SERDAR TURGUT, "DARBE METNİNİ YAZAN BİR GAZETECİ İSE MUTLAKA MİLLİYET'TEN BİR YAZARDIR" İDDİASINDA BULUNDU!..NEDEN Mİ?..
Can Dündar olamaz, ağlamaklı bölümler yok. Yılmaz Özdil de olamaz, o kısacık cümlelerle yazar. Engin Ardıç öyle kötü bir yazı yazsa intihar eder. Ertuğrul Özkök olsa araya Sharon Stone'u sıkıştırır. Ama Oktay Ekşi veya bir Milliyet yazarı olabilir...
Askerin açıklamasını kim yazdı?
Bugünkü işimden ayrılacağım gün ben, resmi darbe metni yazarı olarak başvurmak istiyorum. Yaparım bu işi ha! Deneyimliyim de sonra böyle şeylerde... Son günlerde yaşadıklarımız gösteriyor ki; askerler arasında darbe metni yazılması konusunda ciddi beceri krizi var.
O akşam saatlerinde Genelkurmay´ın internet sitesinde yer alan metni okuduğunuzda, mantıki akış yanlışları, bağlantısızlıklar ve genelde yazı beceriksizliğinin söz konusu olduğunu görüyordunuz.
Durum böyle olunca, gazeteciler metni kimin kaleme aldığını araştırmaya başladı ve aynı zamanda metni yazanın bir gazeteci olduğu söylentisi de çıktı ortaya.
Eh; bu kadar neşeli bir dedikodu malzemesi söz konusu olunca bulaşmamak istesem bile ben de haliyle dışında kalamadım dedikodu üretmenin.
Diyorum ki; eğer gerçekten bir gazeteciyse bu metni yazan, o mutlaka Milliyet gazetesinden bir yazardır.
Çünkü bir müdahale tehdidi metnini bile bu kadar ruhsuz ve lafı evirip çeviren, söyleyebilen bir yazar ancak Milliyet gazetesinde olabilir dedim kendi kendime... Oradan değilse de mutlaka Oktay Ekşi´dir dedim.
Can Dündar da değildir. Çünkü metinde ağlamaklı bölümler yoktu. Duygusal değildi metin. İnsanı hislendirmiyordu.
Darbeleri sevmek gibi bir geçmişi bulunan Hasan Cemal mi yoksa diye de düşündüm bir ara ama sonra bu fikirden vazgeçtim. Çünkü o yazmış olsaydı, metinden hiçbir şey anlaşılmazdı. Sonunda bu açıklamayı bir demokrasi bildirgesi bile sananlar çıkabilirdi.
Milliyet´ten umut yoktu... (Bu lafım genelde geçerli bir laftır. Sadece bu durum için söylemedim yani...)
Geçtim Hürriyet´e. Oktay Ekşi hakkındaki düşüncemi biliyorsunuz. Ertuğrul Özkök de yazmış olamaz o metni. Çünkü o kadar kötü bir yazar değil. Dahası açıklamayı o kaleme alsaydı araya Sharon Stone ile ilgili bir fikrini de sıkıştırırdı. Böylece askerin de karizmasını fena halde çizerdi.
İşin fena yanı Hürriyet´ten bu ikisi dışında bir tek Ayşe Arman´ı hatırlıyorum yazar olarak. Diğerleri pek yer almamış kafamda. Performans düşüklüğü had safhada yani... (Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan olabilir tabii ki... Düşündükçe aklıma isimler zorla olsa da geliyor. Ama bu ikisi had safhada olağan şüpheliler. O nedenle gerçekten onlardan birisiyse yazan, buluşun da arayışın da zevki olmaz).
Sabah´ta ise Yılmaz Özdil olmaz. Çünkü o diyeceğini kısa cümlelerle, kısa yazarak anlatırdı. Hıncal Uluç böyle anlamsız şeylerle uğraşmazdı herhalde. Fatih Altaylı şimdi boş vakti çok olduğundan bu işe girişmiş olabilir teorik olarak. Ama o AKP´ye karşı katiyen bir şey yazmaz diye düşünüyorum.
Bizim gazeteyi ise fazla düşünmeye bile gerek yok. Çünkü bizim gazetede öyle bir metni ortaya çıkaracak kadar kötü bir yazar yok.
Örneğin; Engin Ardıç öyle bir yazıyı yazmış olsaydı mutlaka intihar filan ederdi utancından.
Şimdi aklıma bir fikir geldi.
Bugünkü işimden ayrılacağım gün ben, resmi darbe metni yazarı olarak başvurmak istiyorum.
Yani kadrolu darbe metni yazarı olmak hedefim var.
Yaparım bu işi ha!
Deneyimliyim de sonra böyle şeylerde... Yakın geçmişte `Teknokratlar hükümeti´ diye bir kavram ortaya atmıştım.
Bunu savunmamın şiddetinden ve yazıların güzelliği nedeniyle memlekette neredeyse gerçekten bir darbe olacaktı.
Üstelik o yazıları Bodrum´da havuz başında otururken yazmıştım. Yani yazarken sinirli bile deği
Bugünkü işimden ayrılacağım gün ben, resmi darbe metni yazarı olarak başvurmak istiyorum. Yaparım bu işi ha! Deneyimliyim de sonra böyle şeylerde... Son günlerde yaşadıklarımız gösteriyor ki; askerler arasında darbe metni yazılması konusunda ciddi beceri krizi var.
O akşam saatlerinde Genelkurmay´ın internet sitesinde yer alan metni okuduğunuzda, mantıki akış yanlışları, bağlantısızlıklar ve genelde yazı beceriksizliğinin söz konusu olduğunu görüyordunuz.
Durum böyle olunca, gazeteciler metni kimin kaleme aldığını araştırmaya başladı ve aynı zamanda metni yazanın bir gazeteci olduğu söylentisi de çıktı ortaya.
Eh; bu kadar neşeli bir dedikodu malzemesi söz konusu olunca bulaşmamak istesem bile ben de haliyle dışında kalamadım dedikodu üretmenin.
Diyorum ki; eğer gerçekten bir gazeteciyse bu metni yazan, o mutlaka Milliyet gazetesinden bir yazardır.
Çünkü bir müdahale tehdidi metnini bile bu kadar ruhsuz ve lafı evirip çeviren, söyleyebilen bir yazar ancak Milliyet gazetesinde olabilir dedim kendi kendime... Oradan değilse de mutlaka Oktay Ekşi´dir dedim.
Can Dündar da değildir. Çünkü metinde ağlamaklı bölümler yoktu. Duygusal değildi metin. İnsanı hislendirmiyordu.
Darbeleri sevmek gibi bir geçmişi bulunan Hasan Cemal mi yoksa diye de düşündüm bir ara ama sonra bu fikirden vazgeçtim. Çünkü o yazmış olsaydı, metinden hiçbir şey anlaşılmazdı. Sonunda bu açıklamayı bir demokrasi bildirgesi bile sananlar çıkabilirdi.
Milliyet´ten umut yoktu... (Bu lafım genelde geçerli bir laftır. Sadece bu durum için söylemedim yani...)
Geçtim Hürriyet´e. Oktay Ekşi hakkındaki düşüncemi biliyorsunuz. Ertuğrul Özkök de yazmış olamaz o metni. Çünkü o kadar kötü bir yazar değil. Dahası açıklamayı o kaleme alsaydı araya Sharon Stone ile ilgili bir fikrini de sıkıştırırdı. Böylece askerin de karizmasını fena halde çizerdi.
İşin fena yanı Hürriyet´ten bu ikisi dışında bir tek Ayşe Arman´ı hatırlıyorum yazar olarak. Diğerleri pek yer almamış kafamda. Performans düşüklüğü had safhada yani... (Bekir Coşkun ve Emin Çölaşan olabilir tabii ki... Düşündükçe aklıma isimler zorla olsa da geliyor. Ama bu ikisi had safhada olağan şüpheliler. O nedenle gerçekten onlardan birisiyse yazan, buluşun da arayışın da zevki olmaz).
Sabah´ta ise Yılmaz Özdil olmaz. Çünkü o diyeceğini kısa cümlelerle, kısa yazarak anlatırdı. Hıncal Uluç böyle anlamsız şeylerle uğraşmazdı herhalde. Fatih Altaylı şimdi boş vakti çok olduğundan bu işe girişmiş olabilir teorik olarak. Ama o AKP´ye karşı katiyen bir şey yazmaz diye düşünüyorum.
Bizim gazeteyi ise fazla düşünmeye bile gerek yok. Çünkü bizim gazetede öyle bir metni ortaya çıkaracak kadar kötü bir yazar yok.
Örneğin; Engin Ardıç öyle bir yazıyı yazmış olsaydı mutlaka intihar filan ederdi utancından.
Şimdi aklıma bir fikir geldi.
Bugünkü işimden ayrılacağım gün ben, resmi darbe metni yazarı olarak başvurmak istiyorum.
Yani kadrolu darbe metni yazarı olmak hedefim var.
Yaparım bu işi ha!
Deneyimliyim de sonra böyle şeylerde... Yakın geçmişte `Teknokratlar hükümeti´ diye bir kavram ortaya atmıştım.
Bunu savunmamın şiddetinden ve yazıların güzelliği nedeniyle memlekette neredeyse gerçekten bir darbe olacaktı.
Üstelik o yazıları Bodrum´da havuz başında otururken yazmıştım. Yani yazarken sinirli bile deği