'SENİN ERKEKLİĞİNİ DE ARKANI DA O ORDU KORUYOR!..' ALTAYLI'YA 'BACAK ARASI' YANITI!..

Akşam yazarı Mehveş Evin'den Altaylı'ya zehir zemberek cevap!...Kadın diye cinselliğine, namusa gönderme yapmak, kahvedeki adamın bile yüzünü kızartır...


Bacak arası



Hanımefendi o ordu aslında neyi koruyor biliyor musunuz? Belki farkındasınız, belki değilsiniz ama o ordu, sizin bacak aranızı da koruyor...

Fatih Altaylı´nın `orduya sallayan bir hanımefendi´ye kızıp kaleme aldığı yazı aynen böyle. Başta Mediz olmak üzere, kadın kuruluşlarından büyük tepki aldı.

Bense kızmadım Altaylı´nın bu sözlerine. Neden mi? Çünkü şaşırtmadı beni. Çünkü etrafımız, onun gibi düşünen ve pervasızca konuşan adamlarla dolu. Çünkü hepimiz onları kabullendik...

Kendi aralarında birbirinden önemli mevzularda fikir çarpıştırırken, dünyaları yıkıp yeniden yarattığını düşünen iktidardaki erkek karakterinin tezahürüdür bu sözler. (Hoş, bu adamlar aslında fikir falan da çarpıştırmazlar, bir araya geldiklerinde konuştuklarının yüzde 90´ı dedikodudan ibarettir.)

Eğlensinler kendi aralarında elbet, mahzuru yok. Ama kamuoyunun önünde eleştiri yapıyorsanız iş değişir. Memleketimizde en kolayı ve en çok yapılanı bel altına vurmak, bacak arasına gönderme yapmak. Varsa altyapın, içeriği eleştirir, bilgini konuşturursun.

Sırf beğenmediği fikirlerin sahibi -ki bu adamlara göre zaten kadının aklı vardır, fikri yoktur- bir kadın diye cinselliğine, namusa gönderme yapmak, kahvedeki adamın bile yüzünü kızartır.

Tersten düşünelim... Misal, `orduya sallayan´ bir erkek gazeteci olsaydı...

`Senin erkekliğini de, arkanı da o ordu koruyor´ diye çıkış yapmak aklınızdan geçer mi, yapsanız ne olur?

BİRAZ EDEP

Öğrencilerinin yüzde 80´i erkek olan bir lisede okudum. Halk deyimiyle `erkek Fatma´ gibi büyüdüm. Çalıştığım sektörde yöneticilerin çoğu erkek, her yerde olduğu gibi. Erkek jargonunu da esprilerini de bilirim, bazen ben de katılır ve eğlenirim. Yazıişleri masasında Serdar Turgut´la en absürd konuları konuştuğumuzu, güldüğümüzü, tartıştığımızı bilirim.

Bu ortamların da yazılı olmayan kuralları, kırmızı çizgileri vardır. Belirleyici olan, terbiyedir. Asıl mesele, feministlerin hep tekrarladığı erkek mantalitesi veya söylemi değil, terbiyeden nasibini almamış bir insan evladı olmaktır. Örnek vereyim: Beş erkek ve bir kadının katıldığı bir iş toplantısını düşünün. Erkeklerden biri, iş örneği verme bahanesiyle kadına `Ben ne yaptığını değil, kiminle yattığını merak ederim´ diyebiliyorsa, ciddi bir terbiye sorunu vardır. Bu uslubu samimiyetle, liberallikle, modernlikle karıştırmamak gerek...

James Brown´ın 1966´da söylediği gibi `It´s a man´s world-Bu erkeklerin dünyası´ şarkısı, yerkürenin bu tarafında halen geçerli olabilir... Kendi iktidar alanlarında top oynayadursunlar ama terbiyelerini de bozmasınlar.

MEHVEŞ EVİN/AKŞAM