SEDA SAYAN OLMAKTANSA KÜRTLERİN AYŞE ÖZGÜN'Ü OLMAYI TERCİH EDERİM!.. TRT'NİN SON GÖZDESİ ROJİN'DEN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!..

Çıktığı kanallarda 'Aman Kürtçe türkü okuma' uyarılarından bıkan Rojin şimdilerde Kürtçe kanal açılmasının şokunu yaşıyor.

Kürtlerin Ayşe Özgün'ü olmayı tercih ederim


Çıktığı kanallarda 'Aman Kürtçe türkü okuma' uyarılarından bıkan Rojin şimdilerde Kürtçe kanal açılmasının şokunu yaşıyor. TRT'nin açacağı Kürtçe kanaldan program teklifi alan Rojin kendisinin 'Kürtlerin Seda Sayan'ı' olarak tanımlanmasından rahatsız. Genç sanatçı, "Seda Sayan'a lafım yok ama olacaksam Kürtlerin Ayşe Özgün'ü olayım" diyor


Devlet Tiyatrosu'ndan Kürtçe bir sinema filminde rol almak istediği için istifa etmek zorunda kalan Rojin şimdilerde devletin kanalı TRT'den program yapmak için teklif aldı. Rojin eğer program yapmayı kabul ederse formatı da kafasında oluşturmuş. Bugüne dek yaşadığı sıkıntılar yüzünden hala kafasında soru işaretleri bulunan Rojin'le kendisine gelen teklifi ve Kürt kimliği yüzünden yaşadıklarını konuştuk.

TRT'nin Kürtçe televizyon kanalı açma fikrini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında bu konuda çok fazla cümle kurmak istemiyorum. Sadece açılan kanalla ilgili şoktayım. O kadar. Gelinen nokta iyi bir nokta. İnşallah hepimiz için iyi olur. Karşı çıkan, tehdit eden bir sürü insan var. Ama inkarın inkarı bu kanal. Eğer yapılan iş barış adınaysa hiçbir şeyi umursamadan orada olmak lazım. Bu bir nevi özür dilemedir ve hoşluktur hepimiz için.

Devlet Tiyatrosu'nda Kürt kimliğiniz yüzünden sıkıntı yaşarken şimdi yine devletin televizyonunda program yapmak için teklif aldınız. Bu gelişme sizin için de sürpriz oldu mu?

Elli sene önce Amerika'da siyahi birisi başkan olabilir miydi? Asla olamazdı. Ama bugün Barack Obama Amerika'nın başkanı oldu. Dünyadaki bu değişim bizi de etkiliyor. Etkilemek zorunda zaten. Avrupa bazı şeyleri diretiyor. Biz dünyanın bir parçasıyız ve gelişmek zorundayız. Bir dili ve halkı inkar etmek nereye kadar sürebilir? O yüzden galiba bir şeyler değişiyor. Bu, barış için büyük bir adım. Kanı sanat durduracak. Siyasilere kalırsa çok zor sağlanır bu barış. Biz de bu ülkenin çocuklarıyız. İsteriz ki ana dilimizde bir şeyler yapabilelim. Geç kalınmış ama güzel bir adım. Böyle bir el uzatılmış. Karşıdaki insan size ne kadar olumsuzluk yaşatmış olursa olsun o eli geri çevirmemek lazım.

Hangi konularda çekinceleriniz var?

Türkiye'de ne zaman ne olacağını bilemiyorsun. Bu konuda kesin konuşmak çok zor. Bizim ülkemizin ruh hali döviz kurlarından daha beter. İki gün içerisinde başka gelişmeler de olabilir, bilemiyoruz ki. Her şey olabilir yani. Yabancısı olmadığımız şeyler bunlar. Kanal olmadı, tutmadı deyip üç ayda kapatabilirler. Sonra da biz karşı çıktığımızda'Bakın biz elimizden geleni yaptık ama olmadı' diyebilirler. Seçimle ilgili olabilir bu yapılanlar. Bu seçenek de aklıma gelmiyor değil. Ama ana dilimizde olması adına bir adım ve güzellik. Pozitif ve iyi niyetli bakmak istiyoruz. Bu ülkede diğer azınlıklara bakış açısının değiştirilmesi lazım. Osmanlı'da daha mutlu muyduk diye soruyoruz kendimize.

'YAKIŞTIRMALAR ÇOK YAPILIYOR'

TRT'nin Kürtçe kanalı son aylarda çoğu kişinin gündeminde. Size de teklif geldi. Mutlaka bilginiz vardır bu kanalda neler olacak? Ve sizce neler olmalı?

