SERDAR TURGUT ÖMRÜNÜ DERT DİNLEMEYE ADAYAN GÜZİN ABLA'YI ÖLDÜKTEN SONRA AĞIR BİR YAZIYLA UĞURLADI!
Güzin Abla özel yaşamında sıradanlığı aşmasına imkan verecek deney ve tecrübeye sahip değildi. Yardıma ihtiyacı olan yüzlerce insan davranış biçimlerini düzeltme yolunda, Güzin Abla'dan yanlış olan tavsiyeler aldı ne yazık ki...
Güzin Abla özel yaşamında da bu sıradanlığı aşmasına imkan verecek deney ve tecrübeye sahip değildi. Böylece yardıma ihtiyacı olan yüzlerce insan davranış biçimlerini düzeltme yolunda yanlış olan tavsiyeler aldılar ne yazık ki
Psikiyatrinin bazı davranış biçimlerini normal olarak tanımlayıp insanları o normalin düzeyine çekme eğilimi çok tartışılmış bir konudur. Bir tür davranış normal olarak tanımlandığında bu kalıba uymayan her türlü davranış da normal dışı olarak, bir hastalık olarak kabul edilir. Burada normal, normal dışı tanımlarının yerine sıradan, sıradışı insan tanımlarını da rahatlıkla koyabilirsiniz. Dolayısıyla psikiyatri sıradışı insanları sıradan haline getirmenin ilmidir de diyebiliriz. Birçok dâhinin sıradışı davranış sergilediğini hatırlarsanız bu sıradanlaştırma işlevinin ne kadar tehlikeli olabileceğini de görürsünüz. 1980´li yılların başında Batı âleminde psikiyatriye bir tepki oluşmuştu ve konu burada özetlemeye çalıştığım kavramlarla dile getiriliyordu. Bu tür konuları merak ederseniz, Janet Malcolm adlı yazarı mutlaka okumanızı tavsiye ederim (internet´ten arayarak kitaplarını bulabilirsiniz). O yıllara `One flew over the Cuckoo´s nest´ adlı bir filmin bile yapılabilmiş olması o tartışmaların bir yan etkisidir. Jack Nicholson´ın oynadığı filmi eğer hatırlıyorsanız, anormal davranış içinde olarak damgalanan bazı insanlara ilaç verilerek ve hatta elektrik verilerek onların nasıl sakinleştirildiklerini, sıradanlaştırıldıklarını hatırlarsınız.
VASATLIK SAĞLANMALI
Psikiyatri insanın her türlü davranışında vasat olmayı sağlamaya çalışır. Özellikle insan cinselliğine yaklaşımı da böyledir. Psikiyatriye göre bir tür cinsel davranış biçimi normaldir. Bunun dışındakiler de ya anormaldir ya da sapkınlıktır. Bu dediğime bir örnek olsun diye söylüyorum bunu. Amerika´da çok da uzak olmayan bir tarihe kadar eşcinsellik bir hastalık olarak tanımlandı ve bu nedenle doktorlar eşcinselleri tedavi etmeye uğraştılar. Tedavilerde başarı oranı hayli düşüktü ama olsun yine de uğraştılar. Burada asıl önemli olan cinselliğini yaşamaya çalışan bireyler üzerinde kurulan sosyal baskı ve hatta faşistik baskıdır. Psikiyatride normal dışı davranış normlarını normale çekme iddiası altında faşizme en yakın olan bilim dalıdır da.
BAŞARILI MİSYONA SAHİPTİ
Türkiye´de özellikle cinsel yaşam ve ilşkileri düzene koyma görevini yazılarının başarısıyla üstlenmek zorunda kalmış olan Güzin Abla da insanlara normali empoze etmek görevini bir toplumsal misyon olarak üstlenmiştir. Bir insanın ardından laf etmemenin normal sanıldığı bir toplumda bu şekilde değerlendirme yapmam büyük ihtimalle tepkilere yol açacaktır. Ama olsun öldükten sonra bir insanın yaşamı ve fikirleri hakkında değerlendirme yapmak rasyonel ülkelerde yerleşmiş olan bir tavırdır. Bizde de buna alışılacak eminim ki bir gün.
