SAVUL EY ESKİ MAHALLE!.. GERÇEK SOFURRAZİ ESKİ MAHALLESİNDEN BİLDİRİYOR!..
Ahmet Arsan'ın gerçeğini bulduk. Buyur, sen ispiyonla, şu hiç kimsenin beğenmediği, hep kusurlar bulduğu mahallemizi dedik.
Ey ahâli, taklitlerimden sakınınız. En gerçek "Arsan" burada yazıyor!
Ahmet gerçekARSAN
Mahalleden çıkalı ne çok olmuş! Minare gölgesi, davul tozu, kaz kanadı görmeyeli de... Baktım, âlem değişmiş, yeni patronlar da fıkır fıkır dedikodu istiyor; hem de bizim eski mahalleden. Hele "büyük" bir gazeteyi de benim adıma birileri fena halde işletiyor: Dedim Ahmet, yap-Arsan yapa-Arsan sen yaparsın, kot-Arsan kot-Arsan sen kot-arırsın bu işi. Eski tozlu sakalımı, takkemi, şalvarımı alıp şöyle İsmailağa´dan girip İskenderpaşa´ya geçtim; ordan Nurtaşı´na uğrayıp şakirtlerle halleştim, badehu Tophane´ye akıp İlesam kırıntıları devşiriverdim. Nargilenin marpucundan, gevşek Facir abinin pabucundan sizin için gıybetler, dedikodular derledim. Neler öğrendim, neler! Duyunca apışacak, şak diye yere yapışacaksınız! Hadi bakalım haftaya görüşürüz! (Ha, bu arada söyliyim ben Ahmet Hakan diyilim, beni bilse bilse Gültekin bilir demiştim; bilenler bilir. Ama bu dunyabizim'den Asım Gültekin! Nihooho!)
* Şu eski ateşli devrimci, yeni fırıldak İslamcı orta yaşlılar iyice "double" oynar olmuşlar. Hacı yağı şişeleri yine cepte duruyormuş, şalvarlar, yakasız gömlekler mahallede aynen devam ediyormuş ama bilin bakalım esans şişelerinin içine ne koyduruyorlarmış? Tabii ki şişenin üstünde yine "Medinenin Gülü" yazıyormuş ama içine Hıristiyan Diyor, Armani ve Calvin Nelayn! Parfümü dolduruyorlarmış. Yaa. Sulukuleli Facir abi söyledi. Yemin de etti. Yaa..
* Şalvarlar, yakasız gömlekler de boşuna bol değilmiş. Mahalle terk edilip Etiler, Ulus ve Ortaköy, âlemlerine akılmadan önce hooop çıkarılıp spor sırt çantasına zula ediliyormuş. Alttan da kısa şortlar, janti tişörtler, künyeler, bilezikler, küpeler çıkıyormuş. 99´luk gül ağacından kokulu tesbih de aksesuar olarak boyna asılıyor, sarık da yine monşerlik olsun diye boyuna dolanıyormuş. Ben de Fâsık abinin yalancısıyım.
Vay vaay, günah sıfırlamak ha!
* Vesvas abi anlattı: Nişantaşı´nı sonradan görmüş yeni İslamcılar, Umre´ye gidiyor gibi valiz hazırlayıp helalleşip, Cote de Azur´a, Dubai´nin sım sıcak âlemlerine akıyorlarmış. Dönüşte de transit geçişle umre yapıp, günahları sıfırlıyoruz sanıyorlarmış. İnanmıyorsanız ölümü görün! (Ne, "Görelim n´olucak!" mı, küstüm size!)
* Bu da Hannas kardeşin tüyosu: Hareketli İskenderpaşa gençleri, işe gitmeden önce sabah namazına "Eyüp Sultan´a gidiyoruz!" diye toplaşıp namaz sonrası Balat sahillerinde oto teybi marifetiyle kolbastı oynuyor, kurtlarını döküyorlarmış. Ya, şaşırdınız di mi?
Bak sen şu neo-sofilere!
* Uyanık beyler, 5 yıldızlı haşema otellerinde denize haşedoyla gidiyor, hanımlarından ayrılınca alttan mayoyu fayrap ediveriyorlarmış.
* Teşvikiye´yi mesken tutan Fatih´in bazı akıllı-uslu kabak çiçekleri, penthouse katlar tutup, Cuma akşamları 40 Yasin okuyup, hatim cemiyeti yapıyorlarmış. Bu toplantılardan etkilenen Özdemir İnce de duaya başlamış. "Tanrım, bizi Atamıza laik eyle ve şeriatçılardan kurtar!" diye yakarıyormuş.
Ey sevgili kâri, bendeniz zehir hafiyeniz Ahmet gerçekArsan, hikayelerim bu; eğer yutArsan! Maillerinizi helecanla bekliyorum.
Ahmet gerçekARSAN Eski Mahalle'den bildirdi!
www.dunyabizim.com