Sabah yazarından “genelge” eleştirisi: Bazen atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez

İçişleri Bakanlığı'nın marketler hakkında yayımladığı genelgeye tepkiler sürerken, bir eleştiri de Sabah Gazetesi yazarı Dilek Güngör'den geldi.

Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, Türkiye’nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) dolayısıyla “tam kapanma”ya girdiği dönemde İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılan genelgelerdeki çelişkilere dikkati çekerek eleştirilerini gündeme getirdi.

Güngör, “Bazen atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez” başlıklı köşe yazısında genelgeler dolayısıyla vatandaşların kafasının karıştığını vurguladı ve şunları söyledi:

"Dün yine bir gece yarısı genelgesiyle güne başladık. Sokağa çıkma kısıtlaması sırasında marketlerin temel ihtiyaç maddesi dışındaki ürünleri satması yasaklandı.Haliyle vatandaşın kafası iyice karıştı.

Son duruma göre, alkollü ürün satışı kısıtlamasının yanı sıra marketlerde, 7 Mayıs'tan itibaren, elektronik eşya, oyuncak, kırtasiye, giyim ve aksesuar, ev tekstili, oto aksesuar, bahçe malzemeleri, hırdavat, zücaciye gibi ürünlerin satışına izin verilmeyecek.

İçişleri Bakanlığı, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları, sektör temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonucunda tedbir alındığını söylüyor. Doğrudur.
Zira, o gece Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile görüşüldüğünü duydum. Hatta öneriyi TESK'in getirdiğini de… Tamam, zincir marketlerin elektronik eşyadan çiçeğe, zücaciyeden kırtasiye malzemesine kadar her şeyi satmasına ben de karşıyım. Pandeminin en çok kaybedeni olan küçük esnaf bir de haksız rekabetle uğraşmasın, eyvallah…"

O ürünleri satan dükkanların kapalı olduğunu hatırlatan Güngör, “O zaman tam kapanma sırasında uygulanacağı söylenen bu genelgeyle küçük esnafı nasıl korumuş oluyoruz?” diye sordu.

Marketlerin internet sitelerinde yasaklanan ürünlerin hala satılmakta olduğunu ifade eden Güngör, şunları yazdı:

"O zaman haksız rekabet devam etmiş olmuyor mu? Bir de işin başka bir boyutu daha var Bu ürünlerin üretimine izin veriliyor. Ürünü üreten işçi fabrikaya gidiyor. Ama fabrikadan çıkan ürün tezgaha konamıyor. O zaman bu ürünler internette tutturabildiği fiyata satılmaz mı? Ki, bu oldu… Biliyorsunuz, tam kapanmada semt pazarları açılamayınca, marketler ve e-ticaret siteleri piyasada iyice tekelleşti. Halcinin, çiftçinin elinde ürünler kaldı. Günün sonunda olan tüketiciye oldu. Fiyatlar aldı başını gitti."

Düşünün, çiftçide, halde 50 kuruşluk salatalığı markette 5 TL'den aşağı alamaz hale geldik. 2 TL'lik domatesi 7 TL'den aşağı yiyemez olduk. Pazarda en lüksü 5 TL bilemedin 6 TL'ye satılacak malta eriği için 25 TL'den bir kuruş eksik saysanız kasada tarttıramadık. O zaman semt pazarlarını kapatınca marketi, e-ticaret sitesini tekel hale getirmedik mi? (Neyse ki, dün akşam yeni genelgeyle 2 gün bari olsa pazarların açılması kararı alındı da tüketici ve üreticinin bir nebze de olsa mağduriyeti önlendi) Velhasıl… Bazen bir taş atarsınız ama attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez. Hatta taşı attığınız yere bir şey olmaz. Belki de hiç atmak istemediğiniz yerin başını kanatır."

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN