ŞAHAN'IN NE KADARI RECEP İVEDİK? HABERTÜRK YAZARINDAN İLGİNÇ BİR ANALİZ!

Genç ve şöhretli olduğu için mi kadınlar peşinde, yoksa bir karizması mı var? O Recep mi, Recep Şahan'dan daha mı hisli, daha mı delikanlı?

%60 RECEP

RECEP’E BİLİMSEL YAKLAŞIM
Neredeyse her bireyi ODTÜ’den mezun bir aile, yine ODTÜ’lü, kimyager, yemek yaparken arya, opera söyleyen bir anne... Gökbakar’ın filmlerini eleştiren, entelektüel kesim denilince akla ilk gelen görüntüyü çiziyordu. Ama annesi, oğlunun kaba olmak, bağırıp çağırmak gibi ona yanlış gelecek davranışların, normalde yaptığı şeyler olmadığını biliyordu. Şahan Gökbakar; “Herkesin Recep İvedik’e böyle yaklaşması lazım. Zaten yapılan eleştirilerin de, beni Recep İvedik gibi algılayıp yapıldığına inanıyorum” diyordu. Rakamlar ortada, insanların beğenisi ortada, “Geçtiğimiz dönemlerde yapılan Türk filmlerine nazaran ne artısı ne de eksisi var” diyordu. O popülerdi, popüler ağaç taşlanırdı. “Çocuklarımız Recep İvedik gibi konuşacak, onun gibi büyüyecek” tezine hep karşı çıktı. Ama Recep, kıllı, ilkel, varoş, kaba saba, küfürbaz, osurgan, geğirgen adamdı. Milyonlar kahkahalarla gülüyordu. Gelmiş geçmiş en büyük gişe onun filminde yapıldı. En çok hakareti de onun filmleri yedi. Ama Şahan; “Medyadaki her şeyi bildiğini sanan 10 köşe yazarının filmi yerden yere vurmaları umurumda değil. Çok beğenselerdi de umurumda olmayacaktı” deyip işin içinden çıktı. Oturdu filmin içindeki cümleleri saydı. “10 bin 718 kelime kullanmışım. 2 tane küfür var, 158 tane de “Seni gidi sincap, konuşma lan, koyim” gibi argo var. Yüzdeye vurduğun zaman filmin yüzde 1.2 gibi bir oranı ediyor.” Küfürü bağlaç gibi, virgül gibi kullandı. Recep okula gidebilseydi, güzel bir işin başına geçebilseydi, bizden biri olacaktı.

BENİ TÜKETEMEYECEKSİN İSTANBUL
Tanışmamız TV 8’deki Zoka’yla oldu. Kâmil Güler’in sunduğu Zoka 13 bölümün ardından Şahan’a geçti; ilk başlarda tedirgindi. Hiç tanımadığı insanlarla iletişim kuracaktı, sopa yeme ihtimali de yüksekti. Zira milletimizin asabını bozacak şakalar peşindeydi, hatta “Daha kısa boylu, cılız olsaydın girmiştim ben sana” diyen oluyordu. Komedinin en absürd hali vardı Zoka’da, fotoğrafçı rolüne girip; teknik terimleri uydurup, araya bilgisayar oyunları sıkıştırıyordu. “Bu makinenin Counter Strike’ı var, Doom 3’ünü açalım bunun” diyordu ve kim nerden bilecek Doom 3’ü, meseleye uyanmayıp zokayı yutuyordu. O zamanlar popülerliğin kendisi açısından kötü bir şey olduğunu söylüyordu, zira büyük kanallar Zoka’yı alsa, onu sokakta çok daha fazla kişi tanıyacak, dolayısıyla zokayı yutturamayacaktı. O günlerde, kardeşiyle Etiler’de yaşıyor ve İstanbul’u, “Bir gün kral, bir gün dilenci olduğun şehir” olarak tanımlıyordu. Ankaralıydı. Ankara’da kuşların bile oturup beklediğini, İstanbul’un hızına alışamadığını, şehrin çabuk tükettiğini söylüyor ve ekliyordu: “Benim bu kadar çabuk tüketilmeye niyetim yok.”

