Şahan Gökbakar'dan büyük sürpriz! "Murat Cemcir ve Ahmet Kural'la..."
Yeni filmi ‘Kayhan’la 9 Şubat’ta izleyici karşısına çıkmaya hazırlanan Şahan Gökbakar, yeni projesini anlattı.
Birkaç komedyenin bir araya gelerek kolektif çalışmalar yapmaları gerektiğini belirten komedyen Şahan Gökbakar, Selçuk Aydemir, Murat Cemcir ve Ahmet Kural’la ortak şirket kurup pilot filmler çekeceklerini söyledi. Gökbakar hayata geçirmeyi planladıkları bu yeni proje için, "Bu film, Türk sinemasına yeni bir yol açacak" ifadesini kullandı.
Gökbakar, “Ne benimle Togan’ın ne de Selçuk, Murat ve Ahmet’in bireysel olarak daha fazlasını üretip çekmesi mümkün. Daha fazlası için yapılacak iş belli. Ortak bir şirket kurup çekeceğimiz filmin yönetmenliğini Togan ve Selçuk Aydemir haricinde biri yapacak" diye konuştu.
'Recep İvedik' serisiyle Türk sinema tarihinin en yüksek gişe rakamlarına ulaşan ve yeni karakteri 'Kayhan' ile 9 Şubat'ta izleyiciyle buluşacak olan ünlü komedyen Gökbakar'ın Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Neden yine bir süper kahramanın hikâyesini çektiniz?
‘Kayhan’ın da süper kahraman özellikleri taşıması, nerede ne yapacağı beli olmayan bir karakter olması komedi filmine uygun. Yola ‘Bir mesaj verelim, onu da gözlere soka soka verelim’ düşüncesiyle çıkmıyoruz. ‘Recep İvedik’, yolda bulduğu cüzdanı sahibine teslim etmek için İstanbul’dan Antalya’ya gitti. Senaryoyu yazarken onun dürüstlüğünü izleyicinin gözüne soka soka gösterecek şekilde yazmadım. Onu demeye çalışıyorum. ‘Recep İvedik’ veya ‘Kayhan’ için toplumsal bir analiz de yapılabilir. Bilindiği üzere ‘Recep İvedik’in sosyolojik altyapısı tez konusu olmuştu.
Sosyal medyada rakiplerin filmlerinin afişlerini paylaşarak izlenmesi yönünde tavsiyede bulunuyor. Hatta kendi filmiyle aynı zaman diliminde olanları da. Sektörel dayanışma adına attığı bu adım kabul gördü. Şimdi paylaşan paylaşana.
Ne hissediyorsunuz?
Hem bunca yıldır sinema sektöründe var olan hem de rekortmen biri olarak hayatları- mızı güzelleştireceğine ve Türk sineması için güzel bir enerji yaratacağına inanıyorum. Aynı zamanda kimseyle bir derdimin olmadığını da gösteriyor. Ve benim gibi bir ismin bunu yapmasıyla onların mutlu olduğunu düşü- nüyorum. Bu nedenle keyifle paylaşıyorum. Başlattığım afiş paylaşımlarıyla söz konusu filmlerin tavsiye edilmesinin yaygınlaşmasıyla senin de ifade ettiğin gibi bir dayanışma hareketi oluştu. Filmlerimizin bazıları az, bazılarıysa çok izlenir. Önemli olan ister komedi olsun ister diğer türlerden olsun her daim üretip hikâyelerimizle izleyiciyi mutlu ederek hayatlarına bir şekilde dokunmak. Bütün sinemacılar aynı geminin içindeyiz. Hayatlarımızı filmlerimizle kazanırken hayallerimizi film yoluyla paylaşıp mutlu oluyoruz. Bunun yanı sıra istihdam sağlamak ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak da doğal olarak ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağımız.
2017’de 40 milyon izleyici ve 470 milyon TL hasılatla Türk sineması rekor kırdı. Toplam izleyicinin % 18.7’si ile hasılatın % 18.3’ü gişe rekortmeni ‘Recep İvedik 5’in.
Sinemada rekor kırılan bir yılda yine rekortmen olmak nasıl bir duygu?
