Sarı Gelin'den ikinci baskı
Gazeteci İbrahim Karahan'ın 2012 yılında çıkan 'Sarı Gelin Doğudan Battı Güneş' adlı kitabının ikinci baskısı yapıldı. 20 bin adet basılan kitabın kapağı da yenilendi
Başkalarının çığırtkanlık yaparak beyinlere kazımaya çalıştıklarını onlar gözyaşlarıyla anlatmaya çalıştılar. Bir grup dünyayı feryad-ı figanla ayağa kaldırmaya çalışırken onlar susmakla yetindiler… Ne akıtacak gözyaşları kalmıştı ne feryat edecek nefesleri… ONLAR ANADOLU’NUN ÇİLEKEŞ İNSANLARI ÇİLEKEŞ MUHACİRLERİYDİ… Anılarıyla gitmediler..Çünkü Sarı Gelin Doğudan Battı Güneş romanı onların anısını canlandırmak amacıyla kaleme alındı…Çünkü yollar onların evi bazılarının da mezarı olmuştu…
Bir gece vakti kapkara bulutların sardığı gökyüzünden bir ok gibi yeryüzüne saldıran yağmur damlalarına aldırmadan düşmana karşı duran Mehmetçikler; yedi düvelin gemilerinden atılan toplara ve mermilere aldırmadan Çanakkale’yi savunmuştu. Bu emsalsiz savunma tarihe silinemez bir not olarak düşmüştü…
Çanakkale’de istediklerini alamayan batılı emperyalist devletler yorgun Osmanlı Devleti’ne göz açtırmamak için umarsızca saldırı başlatmıştı.
Bütün bu arsız saldırılara rağmen Osmanlı, 1878'den beri Rus işgalinde bulunan Kars Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi almak için Ruslarla savaşı göze almıştı. Enver Paşa başta olmak üzere iktidardaki İttihatçılar tarafından savaşa sokulan Osmanlı bu kez Anadolu’da ölüm kalım savaşına girişecekti. Enver Paşa’nın, hırsına kapılarak iyi plan yapılmadan ve kış şartları iyice hesaplanmadan başlattığı 18 Aralık 1914’teki Sarıkamış Harekatı kalpaklı Rusların galibiyetiyle sonuçlanacaktı. 60 bin askerimiz, kalpaklı Rusları yenilgiye uğratmak için aşmak istedikleri Allahü Ekber Dağları’nda şehit düşecekti…
Anadolu toprakları ve ahali savunmasız, çaresiz ve bitkin vaziyette Rusların ve onların işbirlikçisi Ermenilerin insafına bırakılmıştı. Avrupalı emperyalistlerce devlet kurma sözü verilerek kandırılan şımarık Ermeni komitacılar zulümde sınır tanımamıştı. Gençlerini cepheye gönderen Anadolu insanı çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere ölüm yolculuğuna çıkacaktı. Dondurucu kış mevsiminde canlarını kurtarma pahasına karla kaplı yollarda at arabası ve kağnı ile batıya doğru yollara düşeceklerdi. Anadolu topraklarında artık at izi it izine karışmıştı.
HAZİN GÖÇ HİKAYESİ
Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan araştırmacı yönüyle gerçek bilgilere dayanarak kaleme aldığı romanında bizi o serencamın tam içine alıyor… Muhacirliği yaşayan binlerce Anadolu insanının anılarından derlediği bilgilerle kurguladığı romanında, yaşanan dramları anlatıyor. Yerinden yurdundan koparak yola düşen muhacirlerin o zor şartlardaki yaşam savaşı ne yazık ki hala iyi bilinmiyor. İnsanlarımız tarihi serencamda anılarıyla kaybolup gittiler. Duygulandıkları vakit yanaklarına düşen bir kaç damlada anlam bulan muhacirlerin ölüm yolculuğu ile ilgili acı hatıraları Karahan’ın “Sarı Gelin” romanında anlam buluyor. Şu an hayatta bulunmayan Anadolu muhacirlerinin dramları dünyada ilk kez roman olarak bu kitapta dile getirildi. Anlıyoruz ki; güneşimizi o zamanlar doğudan batırdılar.
Eğer geçmişte yaşananları şu anki hislerimizle değerlendirirsek kabullenmemiz veya kabullenmememiz de o kadar basit ve kolay olacaktır…
Bir gece vakti kapkara bulutların sardığı gökyüzünden bir ok gibi yeryüzüne saldıran yağmur damlalarına aldırmadan düşmana karşı duran Mehmetçikler; yedi düvelin gemilerinden atılan toplara ve mermilere aldırmadan Çanakkale’yi savunmuştu. Bu emsalsiz savunma tarihe silinemez bir not olarak düşmüştü…
Çanakkale’de istediklerini alamayan batılı emperyalist devletler yorgun Osmanlı Devleti’ne göz açtırmamak için umarsızca saldırı başlatmıştı.
Bütün bu arsız saldırılara rağmen Osmanlı, 1878'den beri Rus işgalinde bulunan Kars Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi almak için Ruslarla savaşı göze almıştı. Enver Paşa başta olmak üzere iktidardaki İttihatçılar tarafından savaşa sokulan Osmanlı bu kez Anadolu’da ölüm kalım savaşına girişecekti. Enver Paşa’nın, hırsına kapılarak iyi plan yapılmadan ve kış şartları iyice hesaplanmadan başlattığı 18 Aralık 1914’teki Sarıkamış Harekatı kalpaklı Rusların galibiyetiyle sonuçlanacaktı. 60 bin askerimiz, kalpaklı Rusları yenilgiye uğratmak için aşmak istedikleri Allahü Ekber Dağları’nda şehit düşecekti…
Anadolu toprakları ve ahali savunmasız, çaresiz ve bitkin vaziyette Rusların ve onların işbirlikçisi Ermenilerin insafına bırakılmıştı. Avrupalı emperyalistlerce devlet kurma sözü verilerek kandırılan şımarık Ermeni komitacılar zulümde sınır tanımamıştı. Gençlerini cepheye gönderen Anadolu insanı çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere ölüm yolculuğuna çıkacaktı. Dondurucu kış mevsiminde canlarını kurtarma pahasına karla kaplı yollarda at arabası ve kağnı ile batıya doğru yollara düşeceklerdi. Anadolu topraklarında artık at izi it izine karışmıştı.
HAZİN GÖÇ HİKAYESİ
Gazeteci-Yazar İbrahim Karahan araştırmacı yönüyle gerçek bilgilere dayanarak kaleme aldığı romanında bizi o serencamın tam içine alıyor… Muhacirliği yaşayan binlerce Anadolu insanının anılarından derlediği bilgilerle kurguladığı romanında, yaşanan dramları anlatıyor. Yerinden yurdundan koparak yola düşen muhacirlerin o zor şartlardaki yaşam savaşı ne yazık ki hala iyi bilinmiyor. İnsanlarımız tarihi serencamda anılarıyla kaybolup gittiler. Duygulandıkları vakit yanaklarına düşen bir kaç damlada anlam bulan muhacirlerin ölüm yolculuğu ile ilgili acı hatıraları Karahan’ın “Sarı Gelin” romanında anlam buluyor. Şu an hayatta bulunmayan Anadolu muhacirlerinin dramları dünyada ilk kez roman olarak bu kitapta dile getirildi. Anlıyoruz ki; güneşimizi o zamanlar doğudan batırdılar.
Eğer geçmişte yaşananları şu anki hislerimizle değerlendirirsek kabullenmemiz veya kabullenmememiz de o kadar basit ve kolay olacaktır…