Seçimlere sayılı gün kaldı. Herşey gündeme geliyor, her şey konuşuluyor. Bir konu dışında:
“Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ) siyasi ayağını kimler oluşturuyor ve bunlardan hala neden hesap sorulmadı?”
Biliyorsunuz, Bank Asya’ya apartman aidatını yatıran sıradan vatandaşa bile soruşturma açıldı ama aynı bankanın açılışında kırmızı kurdelayı kesenler hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Türkçe Olimpiyatları’nda gözyaşları içinde Fethullah Gülen’e hayranlıklarını ifade edenlere dokunulmadı. Meclis kürsüsünde yağ çekenler unutuldu.
Bütün ayaklar içeri tıkıldı ya da yurtdışına kaçmak zorunda kaldı ama bir tek siyasi ayak korumaya alındı.
Hiçbir savcı onlara uzanamadı.
Uzanmaya kalkanlar görevden uzaklaştırıldı.
*
Hakkını yemeyelim, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu çok uğraştı, çok didindi, bu yüzden hakkında açılmadık dava kalmadı ama o da sonuç alamadı.
Partisinin 11 Şubat 2020 tarihli grup toplantısında aynen şunları söyledi.
“Burada FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağım. Kim bu adam? Kim bu ayak? FETÖ’yü bu kadar güçlendirenler kimlerdir? Milli Güvenlik Kurulu ‘FETÖ’yle mücadele edilmeli’ diye bir karar aldı mı? FETÖ’nün bir terör örgütü olduğuna dair bir tespit yapıldı mı? Evet yapıldı. 25 Ağustos 2004 tarihinde... 4181 Sayılı Karar. O kararın muhatabı Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kararı okuyorum. ‘Fethullah Gülen konusu gündeme gelmiş ve yurt dışı, yurt içi faaliyetleri konusunda önlem alınması için karar alınmıştır.’ Yani MGK karar alıyor ve yürütme, yani hükümete görev veriyor. Ama dönemin hükümeti, altına imza bastığı karar için hiçbir şey yapmadı. MGK kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra, gelen yazı dosyasına kaldırıldı. Bu karar metni Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Konudan MGK’ya katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı. Bütün toplumsal ve siyasi riski, hükümet adına Başbakan üstlendi. Şimdi soruyorum. FETÖ’nün siyasi ayağı kim? Vicdanı olan herkese söylüyorum. 15 Temmuz’da şehit ve gazi olanlar adına soruyorum. FETÖ’nün siyasi ayağı kim?
Bakın Erdoğan 2016 yılında ne diyor? ‘Dedik ki bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile farklı yollardan giden bu yapının bambaşka planların sinsi örtüsü olduğunu görmedik.’ Yalan söylüyor. Altına imza attığı MGK kararını reddediyor.
FETÖ’nün yürütme organını aşan taleplerini yerine getirmek için TBMM araç olarak kullandı. Yasayla birer birer değil, kitleler halinde FETÖ unsurlarının devletin kılcal damarlarına yerleştirilmesinin önü açıldı. Yargıtay’a 160, Danıştay’a 51 FETÖ’cü atanmıştı. Onların bir kısmı kaçak, diğerleri de hapiste. Allah aşkına kim yaptı bunları? Toplu FETÖ’cü yerleştirme, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde de oldu. Üstelik 17-25 büyük rüşvet skandalından sonra oldu. Bu, mahkemelere sunulan iddianemelere yansıdı. Generallikte bekleme süresi 4 yıldan 3 yıla indirilerek kendisine biat etmeyen subayları tasfiye etmenin yolunu açtı. FETÖ bunu siyasi otoriteye yaptırabilmiştir. Ben demiyorum, savcı diyor. Kim bu siyasi otorite? Devleti FETÖ terör örgütüne teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Herkes bilmeli bunu. FETÖ 17-25 olayları ortaya çıktıktan sonra Erdoğan, Fethullah Gülen’e Fehmi Koru’yu aracı olarak gönderiyor. Barışmak istiyor. Bir insan niye böyle bir durumda barışmak ister. Daha fazla pislikleri ortaya çıkmasın diye. Devletin kozmik odasını kim açtı? Erdoğan açtı. Bu vatan hainliği değil midir? FETÖ’nin siyasi ayağı Erdoğan, ayak takımı ise Grup Başkanvekilleri, Genel Başkan Yardımcıları’dır. Bu ülkede namuslu hakim ve savcılar var. 15 Temmuz darbe girişimini araştırmak için oturdular, günlerini aylarını verdiler. Tamamı görevden alındı. Hiçbir şey ortaya çıkmasın diye.”
*
Anketlere göre Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı yarışında birkaç puan da olsa önde gidiyor.
Seçim çalışmalarında bu konuyu şimdilik gündeme getirmedi ama yukarıdaki konuşmayı onun ağzından dinlemiş biri olarak ben seçim sonrasında yargının elinin rahatlayacağına ve FETÖ’nün siyasi ayağına, Cumhurbaşkanı düzeyinde olmasa bile Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “ayak takımı” düzeyinde mutlaka ulaşılacağına inanmak istiyorum.
AKP’nin başta FETÖ olmak üzere tüm tarikatlarla ilişkileri ayrıntılarıyla ortaya konulmadan ve sorumlularından hesap sorulmadan bu ülkede gerçek anlamda bir demokratik düzene geçilebileceğine ihtimal vermiyorum.