Türk sinemasının rekor kırması elbette güzel. Bütün sektör olarak bunun mutluluğunu ve gururunu yaşarken rekorun bir sorumluluk getirdiğini göz önünde bulundurup izleyicinin güvenini kaybetmeme adına ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Para kaybetme pahasına bile olsa. Güven kaybetmeme, hatta tazeleme adına ‘Her iyiden daha iyi olan bir iyi mutlaka vardır’ felsefesiyle hareket edip izleyiciyi her filmde daha mutlu kılmak için hikâye anlatımından çekim tekniğine ve sunuşa kadar bir öncekinden daha başarılı filmler çekmeliyiz. İzleyici sayımızı ancak bu şekilde nüfusumuzun oranına endeksleyebiliriz. Çok yol almış olsak da izleyici sayımız henüz nüfusumuzun oranına endeksli değil.
Her daim üretecek arzu ve enerjiye sahip olmasına rağmen belli ki tatmin olamadığı, gelecek adına endişe duyduğu bir şeyler var.
Endişenizin kaynağı nedir?
Bireysel işler tamam da zaman zaman bunun ötesine geçip kolektif çalışmalar da yapmalıyız. O çalışmayı izleyici de istiyor, sinema salonu sahipleri de. Birkaç komedyen bir araya gelip pilot filmler çekmeliyiz. Bireysel olarak her yıl bir film normal üretim. Ne var ki daha fazlasına talep var. Ne benle Togan’ın ne de Selçuk Aydemir, Murat Cemcir ve Ahmet Kural’ın bireysel olarak daha fazlasını üretip çekmesi mümkün. Daha fazlası için yapılacak iş belli. Ortak bir şirket kurup çekeceğimiz filmin yönetmenliğini Togan ve Selçuk Aydemir’in haricindeki birine vermek.
Tamam da bu projeyi zaten iki yıl önce gündeme getirip Selçuk Aydemir’e ‘Haydi gel, bir senaryo yazalım, Murat Cemcir ve Ahmet Kural ile birlikte oynayayım’ demişti. Neden olmamıştı?
Selçuk Ağabey, Murat, Ahmet ve Togan heyecan duydu. Projenin olabilirliğini görünce hepimizin gözleri parladı. İlk konuştuğumuzda takvimimiz uymadı. O proje gündemimizdeki tazeliğini koruyor. En son iki hafta önce yine konuştuk. Takvimimiz uygun olduğu an birlikte oynayacağız. O film, Türk sinemasına yeni bir yol açacak.
Türk sinemasının rekortmeni... Belki o paye gün gelecek başka bir meslektaşının olacak. Sonra da bir diğerinin. Öyle sürüp gidecek. Sinema tarihine hangi cümlelerle geçmek istersiniz?
Bir gün geriye dönüp bakıldığında ‘Bu adam bir dönemde insanları bayağı güldürmüş, sinema salonlarını doldurmuş - taşırmış’ şeklinde iz bırakacağımı biliyorum ama o günlerde sinema tarihine hangi cümlelerle geçmiş olacağımı hiç bilemiyorum. Bakalım, hayırlısı.
"Meryl'e ayıp ediyorlar"
Biraz dünyaya açılalım. Meslektaşınız Meryl Streep’in 21’inci kez Oscar’a aday gösterilmesi için ABD’de sosyal medyada kampanyaya dönüşen ‘Artık aday gösterilmesin’ düşünceleri var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Meryl Streep’e ayıp ediyorlar. Oyunculuğun veya ödüllendirmenin yaşı olur mu? Gençlerin önü o şekilde mi açılır? Elde edilen başarı iyi bir rakip yokken mi yoksa varken mi daha anlamlı ve daha yücedir. Meryl Streep, ilk ödülünü alırken karşısında deneyimli meslektaşları yok muydu?
"Hayatım başka bir anlam kazandı"
‘Celal ile Ceren’ ve ‘Osman Pazarlama’da olduğu gibi ‘Kayhan’ın da gişesi ‘Recep İvedik’ ile kıyaslanacak. O kıyaslanmaya hazır mısınız?
Çok izlenmeyi, rekor kırmayı elbette hayal ederiz. Herkes eder. Edilmemesi sorun olur. Çünkü o hayal kişiye güç, arzu ve heyecan verir. Rekor kırmayı hayal etmek başka, ön görmek başka. Rekor kırmayı elbette hayal ediyorduk ama kıracağımızı bilmiyorduk. ‘Recep İvedik’ için rekor kıracağına yönelik nasıl öngörümüz olmadıysa ‘Kayhan’ın gişesi için de yok. Bizim öncelikli hedefimiz her defasında iyi film yaparak izleyicinin mutlu olmasını sağlamak.
