Salih Tuna o detaya dikkat çekti: Ali Bulaç savunmasında kime ‘yazıklar olsun’ dedi?

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, FETÖ'den tutuklu bulunan Ali Bulaç'ın savunmasından çarpıcı detayları bugün köşesine taşıdı.

Ali Bulaç'ın Zaman'dan ayrılmadığı için pişman olduğunu ifade ettiği savunmasında Salih Tuna'nın dikkatini başka bir detay çekiyor.

Salih Tuna "Ali Bulaç savunmasında FETÖ'cü olmadığına dair kimi gazeteci ve yazarların görüşlerine de yer vermiş" derken " Bunlardan biri de... FETÖ'nün yargı ayağının kesintisiz PR'cısı. Hani şu Aydın Doğan'ın kıymetlisi. Ali Bulaç onu "şahit" göstereceğine, "o niye dışarıda, ben niye içerdeyim" deseydi iyiydi" vurgusu yaptı.

İŞTE SALİH TUNA'NIN O YAZISI

FETÖ'den tutuklu yargılanan Ali Bulaç'ın bir hayli hacimli savunmasını okudum.
Nazlı Ilıcak veya Şahin Alpay gibi o da pişman.
Diyor ki: "Bugünden geriye dönüp baktığımda 'keşke Zaman'dan ayrılsaydım' diyorum. Hakikaten pişmanım..."
E tabi FETÖ'cü olmadığını, isnat edilen suçların da mesnetsiz olduğunu uzun uzun anlatıyor.
Kararı mahkeme heyeti verecek. Dileriz tutuksuz yargılanır.
Benim dikkatimi çeken, "Darbe, FETÖ ve Kişisel Kanaatim" ara başlığı altında söyledikleri.
Mesela, şu satırlar: "Kimileri diyor ki 'Bu bir tiyatrodur, bizim darbe ile ilgimiz yoktur.' Soru: Peki, 40 yıl kılı kırk yaran bir yapı nasıl olur da ilgisiz olduğunu iddia ettiği bir darbe fiilinin tam ortasına yerleşiyor? 50 bin insan hapse atıldı, 110 bin kişi işten çıkarıldı..."

***
Ali Bulaç, "FETÖ'cü darbecilerin "tuzağa düşürüldük" savunusunu da çok ilginç ifadelerle eleştiriyor.
Diyor ki: "Peki, öyle de olsa sizi hangi cazibe tuzak mahalline, kapan yerine çekti? Fareyi kapana çeken beyaz peynirdir. Hangi peynirin cazibesi sizi motive etti?
Halka ateş açanları, tarihte misli görülmemiş sivil katliama sevk eden duygu, güdü nedir?
Tiananmen Meydanı'nda komünist Çin tankları bile önlerinde duran genci ezmedi. (...) Sizi 249 insanı katletmeye sevk eden duygu, düşünce, inanç, güdü nedir?.."
Ali Bulaç'ın mezkur savunmasındaki şu satırlar da bir hayli manidar: "Diğer sektörleri bilmem ama medya sektöründe birçok kişi, aylar öncesinden pılısını pırtısını toplayıp yurtdışına çıktı. Önemli sayılabilecek kimse kalmadı (...) Akla şu ihtimalin gelmesi su-i zan mı? 'Darbe söylentileri var. Başarılı olursa kaçanlar geri döner, başarısız olursa seçkin kadro tutuklanmaz, kurtulur.' Peki, suçlu suçsuz tutuklananlar olursa -50 bin kişi- ne olacak? Eh, onlar da 'hizmet zayiatı' sayılır, bu dünyada maceracı ve akılsız, üst kademe tarafından hapislerde çürüseler de, ahirette sevapları çok olur. Bunu mu düşündüler?"
Ve, şu satırlar:
"Eğer böyle ise, ne kadar acımasız, bencil, grup asabiyetine esir olmuş gaddar bir örgütle karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkıyor. Bu, örgütün, temiz duygularla Allah rızası için hizmet şiarıyla koşturan yüzbinlerce masum insan üzerinden kumar oynayabileceklerini gösteriyor.
Yazıklar olsun size, hakkınızda hüsn-ü zan besleyenleri hayal kırıklığına uğrattınız..."
***
Ali Bulaç savunmasında FETÖ'cü olmadığına dair kimi gazeteci ve yazarların görüşlerine de yer vermiş.
Bunlardan biri de...
FETÖ'nün yargı ayağının kesintisiz PR'cısı.
Hani şu Aydın Doğan'ın kıymetlisi.
Ali Bulaç onu "şahit" göstereceğine, "o niye dışarıda, ben niye içerdeyim" deseydi iyiydi.