Sabah yazarından 'hayat pahalılığı' çıkışı! "TL değersizleştikçe fakirleşiyoruz"
Güngör, bugünkü köşe yazısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 200 baz puanlık faiz indiriminin bir hata değil, bilinçli bir tercih ile yapıldığını söyledi.
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, Türk Lirası’nın değersizleşmesi sonucu vatandaşların fakirleştiğini, birçok ürüne zam geleceğini, asgari ücretli ve emeklilerin belinin daha da büküleceğini köşesine taşıdı.
Güngör, bugünkü köşe yazısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 200 baz puanlık faiz indiriminin bir hata değil, bilinçli bir tercih ile yapıldığını söyledi.
Güngör, bu görüşünü şöyle açıkladı:
Belli ki, dünyanın sıra dışı günlerden geçtiği günlerde hükümet ihracatın ve üretimin artması, artan yatırım iştahının yüksek faizle gerçekleştirilememesi, iç piyasaya üretim yapan ve TL ile borçlanan kesimin desteklenmesi için bir makas değişikliği yapıyor. Diyebilirsiniz ki, kur yükseldikçe ihracatçının da maliyeti artıyor. Haklısınız...
Ama döviz yükseldikçe ithalat pahalılaştığı için ihracatçı içerideki ikame malları araştırmaya başlıyor. Son dönemde Türkiye'ye siparişler arttıkça iş dünyasının kapasite artırımı ya da ek yatırım yapma ihtiyacı oluyor. Bunu da yüksek faizle yapmakta zorlanıyorlar. Önümüzdeki haftadan itibaren Merkez Bankası'nın faiz indirimlerinin piyasaya yansımaya başlayacağını düşünüyorum. Bankaların ticari ve bireysel kredilerde faiz düşüşlerini peş peşe görebiliriz.
"Göle maya tutmadı ama burada ya tutarsa?"
Türkiye’nin ihracatçı, sanayici ve inşaatçılardan ibaret olmadığını ifade eden Güngör, şöyle devam etti:
TL değersizleştikçe fakirleşiyoruz. Kurun enflasyona yansıması da elbette olacak. Sadece enflasyona da değil birçok ürüne anında zam gelecek. Hayat pahalılığı asgari ücret başta olmak üzere emekli ve dar gelirlilerin belini daha da bükecek. Bunun için de önümüzdeki günlerde bütçedeki marjların açılması beklenebilir. Yani ücretli kesimin enflasyona ezdirilmemesi için ücretlerin artırılması... İlerleyen günlerde Körfez ülkelerinden gelecek bir kaynak girişiyle kurun tansiyonunun düşürülmesi de gündeme gelebilir.
Velhasıl, aslında olan biteni bazen Nasreddin Hoca'nın göle maya çalmak fıkrasındaki gibi yorumluyorum. Bilirsiniz... Hoca elinde yoğurt mayası bakracıyla göle gidiyor. Göle kaşık kaşık maya çalıyor. Köylüler 'Hayırdır Hocam?' diye soruyor. Hoca da 'Göle maya çalıyorum' cevabını veriyor. Köylüler 'İlahi hocam hiç göle maya çalmakla göl maya tutar mı?' dediğinde ise 'Ya tutarsa...' cevabını veriyor. Öyle ya... Göle maya tutmadı ama burada ya tutarsa...