SEN KENDİNİ TANITMA GEREĞİ BİLE HİSSETMEDEN O FOTOĞRAFI HIRSIZ GİBİ ÇEKERSEN, O DA KÜFREDER CANIM!...
Sevgilisiyle hastane çıkışında kendisini görüntülemek isteyen gazetecilere küfür edip tehdit savuran,daha sonra çıktığı Beyaz Show'da geçmişte üç gazeteci dövdüğünü söyleyen Neco'ya destek Hürriyet yazarı Ayşe Arman'dan geldi!...
Bu, dünyanın her tarafında böyle.
Yapacak bir şey yok.
"Paparaziler" kamuoyuna mal olmuş şöhretli insanların fotoğraflarını çekiyorlar.
İsteyip istemediklerini de sormuyorlar.
Onları takip ediyorlar ya da teleobjektifleriyle evlerini, teknelerini dikizliyorlar, punduna getirdikleri anda da "cart" diye deklanşöre basıyorlar.
Tabii artık fotoğraf makineleri, "cart" diye ses çıkarmıyor, her şey müthiş bir sessizlik içinde gelişiyor.
***
Katılırsınız, katılmazsınız...
Bana göre, bir tür hırsızlık bu.
Sen gizli bir iş çeviriyorsun, karşındakinin görüntüsünü onun izni olmadan, fotoğraf makinene hapsediyorsun ve kendini "Ben gazeteciyim, tabii ki yapacağım, bu benim görevim" diyerek haklı çıkarmaya çalışıyorsun.
Yok ya!
O da sesini çıkarmayacak...
Kuzu kuzu, sen ne istersen onu yapacak öyle mi?
Nerede bu yoğurdun bolluğu!
Kimsenin bence böyle bir hakkı yok.
İnsanların izni olmadan, hayatta hiçbir halt yapılmamalı...
Dolayısıyla, burada özel hayata bir tecavüz, tabii ki söz konusu...
Hiçbir şey de bunu haklı çıkaramaz...
Ama tekrar ediyorum, yapacak bir şey yok, her gün onlarca, yüzlerce böyle vaka oluyor, "şöhretin bedeli" diyoruz, o insanlardan biri olmadığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz ve hayatımıza devam ediyoruz.
Bir de, bu tür bir yaklaşımı farklı bir gazetecilik türü olarak kabul ediyoruz, bu arkadaşlara muhabir değil de "paparazi" demeyi tercih ediyoruz.
Onlar da bir zamanlar insandılar, ama şimdi paparaziler!
***
Bugün bu meseleye değinmemin bir sebebi var elbette: Neco.
Olay şöyle gerçekleşiyor -biliyorum, çünkü o gün ben de Bodrum´daydım-; Neco, sevgilisi İdil Erge ile Bodrum´da hastaneye gidiyor. Sağlık raporu alacaklar.
Ne için gerekiyor sağlık raporu?.. Kaptan ehliyeti için.
10.5 metrelik bir tekneleri var, Nisandan sonra denize açılmayı planlıyorlar. İşte tam hastaneden çıkarken, birileri bu ikilinin fotoğraflarını çekmeye başlıyor.
Tamam Neco, dünyanın en mülaim adamı değil, vur kafasına al ekmeğini bir tip hiç değil, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmiyor...
"N´oluyor kardeşim?" diyor. İyi ama burada bir durun...
Siz demez misiniz?.. Merak etmez misiniz?..
Hangi basın yayın organı için çekiyorsun bu fotoğrafı?.. Sen kimsin?.. Kendini tanıttın mı?..
Benden, bunun için izin aldın mı?.. Sizce bunlar, anormal sorular mı?.. Bence değil.
Ben de aynı tepkiyi verirdim.
Hatta itiraf ediyorum, belki küfür bile ederdim.
Marifet değil ama yapabilirdim. Çünkü sinirlenirdim. Neco da, sinirlendiğini gizlemiyor, hatta küfür ettiğini de...
"Sen kendini tanıtma gereği bile hissetmeden o fotoğrafı hırsız gibi çekersen, ben da sana küfrederim canım!" diyor.
Sizi bilmem ama ben onu anlıyorum.
Neco´yu kınayan Magazin Gazetecileri Derneği´ni de kınıyorum.
Madem kınamak şu aralar moda...
Neco´ya "Böyle bir terbiyesizlik yapmaya hakkın yok" diyorsun da, kendi arkadaşına neden en basit terbiye kuralını hatırlatmıyorsun?
