''SANA YAKIŞAN BUDUR REHA MUHTAR!''
MGD Bşk.vekili Erol Işık, Ahmet Kaya'nın tepki gördüğü MGD gecesiyle ilgili köşe yazısında kendini savunan Reha Muhtar'ı eleştirdi.
Sana yakışan budur Reha Muhtar!
Konu Ahmet Kaya ve MGD gecesi olunca dikkatimi çekti, Sevilay Yükselir’in yazısını da, Reha Muhtar’ın yazısını da okudum.
Reha Muhtar’ın yazısında yer verdiği Nagehan Alçı’nın yazısını da...
Üç yazıda da ortak nokta Ahmet Kaya’nın Magazin Gazetecileri Gecesi’nde yaşadığı ve yaşattığı gergin anlar anlatılıyordu.
Sadece birinde, Reha Muhtar’ın yazısının sonunda Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya eleştirilirken güncel bir olaya, İnegöl’de yaşanan gergin geceye atıfta bulunulmuş.
"Bak dün İnegöl’de neler oldu?.." cümlesiyle başlayan paragrafta, İnegöl ve Hatay’da yaşananlara dikkat çekiliyordu.
* * *
O geceyi yaşayanlar biliyor, Mehmet Aslantuğ’un yatıştırma çabalarını, Mahsun Kırmızıgül’ün alkışlarını, Şenay Düdek’in provokasyonlarını, Savaş Ay’ın koruma çabalarını...
Tüm bunların detaylarına girmeyeceğim ama şu kadarını söyleyebilirim; Ne Ahmet Kaya’nın kürtlerle ilgili söyledikleri ne de Mahsun’un alkışı ne de Serdar Ortaç’ın yaptığı doğruydu.
Ama en önemlisi, Ahmet Kaya’nın fitilini ateşlediği o gecede yaşananlar basit bir olay değildi.
Eğer öyle olsaydı zaten bugüne kadar çoktan unutulur giderdi.
* * *
Ahmet Kaya gecesinden çok daha önemli bir gece yaşandı İnegöl ve Hatay’da.
Dikkat çekmek istediğim ise, Reha Muhtar’ın böylesine önemli bir geceye, yazısının sonundaki bir kaç satırda yer vermesi.
Reha Muhtar’ın, MGD gecesiyle ilgili kendini aklamasına gerek yok.
Üstelik bunu iki köşe yazarı arkadaşı vasıtasıyla yapmasına da gerek yok.
Ama Reha Muhtar’ın, İnegöl ve Hatay olaylarını "Acı var mı acı" dercesine sorgulaması lazımdı.
Neden artık Doğulusu Batılısı kimsenin polisten çekinmediğini sorgulaması lazımdı.
Neden deniz otobüsü iskelesinde bir polisin dakikalarca sille-tokat döüelmesine göz yumulduğuna dikkat çekmesi lazımdı.
Neden İnegöl ve Hatay’da, halkın polisten korkmadığını araştırması lazımdı.
* * *
Eskiden böyle miydi, Reha Muhtar?
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’ni sansürcülükle suçlayıp İnegöl ve Hatay olaylarını yüzeysel geçmek, Reha Muhtar’a yakışmıyor.
Eminim oradaki polisler de, deniz otobüsü iskelesinde vatandaştan dayak yiyen polis de aynı şeyleri söylüyordur: Kimse bizi takmıyor Reha Muhtar!
Bak Hürriyet manşet atmış: "Polisi asker korudu" diye...
Polislerin fotoğrafının altına "Bitkin düştüler" diye resimaltı yazılıyor.
Fotoğrafların üzerine "Savaş alanı gibi" notu düşülüyor.
Türkiye’nin hali budur, Reha Muhtar...
Neden böyle oldu diye sormaya gerek yok.
Sana yakışan bu hali, daha "derinlemesine" irdeleyip, yazmaktır Reha Muhtar...
* * *
Baksana; her gün polise ve askere yapılanlar ortada.
Dün Susurluk’la başlayan polisi güçsüz bırakma çabası, bugün başka türlü devam ediyor.
Sınırda Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı’nı koruyan Hakkari Tümen Komutanı da hapse atılmak isteniyor, kolordu komutanları da...
Sonuçta neredeyse YAŞ’ta atanacak paşa bulunamıyor!
Çünkü bu yazıları sen yazmazsan, ben yazmazsam, bu gidişle yakında o polisi koruyan askerleri de kimse takmayacak!
