SAHİDEN 10 YILDIR HABER KANALI MI?...10 YILDA NTV HABERCİLİK ADINA NE YAPTI?...

Haber kanalı olduğunu söyleyen bir yer,son 10 yılda tek bir manşet,tek bir gündem sarsıcı olay,tek bir tartışma,kavram yaratmadı, bir tane bile dosya çıkartmadıysa vicdanımız 'haberci' gibi kutsal bir payeyi nasıl onlara böyle körü körüne yar eder?

Sahiden 10 yıldır haber kanalı mı?


Yurtta, dış temsilciliklerde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde coşkuyla kutlanan NTV'nin 10. yaşında kanala verilebilecek tek hediyenin onlara bir haber kanalının asıl görevini hatırlatmak olur herhalde. En çok ihtiyaçları olan bu. Mesleğimiz açısından ne acı ki 'Türkiye'nin ilk haber kanalı'nın haberciliği 10. yılında bile epey tartışmalı.

Masaya yatıralım bakalım, 10 yılda NTV habercilik adına ne yaptı?

Gerçi en büyük iddiaları inandırıcılık; izleyicinin büyük bölümü hala bir haberi NTV verdiyse inanmayı seçiyor. Oysa inandırıcılık televizyon haberciliğinde tek başına bir erdem değil. Hatta iletişim bilimci Neil Postman'a göre bir veri doğru olmasa da televizyonda öyle bir sunulur ki inandırıcı olabilir. NTV'de spikerlerin haber verdiğine inandığımız gibi.

NTV en büyük açığını, habercilik eksiğini grafik bütünlüğü, temiz ekran, steril görüntüsü ve doğru Türkçe'yle kapatıyor. Ellerinde olmayanı, makyajla örtmeye çalışıyorlar. İnandırıcılık yöntemleri bu.

Sorun şu: Kuruluşundan itibaren NTV, Türkiye'ye göre bir kanal olmadı hiç. Sakın bunu Türkiye'ye 'fazla' bir kanal olarak okumayın. Türkiye, her şeyden öte, NTV'nin zannettiği gibi her şeyin doğru düzgün ilerlediği İsveç gibi bir yer değil. Burada steril habercilik nasıl mümkün olur: Bir yıl yerel bir olayın gündemde kaldığı, hayatın rutin akışını sürdürdüğü, insanların en büyük gündemlerinin okul yemeklerindeki karbonhidrat oranı olduğu... (Açıkçası NTV ekranının arkası, mesela kulis kumpas, adam kayırma, ayak oyunları falan tam Türkiye.)

Mehmet Ali Birand rating kaygısı olmadan CNN Türk'te 'Manşet'i yaparken hemen her akşam 'manşet' yaratmakta ders veriyordu rakibine. Tabii şu da meşru bir soru: Haber yapmıyorlar mı, yapamıyorlar mı?

Zira NTV her ne kadar pek çok evreden geçse de, kuruluşundan itibaren bir spikerler ve şovmenler kanalı olma geleneğini sürdürüyor. Bünyesinde haberciden çok, 'non-gazeteci' olması da düşündürücü. Hatta öyle bir yapı ki, haberci olması beklenen insanları bile (Mirgün Cabas, Banu Güven) sıradan birer spikere dönüştürdü. Biri erkek güzeli, biri kadın güzeli ve spikerlikten öte bir fonksiyonları yok ekranda: Ne bir sıcak çatışmada, ne bir özel takipte onları 'anchor' olarak görmek mümkün. İşin tuhafı, Habertürk'ün öğle kuşağında Gülgun Feyman'ın canlı yayın hakimiyeti, soruları sayıları fazla olmayan NTV habercilerinden kat be kat üstün.

NTV'de spikerlerden arta kalan vakitlerde ekranı ta ilk günden beri haber-dışı unsurlar kaplıyor. Mehmet Gürs'ün sandalda balık pişirmesinden Beyaz'ın talk şovuna kadar bir Macro tipi süpermarket havası hakim. Formula yarışları, futbol maçları da haber kanalını habercilikten uzaklaştıran diğer yayın kuşakları.

Hatta neredeyse kanalın iç yapısı da haberci öğüten bir mekanizma. Başka tempo ve sistemlere alışık pek çok iyi haberci NTV'de duramadı ya da NTV'den sonra parladı; Saba Tümer, Ahu Özyurt, hatta Çiğdem Anad bile. Belki de kanal gerçekten haberi sevmiyordur, olamaz mı? Düşünsenize bugün NTV hala haber kanalı olarak anılıyor ama bir ekran yüzü bile yok. Ekran yüzüne en yakın şey Kadir Çöpdemir. NTV'nin birçok ekran önü isminden daha gazeteci olan, gazetecilikten gelen o bile vitrin olabilir mi haber kanalına?

Dünya televizyonları açısından kanıtlanmış bir gerçek sıcak gelişmelerde, büyük olaylarda izleyicinin ekranda kıdemli gazeteci görme taleb