Güzin Abla´ya gelen mektupların önemli bir bölümü ilişkiler ve cinsellikle ilgiliydi doğal olarak ve Güzin Abla bu konularda tavsiyede bulunmak için bilimsel destek alabileceği bir kaynağa sahip değildi. Kendisine tek destek alabileceği psikiyatri dediğim gibi bu konulara normalleştirme, sıradanlaştırma misyonu ile yaklaşıyordu. Güzin Abla özel yaşamında da bu sıradanlığı aşmasına imkan verecek deney ve tecrübeye sahip değildi. Böylece yardıma ihtiyacı olan yüzlerce insan sıradışı olduğu kadar aslında normal de olan davranış biçimlerini düzeltme yolunda yanlış olan tavs
Psikiyatrinin bazı davranış biçimlerini normal olarak tanımlayıp insanları o normalin düzeyine çekme eğilimi çok tartışılmış bir konudur. Bir tür davranış normal olarak tanımlandığında bu kalıba uymayan her türlü davranış da normal dışı olarak, bir hastalık olarak kabul edilir. Burada normal, normal dışı tanımlarının yerine sıradan, sıradışı insan tanımlarını da rahatlıkla koyabilirsiniz. Dolayısıyla psikiyatri sıradışı insanları sıradan haline getirmenin ilmidir de diyebiliriz. Birçok dâhinin sıradışı davranış sergilediğini hatırlarsanız bu sıradanlaştırma işlevinin ne kadar tehlikeli olabileceğini de görürsünüz. 1980´li yılların başında Batı âleminde psikiyatriye bir tepki oluşmuştu ve konu burada özetlemeye çalıştığım kavramlarla dile getiriliyordu. Bu tür konuları merak ederseniz, Janet Malcolm adlı yazarı mutlaka okumanızı tavsiye ederim (internet´ten arayarak kitaplarını bulabilirsiniz). O yıllara `One flew over the Cuckoo´s nest´ adlı bir filmin bile yapılabilmiş olması o tartışmaların bir yan etkisidir. Jack Nicholson´ın oynadığı filmi eğer hatırlıyorsanız, anormal davranış içinde olarak damgalanan bazı insanlara ilaç verilerek ve hatta elektrik verilerek onların nasıl sakinleştirildiklerini, sıradanlaştırıldıklarını hatırlarsınız.
VASATLIK SAĞLANMALI
Psikiyatri insanın her türlü davranışında vasat olmayı sağlamaya çalışır. Özellikle insan cinselliğine yaklaşımı da böyledir. Psikiyatriye göre bir tür cinsel davranış biçimi normaldir. Bunun dışındakiler de ya anormaldir ya da sapkınlıktır. Bu dediğime bir örnek olsun diye söylüyorum bunu. Amerika´da çok da uzak olmayan bir tarihe kadar eşcinsellik bir hastalık olarak tanımlandı ve bu nedenle doktorlar eşcinselleri tedavi etmeye uğraştılar. Tedavilerde başarı oranı hayli düşüktü ama olsun yine de uğraştılar. Burada asıl önemli olan cinselliğini yaşamaya çalışan bireyler üzerinde kurulan sosyal baskı ve hatta faşistik baskıdır. Psikiyatride normal dışı davranış normlarını normale çekme iddiası altında faşizme en yakın olan bilim dalıdır da.
BAŞARILI MİSYONA SAHİPTİ
Türkiye´de özellikle cinsel yaşam ve ilşkileri düzene koyma görevini yazılarının başarısıyla üstlenmek zorunda kalmış olan Güzin Abla da insanlara normali empoze etmek görevini bir toplumsal misyon olarak üstlenmiştir. Bir insanın ardından laf etmemenin normal sanıldığı bir toplumda bu şekilde değerlendirme yapmam büyük ihtimalle tepkilere yol açacaktır. Ama olsun öldükten sonra bir insanın yaşamı ve fikirleri hakkında değerlendirme yapmak rasyonel ülkelerde yerleşmiş olan bir tavırdır. Bizde de buna alışılacak eminim ki bir gün.
Güzin Abla´ya gelen mektupların önemli bir bölümü ilişkiler ve cinsellikle ilgiliydi doğal olarak ve Güzin Abla bu konularda tavsiyede bulunmak için bilimsel destek alabileceği bir kaynağa sahip değildi. Kendisine tek destek alabileceği psikiyatri dediğim gibi bu konulara normalleştirme, sıradanlaştırma misyonu ile yaklaşıyordu. Güzin Abla özel yaşamında da bu sıradanlığı aşmasına imkan verecek deney ve tecrübeye sahip değildi. Böylece yardıma ihtiyacı olan yüzlerce insan sıradışı olduğu kadar aslında normal de olan davranış biçimlerini düzeltme yolunda yanlış olan tavs