Ne olacağına dair çok fazla bir bilgim yok. Ama ben isterim ki kültür sanat kanalı olsun. İçerisinde sadece Kürt müziğini, kültürünü, edebiyatını tanıtacak işler yer alsın. Eğer bir kadın programı olacaksa içerisinde Kürt yemekleri anlatılsın, öğretilsin.

Size teklif nasıl geldi?

TRT'ye yapım yapan bir şirketten geldi teklif direk TRT'den değil. Benden bir kadın programı yapmam istendi. Dedim ya çekincelerim var. Bir sanatçıya haftanın beş günü yapacağı bir program teklif edilse seve seve kabul eder. Ama söz konusu biz olunca tereddüt etmeden duramıyoruz.

Size teklif geldiğinde kafanızda neler oluştu? Nasıl bir program yapmayı hayal ettiniz?

Bir kere Türkiye'de yapılan kadın programlarında ne yapılıyorsa onu yapmamak lazım diye düşünüyorum. Onların tam tersi. Kadınları kanatan, mutsuz aile görüntüleri veren pozitif olmayan programlar yerine daha Kürtlere özel bir iş olmalı. O programları kötülemek adına söylemiyorum bunu. Ama henüz karar vermediğim için bu konuda konuşmak doğru değil. Şu anda olmayan afaki bir konu hakkında düşüncelerimi söylüyorum.

Kürtlerin Seda Sayan'ı tanımlaması nereden ortaya çıktı? Siz kabul ediyor musunuz bu tabiri?

Bu ülkede yakıştırmalar çok yapılır. Sabah programı denince akla hemen Seda Sayan geliyor. Ama ben Rojin olmayı tercih ederim. Bu Seda Sayan'ı sevmemek olarak algılanmasın. Yok Kürtlerin Sezen Aksu'su yok Seda Sayan'ı deniliyor. Neden böyle tanımlamalar yapılıyor anlamıyorum. Herkes bir bireydir. Kendince bir şeyler yapar. Bu tanımlama bana ait değil. Dünyada başarılı örnekleri var kadın programlarının. Ayşe Özgün'ü tercih ederim yani. Kürtlerin Ayşe Özgün'ü olmayı tercih ederim.

'ANNEM TİPİK BİR KÜRT KADINI'

Aileniz teklif aldığınızı duyunca ne söyledi?

Annem tipik bir Kürt kadını. Önce onun görüşünü almak istedim. 'Kızım senin ana dilinde olduğu sürece ve zorla bir şey söyletmedikten sonra orada bulunman hepimiz için hayırlıdır. Korkma' dedi. Annemden bu gazı aldıktan sonra bilmiyorum cevabım ne olur.

Kararınızı ne zaman vereceksiniz?

Aslına bakarsanız karar verme süreci çok sancılı. Telefonum hiç susmuyor. Bazıları bu konu yüzünden tehdit bile ediyor.

İnsanlar size bir sürü yakıştırma yaparken siz kendinizi hangi cümlelerle tanımlıyorsunuz?

O kadar zor bir şey ki insanın kendini tanımlaması. Tırnaklarıyla kazımak tabirini kendime çok yakın hissediyorum. Benim hayatımda her şey çok zor oldu. Bu kadar acı yaşadım ama hala şu sözü aklımda tutarım: "Karganın başına ceviz düşmüş, dünya başıma yıkıldı demiş". Ben de hayata işte tam da böyle bakma gayretindeyim.

Aynı zamanda albüm de yapıyorsunuz. Albümleriniz çok dilli. Bu özel bir tercih mi?

Albümlerimi çok dilli yapmamın nedeni bu ülkenin zenginliğidir. Bunun benimle ilgisi yok. Albümde iki dil kullanmak beni mutlu ediyor. Albümlerimde insan hakları ve hala oturtamadığımız sevgi konusu mutlaka ön plandadır. Ve mutlaka bir kadın teması bulunur. Ölümü değil yaşamı yüceltmek amacım.

'OYUNCULUĞU ÇOK ÖZLEDİM'

Sürekli zorluk yaşadığınızdan bahsediyorsunuz. Neydi yaşadıklarınız içerisinde en acı olanı?

Bir kere gittiğimiz her kanalda aman ha Kürtçe okuma demeleri bana çok dokunuyor. Ya da bazen neden Türkçe okumuyorsun diyorlar. Eğer ben sadece Türkçe okursam ana dilime karşı vefasızlık etmiş olurum. Vicdanım buna müsaade etmez. Bir de biz Kürt sanatçılara siyasetçi muamelesi yapılıyor. Biz öyle değiliz ki. Kimse bu kızın sesi, müzikal altyapısı nedir diye sormuyor. Ama sanırım bu yaşadıklarımız Kürtlerin kaderi.

Osmanlı döneminde daha mı mutluyduk dediniz az önce. O dönemde yaşamamanıza rağmen böyle düşünüyorsunuz...

O dönemde yaşanan birçok olayı yabancı kaynaklardan okuyoruz. Tarihi zafer kazananlar yazmıştır diyorlar. Bence bu söz çok doğru. Her kaynaktan okuduğunda daha önce böyle yasaklamaların olmadığını görüyorsunuz. Elbette ben Osmanlı döneminde yaşamadım ama bence Kürtler o dönemlerde daha mutluydu.

Bundan sonrasına dair planlarınız neler?

Oyunculuğu o kadar çok özledim ki. Devlet Tiyatrosu'ndan istifa ettiğim günden bu yana o özlem içimde. Kürtçe bir sinema filminde oynamak istediğimi söylediğimde kabul etmediler, ben de istifa etmek zorunda kaldım. Bizim bir tiyatro projemiz vardı ama tiyatro müzikle beraber zor yürüyor.

İstanbul bana dayanıklı olmayı öğretti

İstanbul'a ilk ne zaman geldiniz?

On iki yıl oldu. İstanbul'a ilk gelişim değil de. Çeşme'ye gidişim beni çok etkilemişti. Üniversite birinci sınıftayken Türk Adını Tanıtma ve Güçlendirme Vakfı bizi Çeşme'ye götürmüştü. Hayatımda ilk defa bir deniz görmüştüm ve 'Ne kadar çoh (çok) su' dedim. O kare gözümün önünden gitmiyor. Şimdi çok su olan bir şehirde yaşıyorum. O çok suyu olan şehre her baktığımda o kadar çok acı var ki suları gözyaşımız zannediyorum. Denizi çok seviyorum.

İstanbul sizin için ne ifade ediyor?

Çok güzel bir şehir, dünyada benzeri yok. Bir tek New York'a benzettim burayı. İnsanın yaşayabileceği en güzel şehir İstanbul. Büyülü, mistik. İstanbul'un en izbe sokaklarında dolaşırken bile bir romanın satırları arasında hissediyorsunuz kendinizi. Sanki burada doğup büyümüşüm.

En çok nereye gidersiniz İstanbul'da?

Bu söylediğim herkese banal gelebilir. Ama arabamla sahil kenarında oturmak bana büyük mutluluk verir. Bir de anneme tekne gezisi yaptırmayı çok severim. Anadolu yakası bana daha naif geliyor.

İstanbul Rojin'in sanatına ne kattı?

Daha dayanıklı olmayı öğretti. Eskiden bazı konularda daha ürkektim. İnsanın ufkunu açan bir tarafı var bu şehrin. Kendimle ilgili yolumu çizerken İstanbul beni çok etkilemiştir. Yaşadığımız kentler yontuyor bizi, geliştiriyor.

Büyükannemle Kürtçe konuşurken uyarı aldım

Rojin'in dilinden kendi yaşam öyküsü...

TRT'de program yapacak olan Rojin'in sanata atılışı nasıl oldu? Biraz hayat hikayenizden bahseder misiniz?

Devlet Tiyatrosu'nda yirmi beş tane oyunda rol aldım. Radyo programı yaptım. Şimdiye dek dört albüm çıkardım. İsterseniz biraz da ailemden, doğduğum yerlerden bahsedeyim. Adana'da dünyaya geldim. On çocuklu bir ailenin ortanca kızıydım. Herkes der ya hayat hikayem romandır diye. İşte benimki de öyle bir roman. Annem Suriye'li ama Lübnan'da doğmuş, babam Nusaybin'li. Ben de Adana'da doğdum. Karışık kültürler sonucu ortaya böyle biri çıktı. Devlet Konservatuarı'na gittim. Orada büyükannemle telefonda Kürtçe konuşuyorum diye uyarılar aldım. Zorluklar yaşadım bir sürü. Bunlardan en büyüğü çocukken Türkçe'yi bilmemek oldu. Dünya kadar sıkıntı yaşadım kimliğim yüzünden. Oradan istifa ettikten sonra da dört albüm yaptım. İlk başlarda müzikle ilgili bir şeyler yapmayı düşünmüyordum. Oyunculuk kariyerimde yükselmek istiyordum. Ama olmadı. Bu sene ödül alan Pazar: Bir Ticaret Masalı filminde bana ait üç tane şarkı yer aldı ve ben de küçük bir rolde oynadım. En son olarak ise altı ay önce Dövme albümüm çıktı.



AYSEL YAŞA /Yeni Şafak