Sorumluk deyince... Böylesine geniş kitlelere ulaşan kişilerin topluma karşı sorumluklarının neler olabileceği aklıma geldi. Topluma karşı sorumluluklarınız nelerdir?
Başka bir iş yapıp, ünlü olmayan Şahan Gökbakar olsaydım sorumluluğun ne olacaktıysa şu andaki Şahan Gökbakar’ın topluma karşı sorumluluğu odur. Mahcup olmamak, hayal kırıklığına uğratmamak, aile kurumunu yüceltmek, çocuklarımı iyi insan olarak yetiştirmek, samimi olmak, ürettiklerimle kişilerin ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunmak.
Dışarıdan bakıldığında iyi bir eşin kocası, sağlıklı iki çocuğun babası, sevdiği işi yapan, başarılı, milyonlarca hayranı olan biri. Peki içerden bakıldığında ne durumdasınız?
Sen bana ‘Senden iyi koca ve iyi baba olur. Neden evlenip çocuk sahibi olmuyorsun?’ diyordun ya. Evlendikten ve baba olduktan sonra kendimi daha çok tanıma fırsatım oldu. Hayatım başka bir anlam kazandı. ‘Her mutluluk kendi içinde bir zehir taşır veya dışarıdan gelen bir zehirle zehirlenir’ ya. Benim mutluluğum kendi içinde bir zehir taşımıyor. Dışarıdan gelen zehirle zehirleniyor. Terör... Bir an önce sona ermesi ve askerlerimiz için dua ediyoruz. Türkiye, bunun üstesinden gelecek kadar güçlü bir ülke. Bizi asla yıkamazlar.
Çocuk deyince... Öğrenenler çok şaşırıyor. ‘Aaaa çocuklarının bakıcısı yokmuş’ diyorlar... Neden yok?
Benim bakıcım yoktu. Her şeyimizle annem ilgilendi. Selin de öyle büyümüş. Selin, çocuklarımızla kendi ilgilenmek istedi. Bu isteğinden dolayı çok mutlu oldum. Bütün hayatını onlara kanalize etti. Ev işlerinde Selin’e yardımcı olan biri var ama çocuklarımızın bakıcısı yok. Bu arada bakıcılara karşı değiliz. Yanlış anlaşılmasın. Çok zor bir iş yaptıklarının bilincindeyiz.
Gökbakar, “Ne benimle Togan’ın ne de Selçuk, Murat ve Ahmet’in bireysel olarak daha fazlasını üretip çekmesi mümkün. Daha fazlası için yapılacak iş belli. Ortak bir şirket kurup çekeceğimiz filmin yönetmenliğini Togan ve Selçuk Aydemir haricinde biri yapacak" diye konuştu.
'Recep İvedik' serisiyle Türk sinema tarihinin en yüksek gişe rakamlarına ulaşan ve yeni karakteri 'Kayhan' ile 9 Şubat'ta izleyiciyle buluşacak olan ünlü komedyen Gökbakar'ın Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Neden yine bir süper kahramanın hikâyesini çektiniz?
‘Kayhan’ın da süper kahraman özellikleri taşıması, nerede ne yapacağı beli olmayan bir karakter olması komedi filmine uygun. Yola ‘Bir mesaj verelim, onu da gözlere soka soka verelim’ düşüncesiyle çıkmıyoruz. ‘Recep İvedik’, yolda bulduğu cüzdanı sahibine teslim etmek için İstanbul’dan Antalya’ya gitti. Senaryoyu yazarken onun dürüstlüğünü izleyicinin gözüne soka soka gösterecek şekilde yazmadım. Onu demeye çalışıyorum. ‘Recep İvedik’ veya ‘Kayhan’ için toplumsal bir analiz de yapılabilir. Bilindiği üzere ‘Recep İvedik’in sosyolojik altyapısı tez konusu olmuştu.
Sosyal medyada rakiplerin filmlerinin afişlerini paylaşarak izlenmesi yönünde tavsiyede bulunuyor. Hatta kendi filmiyle aynı zaman diliminde olanları da. Sektörel dayanışma adına attığı bu adım kabul gördü. Şimdi paylaşan paylaşana.