O zaman da zaten tereyağ sürülmüş olan terör örgütünün ekmeğine bir de kaymaklı bal sürülmüş olacak!..
Erol IŞIK
MGD Başkan Vekili
Konu Ahmet Kaya ve MGD gecesi olunca dikkatimi çekti, Sevilay Yükselir’in yazısını da, Reha Muhtar’ın yazısını da okudum.
Reha Muhtar’ın yazısında yer verdiği Nagehan Alçı’nın yazısını da...
Üç yazıda da ortak nokta Ahmet Kaya’nın Magazin Gazetecileri Gecesi’nde yaşadığı ve yaşattığı gergin anlar anlatılıyordu.
Sadece birinde, Reha Muhtar’ın yazısının sonunda Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya eleştirilirken güncel bir olaya, İnegöl’de yaşanan gergin geceye atıfta bulunulmuş.
"Bak dün İnegöl’de neler oldu?.." cümlesiyle başlayan paragrafta, İnegöl ve Hatay’da yaşananlara dikkat çekiliyordu.
* * *
O geceyi yaşayanlar biliyor, Mehmet Aslantuğ’un yatıştırma çabalarını, Mahsun Kırmızıgül’ün alkışlarını, Şenay Düdek’in provokasyonlarını, Savaş Ay’ın koruma çabalarını...
Tüm bunların detaylarına girmeyeceğim ama şu kadarını söyleyebilirim; Ne Ahmet Kaya’nın kürtlerle ilgili söyledikleri ne de Mahsun’un alkışı ne de Serdar Ortaç’ın yaptığı doğruydu.
Ama en önemlisi, Ahmet Kaya’nın fitilini ateşlediği o gecede yaşananlar basit bir olay değildi.
Eğer öyle olsaydı zaten bugüne kadar çoktan unutulur giderdi.
* * *
Ahmet Kaya gecesinden çok daha önemli bir gece yaşandı İnegöl ve Hatay’da.
Dikkat çekmek istediğim ise, Reha Muhtar’ın böylesine önemli bir geceye, yazısının sonundaki bir kaç satırda yer vermesi.
Reha Muhtar’ın, MGD gecesiyle ilgili kendini aklamasına gerek yok.
Üstelik bunu iki köşe yazarı arkadaşı vasıtasıyla yapmasına da gerek yok.
Ama Reha Muhtar’ın, İnegöl ve Hatay olaylarını "Acı var mı acı" dercesine sorgulaması lazımdı.
Neden artık Doğulusu Batılısı kimsenin polisten çekinmediğini sorgulaması lazımdı.
Neden deniz otobüsü iskelesinde bir polisin dakikalarca sille-tokat döüelmesine göz yumulduğuna dikkat çekmesi lazımdı.
Neden İnegöl ve Hatay’da, halkın polisten korkmadığını araştırması lazımdı.
* * *
Eskiden böyle miydi, Reha Muhtar?
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’ni sansürcülükle suçlayıp İnegöl ve Hatay olaylarını yüzeysel geçmek, Reha Muhtar’a yakışmıyor.
Eminim oradaki polisler de, deniz otobüsü iskelesinde vatandaştan dayak yiyen polis de aynı şeyleri söylüyordur: Kimse bizi takmıyor Reha Muhtar!
Bak Hürriyet manşet atmış: "Polisi asker korudu" diye...
Polislerin fotoğrafının altına "Bitkin düştüler" diye resimaltı yazılıyor.
Fotoğrafların üzerine "Savaş alanı gibi" notu düşülüyor.
Türkiye’nin hali budur, Reha Muhtar...
Neden böyle oldu diye sormaya gerek yok.
Sana yakışan bu hali, daha "derinlemesine" irdeleyip, yazmaktır Reha Muhtar...
* * *
Baksana; her gün polise ve askere yapılanlar ortada.
Dün Susurluk’la başlayan polisi güçsüz bırakma çabası, bugün başka türlü devam ediyor.
Sınırda Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı’nı koruyan Hakkari Tümen Komutanı da hapse atılmak isteniyor, kolordu komutanları da...
Sonuçta neredeyse YAŞ’ta atanacak paşa bulunamıyor!
Çünkü bu yazıları sen yazmazsan, ben yazmazsam, bu gidişle yakında o polisi koruyan askerleri de kimse takmayacak!
O zaman da zaten tereyağ sürülmüş olan terör örgütünün ekmeğine bir de kaymaklı bal sürülmüş olacak!..
Erol IŞIK
MGD Başkan Vekili