Kural şudur, kendini tanıtırsın, adını ve nerede çalıştığını söylersin...
Sonra ne yapacaksan yaparsın...
Ayşe Arman ben, Hürriyet´te çalışıyorum ve size iyi haftalar diliyorum!...>
Yapacak bir şey yok.
"Paparaziler" kamuoyuna mal olmuş şöhretli insanların fotoğraflarını çekiyorlar.
İsteyip istemediklerini de sormuyorlar.
Onları takip ediyorlar ya da teleobjektifleriyle evlerini, teknelerini dikizliyorlar, punduna getirdikleri anda da "cart" diye deklanşöre basıyorlar.
Tabii artık fotoğraf makineleri, "cart" diye ses çıkarmıyor, her şey müthiş bir sessizlik içinde gelişiyor.
***
Katılırsınız, katılmazsınız...
Bana göre, bir tür hırsızlık bu.
Sen gizli bir iş çeviriyorsun, karşındakinin görüntüsünü onun izni olmadan, fotoğraf makinene hapsediyorsun ve kendini "Ben gazeteciyim, tabii ki yapacağım, bu benim görevim" diyerek haklı çıkarmaya çalışıyorsun.
Yok ya!
O da sesini çıkarmayacak...
Kuzu kuzu, sen ne istersen onu yapacak öyle mi?
Nerede bu yoğurdun bolluğu!
Kimsenin bence böyle bir hakkı yok.
İnsanların izni olmadan, hayatta hiçbir halt yapılmamalı...
Dolayısıyla, burada özel hayata bir tecavüz, tabii ki söz konusu...
Hiçbir şey de bunu haklı çıkaramaz...
Ama tekrar ediyorum, yapacak bir şey yok, her gün onlarca, yüzlerce böyle vaka oluyor, "şöhretin bedeli" diyoruz, o insanlardan biri olmadığımız için kendimizi şanslı hissediyoruz ve hayatımıza devam ediyoruz.
Bir de, bu tür bir yaklaşımı farklı bir gazetecilik türü olarak kabul ediyoruz, bu arkadaşlara muhabir değil de "paparazi" demeyi tercih ediyoruz.
Onlar da bir zamanlar insandılar, ama şimdi paparaziler!
***
Bugün bu meseleye değinmemin bir sebebi var elbette: Neco.
Olay şöyle gerçekleşiyor -biliyorum, çünkü o gün ben de Bodrum´daydım-; Neco, sevgilisi İdil Erge ile Bodrum´da hastaneye gidiyor. Sağlık raporu alacaklar.
Ne için gerekiyor sağlık raporu?.. Kaptan ehliyeti için.
10.5 metrelik bir tekneleri var, Nisandan sonra denize açılmayı planlıyorlar. İşte tam hastaneden çıkarken, birileri bu ikilinin fotoğraflarını çekmeye başlıyor.
Tamam Neco, dünyanın en mülaim adamı değil, vur kafasına al ekmeğini bir tip hiç değil, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmiyor...
"N´oluyor kardeşim?" diyor. İyi ama burada bir durun...
Siz demez misiniz?.. Merak etmez misiniz?..
Hangi basın yayın organı için çekiyorsun bu fotoğrafı?.. Sen kimsin?.. Kendini tanıttın mı?..
Benden, bunun için izin aldın mı?.. Sizce bunlar, anormal sorular mı?.. Bence değil.
Ben de aynı tepkiyi verirdim.
Hatta itiraf ediyorum, belki küfür bile ederdim.
Marifet değil ama yapabilirdim. Çünkü sinirlenirdim. Neco da, sinirlendiğini gizlemiyor, hatta küfür ettiğini de...
"Sen kendini tanıtma gereği bile hissetmeden o fotoğrafı hırsız gibi çekersen, ben da sana küfrederim canım!" diyor.
Sizi bilmem ama ben onu anlıyorum.
Neco´yu kınayan Magazin Gazetecileri Derneği´ni de kınıyorum.
Madem kınamak şu aralar moda...
Neco´ya "Böyle bir terbiyesizlik yapmaya hakkın yok" diyorsun da, kendi arkadaşına neden en basit terbiye kuralını hatırlatmıyorsun?
Kural şudur, kendini tanıtırsın, adını ve nerede çalıştığını söylersin...
Sonra ne yapacaksan yaparsın...
Ayşe Arman ben, Hürriyet´te çalışıyorum ve size iyi haftalar diliyorum!...>