Ne hissediyorsunuz?
Hem bunca yıldır sinema sektöründe var olan hem de rekortmen biri olarak hayatları- mızı güzelleştireceğine ve Türk sineması için güzel bir enerji yaratacağına inanıyorum. Aynı zamanda kimseyle bir derdimin olmadığını da gösteriyor. Ve benim gibi bir ismin bunu yapmasıyla onların mutlu olduğunu düşü- nüyorum. Bu nedenle keyifle paylaşıyorum. Başlattığım afiş paylaşımlarıyla söz konusu filmlerin tavsiye edilmesinin yaygınlaşmasıyla senin de ifade ettiğin gibi bir dayanışma hareketi oluştu. Filmlerimizin bazıları az, bazılarıysa çok izlenir. Önemli olan ister komedi olsun ister diğer türlerden olsun her daim üretip hikâyelerimizle izleyiciyi mutlu ederek hayatlarına bir şekilde dokunmak. Bütün sinemacılar aynı geminin içindeyiz. Hayatlarımızı filmlerimizle kazanırken hayallerimizi film yoluyla paylaşıp mutlu oluyoruz. Bunun yanı sıra istihdam sağlamak ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak da doğal olarak ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağımız.
2017’de 40 milyon izleyici ve 470 milyon TL hasılatla Türk sineması rekor kırdı. Toplam izleyicinin % 18.7’si ile hasılatın % 18.3’ü gişe rekortmeni ‘Recep İvedik 5’in.
Sinemada rekor kırılan bir yılda yine rekortmen olmak nasıl bir duygu?
Türk sinemasının rekor kırması elbette güzel. Bütün sektör olarak bunun mutluluğunu ve gururunu yaşarken rekorun bir sorumluluk getirdiğini göz önünde bulundurup izleyicinin güvenini kaybetmeme adına ne gerekiyorsa onu yapmalıyız. Para kaybetme pahasına bile olsa. Güven kaybetmeme, hatta tazeleme adına ‘Her iyiden daha iyi olan bir iyi mutlaka vardır’ felsefesiyle hareket edip izleyiciyi her filmde daha mutlu kılmak için hikâye anlatımından çekim tekniğine ve sunuşa kadar bir öncekinden daha başarılı filmler çekmeliyiz. İzleyici sayımızı ancak bu şekilde nüfusumuzun oranına endeksleyebiliriz. Çok yol almış olsak da izleyici sayımız henüz nüfusumuzun oranına endeksli değil.
Her daim üretecek arzu ve enerjiye sahip olmasına rağmen belli ki tatmin olamadığı, gelecek adına endişe duyduğu bir şeyler var.
Endişenizin kaynağı nedir?
Bireysel işler tamam da zaman zaman bunun ötesine geçip kolektif çalışmalar da yapmalıyız. O çalışmayı izleyici de istiyor, sinema salonu sahipleri de. Birkaç komedyen bir araya gelip pilot filmler çekmeliyiz. Bireysel olarak her yıl bir film normal üretim. Ne var ki daha fazlasına talep var. Ne benle Togan’ın ne de Selçuk Aydemir, Murat Cemcir ve Ahmet Kural’ın bireysel olarak daha fazlasını üretip çekmesi mümkün. Daha fazlası için yapılacak iş belli. Ortak bir şirket kurup çekeceğimiz filmin yönetmenliğini Togan ve Selçuk Aydemir’in haricindeki birine vermek.
Tamam da bu projeyi zaten iki yıl önce gündeme getirip Selçuk Aydemir’e ‘Haydi gel, bir senaryo yazalım, Murat Cemcir ve Ahmet Kural ile birlikte oynayayım’ demişti. Neden olmamıştı?
Selçuk Ağabey, Murat, Ahmet ve Togan heyecan duydu. Projenin olabilirliğini görünce hepimizin gözleri parladı. İlk konuştuğumuzda takvimimiz uymadı. O proje gündemimizdeki tazeliğini koruyor. En son iki hafta önce yine konuştuk. Takvimimiz uygun olduğu an birlikte oynayacağız. O film, Türk sinemasına yeni bir yol açacak.
Türk sinemasının rekortmeni... Belki o paye gün gelecek başka bir meslektaşının olacak. Sonra da bir diğerinin. Öyle sürüp gidecek. Sinema tarihine hangi cümlelerle geçmek istersiniz?
