Sabah yazarından Ertuğrul Özkök’e uçak yanıtı: 'Patolojik bir durum'

Ertuğrul Özkök geçen hafta kaleme aldığı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uçakta eşlik eden gazetecileri eleştirmişti. Eleştiriye yanıt Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu'ndan geldi.

Ertuğrul Özkök, 14 Temmuz'da yayınlanan yazısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın son ABD ziyaretinde cumhurbaşkanlığı uçağında yer alan gazetecileri eleştirmişti. Özkök, "Yine okuduğumuz tek şey, uçakta İletişim Başkanlığınca dağıtılan resmi fotoğraf ve resmi konuşma metninden ibaret oldu. Sanki oraya gazeteciler değil, avatarları oturtulmuştu." diye yazmıştı.

Sabah yazarı Okan Müderrisoğlu bugünkü yazısında Ertuğrul Özkök'e yanıt verdi. Müderrisoğlu'nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

"UÇAK MERAKLILARI VE PATOLOJİK DURUM..."

"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yurtdışı seyahatlerini izleyen gazeteciler dün olduğu gibi bugün de itibarsızlaştırma ataklarının hedefinde. Bu, klasik bir merakın ötesinde kanı-tez kişiliklerin, bitip tükenmek bilmeyen hınçlarının da bir sonucu. İlk zamanlar, "A330 kabin ekibi" diye etiketlenen meslektaşlarımız, son zamanlarda "soru sorup soramadıklarına" dair varsayımlar üzerinden yıpratılıyorlar. Saklamadıkları açık siyasi kimlikleri ile kendilerini "sözde tarafsız gazeteci" gibi sunan figürler, dedikodu okuyamadıkları, özel sohbetleri öğrenemedikleri için rahatsızlar. Öyle ya... Eskiden, uçağa kimler davetli? Kim, kimle oturuyor? Kimin elinde hangi kitap var? Kim ne yiyor, ne içiyor? Cumhurbaşkanı, kime takılıyor? vs. Bunların yazılıp çizilmesi gazetecilik oluyordu. Soruları mesele yapana ise rastlanmıyordu. Açık söyleyeyim... O soruları, medya mensupları soruyor. Algı operasyonuna malzeme yapıldığı şekliyle kimse dikte etmiyor. Dileyen, öncelediği konuyu soruya dönüştürüyor. Ana soru çerçevesi İletişim Başkanlığı ekibinde toplanıyor. Sn. Cumhurbaşkanına (gerektiğinde kullanılmak üzere) arka plan notları hazırlanıyor. Elbette off the record anlatımlar da oluyor. Herkes buna riayet ediyor. İstisnai şartlarda gerekçesi de izah edilerek, o anlık hassasiyet arz eden başlıklar ise bir başka açıklama zeminine bırakılabiliyor, o kadar!"