SALİH TUNA; YILMAZ ÖZDİL AK PARTİ'DEN HANGİ İHALEYİ KAPTI?
Hürriyet gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in Halk TV'de yaptığı Beşar Esad çıkışı ilginç tepkilere konu oluyor.
Yeni Şafak'tan Salih Tuna bugünkü yazısında Özdil'in çıkışını yorumlarken Radikal yazarı Cengiz Çandar'ı yerden yere vurdu.
Yılmaz Özdil hükümetten hangi ihaleyi kaptı?
Kimi zaman eleştirsem de üslup sahibi bir yazar olduğu hususunda her zaman hakkını teslim ederim.
Tutturduğu üsluptan taviz vermemek için de çoğu kez hakikatleri katlediyor; bir seri katil kadar acımasızca hem de.
Bazen hızını alamıyor; kelimelerin alnının çatına falçata atar gibi apostrof vuruyor.
Lime lime doğradığı kelimelerden dökülen harfleri bir temizlik işçisi kardeşimiz toplamaya memur olsa vallahi küfreder: 'La vicdansız daha akşam temizledim la buraları, yine mi?..'
Kim ne derse desin Yılmaz Özdil hiç vazgeçmiyor; toptancı yargılardan, ötekileştirmeden, gerçekleri tezahüratlara kurban etmekten hiç ama hiç vazgeçmiyor.
Öyle lanet bir çırçırlığa duçar olmuş ki, her Allah'ın günü 'AKP – Erdoğan, tu kaka...' demekten usanmıyor!
'Erdoğan'ın 10 yıl boyunca yaptığı bir tane bile doğru yok mu? Öyle olsaydı bu halk her defasında onu seçer miydi?' derseniz cevabı hazırdır:
'Bidon kafa!..'
Geçenlerde demokratikleşme paketini 'türban' parantezine alan, hemen her satırı nefret dolu bir yazı dercetti.
Mesela şöyle dedi: 'Kürtler türban takabilecek. Paketten anladığım bu. Anadilde eğitim falan yok ama... Gülten Kışanak mesela. İsterse türban takabilir artık. O özgürlüğü veriyor paket...'
Aklı sıra Kürt siyasal hareketini falan fiştekleyecek. Biraz daha kaptırsa, Ahmet Türk türban takarsa özgürleşir diyecek de, diyemiyor. Ahmet Türk'e atılan yumruğu alkışladığı yazısı aklına gelmiştir zahir.
Bilmeyen de zannedecek ki Kürtlere anadilde eğitim hakkını savunuyor.
'Töplümsel süreç' şeklinde Kürtlerin şivesiyle dalga geçmeye çalışan bir insan evladı anadilde eğitime hiç evet der mi?!
Kürt çocuklarının her sabah 'Varlığım Türk varlığına armağan olsun' demek zorunda kaldıkları 'andımız' kaldırıldığı için isyan eden birinden böyle bir şey beklemek için aklınızı yele vermeniz şart.
Maksadı şu: Demokratik pakete karşı çıkmak için başörtüsünü araçsallaştırmak.
E tabii sevgili Çandar kadar kurnaz değil. 'Yeter artık' diyemiyor mesela.
Belki de vaktiyle 'yetmez ama evet' diyenlere demediğini bırakmadığı için, birden böyle geçiş yaparsam lifim atar veya aşil tendonum kopar diye korkmuştur, bilemiyorum.
Sevgili Çandar kesinlikle daha kıvrak, hele geri dönüşleri müthiş; son derece çabuk ve yumuşak.
Darbesevicilerin 'Ne şeriat ne darbe' sloganına şappadak dönüş yaptı. Hatta 'Yeter artık' diyerek adeta bir tık üzerine çıktı:
Nasıl da koşturuyor; bu yaşta bu cevvaliyet, bu enerji pes doğrusu.
Erdoğan'a duyduğun husumete meze yapabileceğin bir 'maden' bulundu desinler, Fizan'da da olsa üşenmez koşar.
İngiliz veya ABD basınında işine yarar bir şeyler bulamadığında içe dönüyor. Son günlerde İhsan Dağı dostumuz pek tat vermemeye başlamış olacak ki, Ahmet Hakan'a kadar işi 'ilerletti.'
Böyle böyle bir gün Perinçek'i de referans verirse hiç şaşmam. Lümpenliğin dik alası budur, haberi, yok. (Sevgili Çandar'a çattım diye babam yine bana küsecek ama Yunus'un dediği gibi, 'Ya ben öleyim mi söylemeyince')
'Yeter artık'mış!
Bu afra tafran kime, kimden aldın sen bu işaret fişeğini.
Hayır yani, ne yapalım yetmezse?
Vural Savaş'lı CHP'ye oy mu verelim?
İyi de, Kılıçdaroğlu 'demokratikleşme paketini bizden kopya çektiler' diyor, onu ne yapalım?!
Muhalefet et, eleştir kıyasıya, karşı çık, isyan et, seni bu haktan kim ne hakla men edebilir?!
Hatta başarabilirsen eski ekibi topla, yeniden YDH'yı kur; bu sefer binde bilmem kaçtan daha fazla oy alabilirsin belki.
Lakin sevgili Çandar ağzındaki baklayı çıkar; 'sokak vesayeti' istiyorsan da, biraz mert ol, Gezi mezi eveleyip geveleme.
En azından Yılmaz Özdil kadar dobra, hatta mümkünse ilkeli ol.
O ulusalcı olduğu için Erdoğan'a karşı, senin gibi Erdoğan'a husumet duyduğu için ulusalcılara sinyal çakmıyor.
Bundan olsa gerek, Esat'ın Sayın Başbakanımıza hakaretine isyan etti. Üstelik bu hakarete nakliyecilik yapan adı lazım değil televizyon kanalında.
Gelgelelim taraftarını hiç memnun etmedi.
Evet, taraftar.
Amigo yazarlık yaparsan 'okurun' değil ancak 'taraftarın' olur.
Taraftar da bizde maalesef böyledir, gol yaparsan omzunda taşır, boş kaleye atamazsan, 'Senin ananı...' diye başlar. En hafifi 'yuuuh'u basar.
'Türkiye Cumhuriyeti başbakanına Esat gibi Hacivatlar hakaret edemezler. Bu hakareti ona yerdirmemiz lazım...' dediği için sosyal medyada falan başladılar o malum martavala: 'AKP'den ihale mi aldın... Hürriyet'te yerin garanti artık kovulmazsın... Erdoğan milletvekili yapar seni şimdi...'
E'ee tabii Yılmaz Özdil de buna müstahak.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN