ŞAFAK SEZER'İN KARAKEDİ'Sİ GİŞEDE ÇIKAR MI, BATAR MI?

Bu hafta sinemalar şenleniyor, komedi filmleri gişeyi ele geçiriyor. Haftanın filmlerini Cineradar köşemizde Murat Tolga Şen'den okuyun.

Okullar yarıyıl tatiline girdi, karneler alındı. Herkes biraz dinlenmenin, eğlenmenin peşinde artık ve sinemaya gitmek bunu sağlamak için harika bir seçenek! Bu hafta gösterime giren filmler de genelde rahatça izlenecek, tüketilecek işlerden oluşuyor ayrıca bu hafta ilginç bir tutulma hali gerçekleşiyor ve Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Şafak Sezer’den oluşan gişe canavarı komedyenlerin filmleri birbirlerine karşı seyirci arıyorlar. Cem Yılmaz’ın gösterisi yükü tuttu artık iyice yavaşlar ancak Şahan’ın filmi istim üzerindeyken Şafak Sezer’in işi zor!

İşte haftanın filmleri, sinemaya gitmeden önce okuyun ki bilet paranız yanmasın!

ŞAFAK SEZER, ŞAHAN GÖKBAKAR’IN KARŞISINA DİKİLİYOR: G.D.O KARAKEDİ



İstanbul’un eski semtlerinden olan Balat’ta yaşayan ve kendi yağlarıyla kavrulan üç kardeş, taksicilikle hayatını kazanan Gürkan, pilavcılık yapan Orhan ve iflah olmaz biçimde aşık olan Duran... Herkes gibi yaşam mücadelelerini sürdürürken, sıradan dertlerini de çözmeye çalışan bu üç kardeşin hayatı bir gün başlarına gelen bir kazanın yol açtığı, cinayet, mafya, kız kaçırma üç geniyle allak bullak olur.

Bolca yanlışlıklar komedyası ve aksiyon dolu sahnelerin olacağı filmin senaryosu Şafak Sezer’e ait. Yönetmen koltuğunda ise Maskeli Beşler serisi ile tanınan Murat Aslan oturuyor.

Başrolde Şafak Sezer’i seyredeceğimiz filmin kadrosunda Volkan Başaran, Serkan Şengül, Demet Bölükbaşı, Erdem Akakçe, Şener Kökkaya gibi isimler de yer alıyor.

Şafak Sezer iyi komedyen, filmleri gişe rekorları kırmasa da iş yapıyor ancak set kavgalarıyla anılan kötü bir namı var ve bu ona zarar veriyor. G.D.O Karakedi’ de daha önce izlediğimiz türden, yanlış anlamalara dayalı bir suç komedisi… Filmi her zaman olduğu gibi Şafak Sezer sürüklüyor ancak bu defa daha öncekilerden farklı olarak daha özenli bir prodüksiyonla karşı karşıyayız. Sanat yönetmenliği, ışığı, sesi daha güçlü bir “komedi filmi” çekmiş Şafak Sezer ve saz arkadaşları…

G.D.O Karakedi, Leman, Penguen, Uykusuz gibi dergilerde üretilen mizahı beyazperdeye taşıyan bir film, Cem Yılmaz’ın Fundamentals gösterisi gişede iyice yorulmuşken gösterime giriyor, asıl rakibi ise Şahan Gökbakar’ın yeni komedisi Celal ile Ceren… Bakalım gişeden kim galip ayrılacak? Aslına bakarsanız, cevabı belli bir soru bu, iş olsun diye sordum!

RAY’İN YÖNETMENİ JASON STATHAM’LA FİLM ÇEKERSE: PARKER



Donald Westlake’in uzun soluklu roman serisinden uyarlanan film, işinde ’merhametiyle’ ün yapmış hırsız Parker’ı odak noktasına alıyor. Zira Parker, paraya ihtiyacı olan insandan ’çalmamakla’ tanınan, ahlaki değerleri de olan bir hırsız! Üstelik karşısına büyük bir mücevher soygunu fırsatı da çıkıyor ama Parker bu teklifi önce reddediyor. Sonra da karşısına çıkan emlakçı Leslie’nin planı yeniden teklif etmesiyle soyguna dahil oluyor!

Yönetmenliğini Şeytanın Avukatı, Ray gibi ödüllü yapımlara imza atmış olan Oscarlı sinemacı Taylor Hackford’ın üstlendiği aksiyon ve suç filminin başrolünde ise artık bu filmlerin gediklisi olan Jason Statham yer alıyor. Jennifer Lopez, Nick Nolte ve Michael Chiklis ise öne çıkan diğer isimler.