NE YAPSA SANKİ GERÇEK
Kucağında tavuğu, psikiyatrist koltuğunda doktora ücretini sorduktan sonra “Yuhh” diye haykırdığı reklam filmi, doktorları ayağa kaldırdı. “Psikiyatriste gitmek mühimdir, Recep Bey bu işin ciddiyetini azalttı” dendi. Köşe yazarlarından eleştiriler yağdı, “Recep İvedik zontaydı, magandaydı” bu eleştirilerden payını alan başka bir komedyen Cem Yılmaz’dı. Ama Cem Yılmaz da artık eskisi kadar Şahan’cı değildi. O da meslektaşına “Biraz sakin olmasını öneriyorum” diyordu. Aralarına küslük girdi. Ama Şahan, Cem Yılmaz’ı her zaman başka bir yerde tuttuğunu da söylüyordu. Yaptığı filmler Cem Yılmaz’ı geçti geçmesine ama Şahan Gökbakar, gişede asıl “Senin filmin bize küçük gelir” diyerek kendisini kovan altı film şirketini de yenmişti. “Haydi herkes içindeki Recep İvedik’i çıkarsın” dediği gün, sokaklardaki Recepler parasız, Şahan Gökbakar ise parasının hesabını maliyeye tutturmaya başlamıştı.

%40 ŞAHAN

ÇAKMA YILMAZ ERDOĞAN
Yılmaz Erdoğan’ın şiir CD’sini dinledi. “Ben de yazayım böyle bir şey” dedi. Okuldaki tiyatro hocalarına yolladı, “Yılmaz Erdoğan’ın yeni şiiri,” diye. Hepsinden “Mükemmel, adam bitirmiş işte,” diye mailler geldi. “Demek Yılmaz Erdoğan ismi altında beğeni toplayabildim” deyip şiire başladı. Erdoğan’la kalmadı, Cemal Süreya’lara kadar gitti. Genç kuşağın sesini dinledi, gençler internetteydi, onu da önce gençler internette keşfetti. “Yeni kuşak mı, ben o kuşağı belime bağlamam” diyenlere karşılık, o genç kuşağın zevklerini, hislerini, dertlerini ve neye güldüklerini daha çabuk anladı. Küfür kültürü üzerinden kendine duble yol açan Şahan Gökbakar, pop şarkılarla küfürlü bir albüm yapacağını da açıkladı. Bunun da çok satacağından emindi!

ASIL ZOKAYI KİM YUTTU?
Yüzde 40 Şahan, yüzde 60 Recep’ti. 2003 yılında yarattığı karakter 2010 yılında göbek adı oldu. Recep Şaban’a benzemiyordu. Şaban şaşkolozdu, Recep saf değildi. Aşklarında ne kadarı Şahan’dı? Doğa Rutkay’la beraberken; “Erkeğin kadına hizmet etmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Kadın dursun, ağır, asil olsun, yerlerde sürünmesin, kendini düşürmesin. O, doğuştan artısı olan bir varlık” diyordu. Dört yıl boyunca evli gibilerdi. Ancak bir anda bitiverdi. Ardından yatlar, katlar, balkonlar geldi. Dünyada ekim itibarıyla en çok izlenen “Inception” (Başlangıç) olurken, Türkiye’den listeye Recep İvedik 3 girdi. “Recep’in rüyası” diye Inception’a rakip bir film çekse, müsterih olunuz ki o da çok seyredilirdi. Ama işte dünya Recep’i de Şahan’ı da tanımadı. Global düşünse de yerel kalacağı Dünya Basketbol Şampiyonası zamanı netleşti. Şampiyonayı izleyen yabancı gazeteciler onu tanımadı, gazeteler “Dünya Recep’i tanımadı” yazdı. Recep kahvedeydi, Şahan locada! Rol üzerine yapıştı, Gökbakar’ın içinden minik Recep’ler çıktı. Sinemanın en homofobik, en cinsiyetçi karakteriydi Recep, Şahan’dan gerçek dünyada ise full romantik performans bekleniyordu. O bizim aramızdayken mum eşliğinde yemek yemeli, beyaz perdede geğirmeliydi. “Balkon sahnesini dördüncü filme koyacağım, Recep bir kadını balkonda sıkıştırsın” diye demeç verdiğinde bu meselede asıl zokayı yutan Berrak Tüzünataç oldu.

Elif Key/HT Pazar