenlerin entelektüel dürüstlüğüme ve yüreğimin temiz olduğuna ikna olmaları gerekiyor. Aynı zamanda her ne diyorsam bunun altında başka kendi gündem hedeflerim (farklı ajandalarım) olmadığını insanlara göstermeliyim. Bugünün Türkiyesinde bu tür algıları yaratabilmek güçleşti ama ben kendime güveniyorum.
Eğer bugün Türkiyede Beyaz Türk olmak bar sandalyelerinin üzerinde oturmak adabını bilmek olarak algılanıyorsa ben artık Beyaz Türk değilim. Ünlü komedyen Groucho Marxın dediği gibi ben, beni üyesi olarak kabul edebilen bir kulübe üye olmak istemem.
Eğer tanımımıza entelektüel bir boyut da katacaksak ben ortak biliçaltımızda var olan o kulüpten atılmadığım takdirde Beyaz Türk olarak adlandırılmayı hala daha isterim.
Bilgili, eğitimli, birikimli Beyaz Türkler soracak soruşturacak ve öğrenecekler, insana dair hiçbir şey onlara yabancı olmayacak, böylece Türkiyenin bugün içinde bulunduğu çıkmaz sokaklardan yan çıkış yolları bulmayı başaracağına inancım tam.
Biz ötekini öğrenir ve anlamaya başlarsak onların da bizi anlamaya girişmeleri şansı yakalanabilir. Bunun dışında Türkiyenin başka hiçbir şansı bulunmuyor.
Serdar Turgut/Akşam