Parker’ın çekildiğini duyar duymaz, Taylor Hackford gibi Oscar’lı bir yönetmen, ucuz aksiyon kahramanı Jason Statham’la neden birlikte film çeker ki diye düşündüm ancak Parker hem uyarlandığı roman serisi hem de yönetmen koltuğundaki isimle alıştığımız türden bir Jason Statham filmi olmayacağının sinyallerini ilk tanıtımlarıyla (trailer) vermişti.

Komediden pek hoşlanmayan ancak iyi bir macera filmi arayanların büyük keyifle izleyeceği türden sıkı bir serüven Parker, diğer eleştirmenlerin aksine ben Jason Statham’ın bu role çok yakıştığını düşünüyorum. Finalde kahramanın ödülü olan kadın klişesine hizmet eden isim de ünlü Jennifer Lopez…

LATİN SİNEMASINDAN BİR BAŞYAPIT: NO



1988’de gerçekleştirilen Şili referandumundan yola çıkan film, parlak fikirli, genç bir reklam uzmanını başrole taşıyor. Diktatör Augusto Pinochet’i baskılarla ülkeyi referandum oylamasına götürmüştür. Muhalefet kanadı ise bu fırsatı kullanıp onu alaşağı etmek için, René Saavedra’nın yönettiği, "Hayır" odaklı ciddi bir reklam kampanyası başlatır. Bu kampanya, Augusto Pinochet’in sonunu getirecek ve tarihin yönünü değiştirecek midir?

Festival takipçilerinin ödüllü Tony Manero filmiyle bildikleri Pablo Larraín’in son işi "No" 2012 Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptıktan sonra evine Sanat-Sinema Ödülü ile dönmüş bir yapım. René Saavedra rolünde Meksikalı gözde aktör Gael García Bernal’in yer aldığı filmin yurt dışında eleştirmenlerden gelen notu da oldukça yüksek.

No, İzmir’de gösterilmeyecek aslına bakarsanız tek bir kopya ile gösterime giriyor ve haftanın en iyi filmini görme şansı sadece İstanbul’lu bir avuç sinemaseverin olacak. Ben yine de köşeye taşımak istedim çünkü bu filmden haberdar olmanızı ve izlemek için aklınızın bir kenarına not etmenizi dilerim. No, dramın içine ustaca komediyi yerleştiren, yaşam gibi gerçek ve sıcak bir film…

ÇOCUKLARA İKİ KARNE HEDİYESİ: KAHRAMAN MAYMUN VE ZÜRAFA



Kahraman Maymun filminin kahramanı Marco Macaco bir plaj polisi olarak çalışmaktadır, fakat vaktinin bir çoğunu güzel Lulu’nun kalbini çalmaya çalışarak harcar. Bir gün Marco’nun rakibi Carlo , Marco’nun sahilinde , dev bir maymun şeklinde bir kumarhane açar.Lulu Carlo’dan çok etkilenmektedir. Kıskançlığı yüzünden bu esrarengiz kumarhaneyi sorgulamaya başlayan Marco ,Carlo’nun adayı ele geçirerek Lulu’ya evlenme teklif etmeyi planladığını öğrenir. Marco , Carlo’yu tutuklamaya kalkınca problem iyice büyür. Çünkü bu kumarhane aslında dev bir robottur.



Çocuklara karne hediyesi sayılacak diğer filmimiz olan Zürafa daha ilginç bir öyküye sahip; Yaşlı bir adam onu çevreleyen çocuklara geçmişten gelen, ilginç bir hikaye anlatır: 10 yaşında bir çocuk olan Maki’nin en yakın arkadaşı ve annesini kaybetmiş bir Zarafa adında bir zürafadır. Çöl bedevisi Hasan, Mısır Paşası tarafından Zarafa’yı Fransa’ya götürmekle görevlendirilmiştir. Fakat bu görevin yerine getirilmemesi için her şeyi yapmaya kararlı olan Maki, canı pahasına onları takip edip Zarafa’yı doğduğu topraklara geri götürmek için uğraşır. Onları Mısır’dan Paris’e götürecek olan bu uzun yolculuk İskenderiye, Marsilya ve Alp’lerden geçerek ve yolda yeni arkadaşlar edinerek bambaşka maceralara sürükleyecektir...

Yönetmenliğini teknik animasyon konusunda deneyimli olan Jean-Christophe Lie, romantik "kendini iyi hisset" filmlerinden tanıdığımız Rémi Bezançon’un üstlendiği Fransız yapımı film Almanya, Belçika gibi ülkelerde festivallerde de gösterilmişti.