Bir gün geriye dönüp bakıldığında ‘Bu adam bir dönemde insanları bayağı güldürmüş, sinema salonlarını doldurmuş - taşırmış’ şeklinde iz bırakacağımı biliyorum ama o günlerde sinema tarihine hangi cümlelerle geçmiş olacağımı hiç bilemiyorum. Bakalım, hayırlısı.
"Meryl'e ayıp ediyorlar"
Biraz dünyaya açılalım. Meslektaşınız Meryl Streep’in 21’inci kez Oscar’a aday gösterilmesi için ABD’de sosyal medyada kampanyaya dönüşen ‘Artık aday gösterilmesin’ düşünceleri var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Meryl Streep’e ayıp ediyorlar. Oyunculuğun veya ödüllendirmenin yaşı olur mu? Gençlerin önü o şekilde mi açılır? Elde edilen başarı iyi bir rakip yokken mi yoksa varken mi daha anlamlı ve daha yücedir. Meryl Streep, ilk ödülünü alırken karşısında deneyimli meslektaşları yok muydu?
"Hayatım başka bir anlam kazandı"
‘Celal ile Ceren’ ve ‘Osman Pazarlama’da olduğu gibi ‘Kayhan’ın da gişesi ‘Recep İvedik’ ile kıyaslanacak. O kıyaslanmaya hazır mısınız?
Çok izlenmeyi, rekor kırmayı elbette hayal ederiz. Herkes eder. Edilmemesi sorun olur. Çünkü o hayal kişiye güç, arzu ve heyecan verir. Rekor kırmayı hayal etmek başka, ön görmek başka. Rekor kırmayı elbette hayal ediyorduk ama kıracağımızı bilmiyorduk. ‘Recep İvedik’ için rekor kıracağına yönelik nasıl öngörümüz olmadıysa ‘Kayhan’ın gişesi için de yok. Bizim öncelikli hedefimiz her defasında iyi film yaparak izleyicinin mutlu olmasını sağlamak.
Sorumluk deyince... Böylesine geniş kitlelere ulaşan kişilerin topluma karşı sorumluklarının neler olabileceği aklıma geldi. Topluma karşı sorumluluklarınız nelerdir?
Başka bir iş yapıp, ünlü olmayan Şahan Gökbakar olsaydım sorumluluğun ne olacaktıysa şu andaki Şahan Gökbakar’ın topluma karşı sorumluluğu odur. Mahcup olmamak, hayal kırıklığına uğratmamak, aile kurumunu yüceltmek, çocuklarımı iyi insan olarak yetiştirmek, samimi olmak, ürettiklerimle kişilerin ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunmak.
Dışarıdan bakıldığında iyi bir eşin kocası, sağlıklı iki çocuğun babası, sevdiği işi yapan, başarılı, milyonlarca hayranı olan biri. Peki içerden bakıldığında ne durumdasınız?
Sen bana ‘Senden iyi koca ve iyi baba olur. Neden evlenip çocuk sahibi olmuyorsun?’ diyordun ya. Evlendikten ve baba olduktan sonra kendimi daha çok tanıma fırsatım oldu. Hayatım başka bir anlam kazandı. ‘Her mutluluk kendi içinde bir zehir taşır veya dışarıdan gelen bir zehirle zehirlenir’ ya. Benim mutluluğum kendi içinde bir zehir taşımıyor. Dışarıdan gelen zehirle zehirleniyor. Terör... Bir an önce sona ermesi ve askerlerimiz için dua ediyoruz. Türkiye, bunun üstesinden gelecek kadar güçlü bir ülke. Bizi asla yıkamazlar.
Çocuk deyince... Öğrenenler çok şaşırıyor. ‘Aaaa çocuklarının bakıcısı yokmuş’ diyorlar... Neden yok?
Benim bakıcım yoktu. Her şeyimizle annem ilgilendi. Selin de öyle büyümüş. Selin, çocuklarımızla kendi ilgilenmek istedi. Bu isteğinden dolayı çok mutlu oldum. Bütün hayatını onlara kanalize etti. Ev işlerinde Selin’e yardımcı olan biri var ama çocuklarımızın bakıcısı yok. Bu arada bakıcılara karşı değiliz. Yanlış anlaşılmasın. Çok zor bir iş yaptıklarının bilincindeyiz.