SAVCILARA GÖRE ONLAR GAZETECİ DEĞİL, DARBE TEŞEBBÜSÇÜSÜ!
Savcılar, bazı sanıkların gazeteci olduğu ve darbe suçuyla bağlantılarının olamayacağına dair eleştirilere yanıt verdi
Ergenekon davasında mütalaasını mahkemeye sunan savcılar, bazı sanıkların gazeteci olduğu ve darbe suçuyla bağlantılarının olamayacağına dair eleştirileri, sanıklara yöneltilen suçlamalarla çürüttü.
Mustafa Balbay’ın AK Parti iktidara geldikten sonra Kara Kuvvetleri Komutanı’na giderek, hükümete, bir mesaj verilmesini istemesinin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulandı.
Tuncay Özkan’ın da TV kanalı almak için Deniz Kuvvetleri Komutanı’ndan destek istediği belirtilerek, bu kanalı, psikolojik harbin merkezi yapacağını beyan etmesinin gazetecilik kapsamında görülemeyeceği ifade edildi.
Zaman’ın haberine göre, Ergenekon davasının esas hakkındaki mütalaasında, “Sanıkların Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçlarına yönelik gerçekleştirdiği eylemleri, yargılama sürecinde basın özgürlüğü ve gazetecilik eylemi, sivil toplum örgütü çalışmaları veya siyasi parti faaliyeti olarak ifade etmelerinin, demokrasinin kendilerine bahşettiği temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi yok etme ya da sekteye uğratma faaliyetlerine maske yaparak, asıl misyon ve amaçlarını gizleme, deşifre olmayı önleme gayesi taşıdığı anlaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Mütalaada bu duruma birkaç örnek verildi. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’a yöneltilen suçlamaların gazetecilik faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği anlatıldı. Savcı, “Mustafa Balbay’ın 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonrası dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’na giderek, çiçeği burnunda hükümete, ‘en azından bir mesaj’ vermelerini istemesinin basın özgürlüğü ve gazetecilik faaliyeti ile bağdaşır bir tarafı görülmemiştir.” ifadelerini kullandı. Balbay’ın Cumhuriyet Çalışma Grubu ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında köprü görevi gördüğünü ifade etti. Mustafa Balbay’ın katıldığı toplantılarda tuttuğu notları sildiği ve bunları hiçbir yerde yayınlamadığına dikkat çekti.
Yine bir diğer sanık Tuncay Özkan’ın da Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na giderek İstanbul TV’yi almak için destek istediği hatırlatıldı. Savcı, “Özkan’ın televizyonu alması halinde psikolojik harekatın merkezi yapacağını söylemesinin gazetecilik faaliyeti içinde mütalaa edilmesi düşünülemez.” değerlendirmesini yaptı.
Mustafa Balbay’ın AK Parti iktidara geldikten sonra Kara Kuvvetleri Komutanı’na giderek, hükümete, bir mesaj verilmesini istemesinin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulandı.
Tuncay Özkan’ın da TV kanalı almak için Deniz Kuvvetleri Komutanı’ndan destek istediği belirtilerek, bu kanalı, psikolojik harbin merkezi yapacağını beyan etmesinin gazetecilik kapsamında görülemeyeceği ifade edildi.
Zaman’ın haberine göre, Ergenekon davasının esas hakkındaki mütalaasında, “Sanıkların Ergenekon terör örgütünün hedef ve amaçlarına yönelik gerçekleştirdiği eylemleri, yargılama sürecinde basın özgürlüğü ve gazetecilik eylemi, sivil toplum örgütü çalışmaları veya siyasi parti faaliyeti olarak ifade etmelerinin, demokrasinin kendilerine bahşettiği temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi yok etme ya da sekteye uğratma faaliyetlerine maske yaparak, asıl misyon ve amaçlarını gizleme, deşifre olmayı önleme gayesi taşıdığı anlaşılmıştır.” ifadelerini kullandı.
Mütalaada bu duruma birkaç örnek verildi. Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’a yöneltilen suçlamaların gazetecilik faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği anlatıldı. Savcı, “Mustafa Balbay’ın 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonrası dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı’na giderek, çiçeği burnunda hükümete, ‘en azından bir mesaj’ vermelerini istemesinin basın özgürlüğü ve gazetecilik faaliyeti ile bağdaşır bir tarafı görülmemiştir.” ifadelerini kullandı. Balbay’ın Cumhuriyet Çalışma Grubu ile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasında köprü görevi gördüğünü ifade etti. Mustafa Balbay’ın katıldığı toplantılarda tuttuğu notları sildiği ve bunları hiçbir yerde yayınlamadığına dikkat çekti.
Yine bir diğer sanık Tuncay Özkan’ın da Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na giderek İstanbul TV’yi almak için destek istediği hatırlatıldı. Savcı, “Özkan’ın televizyonu alması halinde psikolojik harekatın merkezi yapacağını söylemesinin gazetecilik faaliyeti içinde mütalaa edilmesi düşünülemez.” değerlendirmesini yaptı.