SEN HİÇ 19 YAŞINDA OLMADIN MI? HİÇ EYLEME KATILMADIN MI AKİF!

Radikal yazarı Akif Beki'nin polisten dayak yiyen öğrencileri "toplantı basmak yerine, slogan atıp bildiri okumaya" davet eden yazısına bir tepki de Balçiçek İlter'den geldi.

Sen hiç 19 yaşında oldun mu Akif?

Eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve eski Vali Muammer Güler için Sabah Gazetesi bir manşet atmıştı hatırlıyor musunuz? Cazcı kardeşlere gönderme yapılarak “Gazcı kardeşler” denilmiş ve altına “Matrix” tadındaki gözlükleriyle poz veren ikilinin kol kola fotoğrafları konmuştu… Bugün öğrencilere uygulanan orantısız güç görüntülerini izledikçe insan üzülüyor…
Ve maalesef medyada o günkü “Gazcı Kardeşler” başlığını atabilecek cesaret yok. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’a üstü kapalı eleştiriler yönetiliyor. Bir tek Demiray Oral yazdı “Kimyasal Hüseyin” diye, o kadar… Öğrencilerin yediği dayakları görmemezliğe gelen meslektaşlarıma gelince… Utandım. Utandım utanmasına ama onlar utanmıyor. Dün yine AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in “onlar kadrolu protestocular” sözünü arkalarına almış, vuruyorlardı. Eh pes yani! Pazartesi akşamı Hüseyin Çelik Söz Sende’deydi. Öğrencilerin tekmelendiği, dayak yediği, korkunç bir güç altında ezildiği görüntüleri beraber izledik ve sordum “Sahiden siz bu öğrencilerin kadrolu mu olduğunu düşünüyorsunuz?” Çelik o cümleyi İstanbul protestoları için değil, geçmişte yaşadığı bir tecrübe için kullanmış.
Eh, buradan buyurun bakalım.
*
Meslektaşım sevgili Akif Beki’nin satırlarına ise hiç inanamadım. Bir gün önceki Radikal manşetini eleştiriyor ve diyor ki “Öğrenciye aslan, holigana kuzu!” başlığı bana göre sorunlu.” Akif şöyle bitirmiş yazısını: “Umarım bir dahaki sefere yol kesip toplantı basmak yerine, slogan atıp bildiri okumayı tercih ederler. Savaşa çatışmaya gider gibi değil, şölene, festivale gelir gibi hazırlanırlar eyleme. İleri demokrasi bazılarımız gerideyken olmuyor zira…”
Ah sevgili Akif nereden başlasam, nasıl anlatsam?
En kolay soru şu galiba…
Sen hiç 19 yaşında olmadın mı?
Hiç eyleme katılmadın mı?
İstanbul’daki öğrencilerin hedefi bu muydu bilmem ama…
Senin içinden o yaşta hiçbir yerleri basma dürtüsü geçmedi mi?
Herkese eşit eğitim hakkı istiyorlar…
Başbakan’a “Bırak rektörleri bizi muhatap al!” diyorlar…
Üstelik başlarına ne geleceğini bile bile…
Korkmadan, çekinmeden, anarşist bir tavırla…
Öylesine heyecanlılar ki… Bildiriyi okurken eli titriyor birinin, elindeki kağıt sallanıyor. Bir diğerinin sesi inceliyor polisle tartışırken…
19 yaşındaki bir başkası karnındaki bebeğiyle gelmiş senin deyiminle “Baskın”a… Neleri göze almış, nelerin uğrana o gün orada… Kanı nasıl deli akıyor düşünsene… Bundan sonra nasıl olacak hayatı? 19 yaşında daha çocukken sahip olduğu bebeği cop darbeleriyle kaybettiği için mi sızlanacak, yoksa öylesine erken hamile kaldığı için mi? Belki de “Niye oradaydım o gün?” diye hayıflanacak… Kim bilir? Ama hiçbir şey onun için eskisi gibi olmayacak… Başbakan arar mı acaba? Sen bugün Başbakan’ın danışmanı olsaydın, o genç yaşında polis copuyla bebeğini kaybeden kadını araması için bir çift söz söyler miydin Başbakan Erdoğan’a? Bence birileri söylemeli…
O yüzden gel yapmayalım… Sıcacık köşelerimizde oturup ahkam kesmeyelim. Türkiye’nin hiçbir yerinde protesto, şölene gider gibi olmuyor… Öyle festival falan… Yoksa örneğin türban eylemi için organizasyon firmalarından destek alınabilirdi. Eda Taşpınar, Ece Sükan ikna odalarına el atabilirdi… Kız öğrenciler türbanla girdikleri odalardan Hint usulü çıkabilirlerdi…
İstanbul’daki öğrencilere gelince… Kendi iş bilmezlikleri canım… Ünlü PR firmalarıyla beraber hareket etseler, sırf vitrin diye önemli bir işadamı, sanatçı ya da sporcuyu aralarına katabilseler, anlı şanlı bir şölen çıkardı belki de…
Ne yapsınlar, gençler daha… Bilmiyorlar oyunun kuralını… Başkaldırıyor, doğru bildiklerini yüksek sesle söylüyor, “!Ben de varım!” diyorlar…
Asıl yanlış bizde bence… Onlar kadar heyecanlanamadığımız için…

Balçiçek İlter/Gazete Habertürk