Sabah yazarı Mahmut Övür'ü tedavi eden doktor kim çıktı?
Mahmut Övür, bugünkü yazısında bel ağrıları nedeniyle Ergenekon davası sanığı Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul’a nasıl tedavi olduğunu anlattı.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, bugünkü yazısında bel ağrıları nedeniyle Ergenekon davası sanığı Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul’a nasıl tedavi olduğunu anlattı.
Mahmut Övür, “Geçmiş darbeleri, Adnan Menderes, Deniz Gezmiş ve Erdal Eren'in hafızalarımızda derin yaralar açan idamlarıyla hatırlıyoruz. O yaraları iyileştirecek fırsatı bir türlü bulamadık. Bulduğumuzu sandığımızda da devreye 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yapan FETÖ girdi ve başka bir zulme imza attı. Şimdi nereye dönüp baksak karşımıza birErgenekon mağduru çıkıyor. Bu pazar onlardan birinden söz edeceğim; Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul” dedi.
“Vira Dergisi'nin sahibi Hakkı Şen'e iflah olmaz bel ağrılarından söz edince, lafı uzatmadan söyledi; ‘Sana randevu alıyorum ve gidiyorsun.’ Dediği gibi gittim” diyen Mahmut Övür, şöyle devam etti:
“Çok değil 10 dakika sonra odasına girdiğimde o ismi hatırladım ve sordum: ‘Ergenekon davasıyla bir ilişkiniz var mıydı?’ Acı bir tebessümle cevap verdi: ‘Evet, o davadaki esrarengiz doktor benim.’ Karşımda o günün medyasındaki ‘Küçük Ergenekon Hikayeleri’nin esrarengiz ismi bugünün Ergenekon mağduru doktor duruyordu.”
“ERKEKLERİN ADI HÜSEYİN, KIZLARIN ADI NAZLI'DIR”
Mahmut Övür, “Onun başarısıyla ilgili sadece şunu söyleyelim: Nöralterapi alanında gösterdiği başarılardan dolayı dünyada bu güne kadar sadece 8 kişiye verilen ‘Huneke Madalyası’ sahibi...” diyerek yazısını şöyle sonlandırdı:
“Nazlıkul'un başka anlamlı çabaları da var. Yıl 1994. Bir aylığına doğa felaketi yaşayan Nikaragua'ya gider ve bir yıl kalır. Kaldığı ilçede halkla çok yakın ilişki kurar. Almanya'ya döndüğünde de o ilçe için kampanya başlatır ve modern bir hastane kurulmasını sağlar.
Ve yıl 2001... Bu kez Prof. Dr. Nazlıkul kimseye haber vermeden yıllar önce yardım ettiği o ilçeye gider. Çok değil ertesi gün, herkes geldiğini öğrenir. Resmi karşılama törenleri yapılır. Ama en ilginci hastanede olur. Karşılama törenine 80'e yakın küçük çocuk katılır. Hepsi tek tek doktorla tanıştırılır. Erkeklerin adı Hüseyin, kızların adı Nazlı'dır. Duygusal, müthiş bir sahne.
Prof. Dr. Nazlıkul çok sayıda kitabın da yazarı. Son kitabı ‘Duygusal Beyin, Bağırsak’ ezberleri bozan ve keyifle okunan bir kitap. Türkiye'nin bu başarılara ihtiyacı var, acıları yarıştırmaya değil.”
Mahmut Övür, “Geçmiş darbeleri, Adnan Menderes, Deniz Gezmiş ve Erdal Eren'in hafızalarımızda derin yaralar açan idamlarıyla hatırlıyoruz. O yaraları iyileştirecek fırsatı bir türlü bulamadık. Bulduğumuzu sandığımızda da devreye 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yapan FETÖ girdi ve başka bir zulme imza attı. Şimdi nereye dönüp baksak karşımıza birErgenekon mağduru çıkıyor. Bu pazar onlardan birinden söz edeceğim; Prof. Dr. Hüseyin Nazlıkul” dedi.
“Vira Dergisi'nin sahibi Hakkı Şen'e iflah olmaz bel ağrılarından söz edince, lafı uzatmadan söyledi; ‘Sana randevu alıyorum ve gidiyorsun.’ Dediği gibi gittim” diyen Mahmut Övür, şöyle devam etti:
“Çok değil 10 dakika sonra odasına girdiğimde o ismi hatırladım ve sordum: ‘Ergenekon davasıyla bir ilişkiniz var mıydı?’ Acı bir tebessümle cevap verdi: ‘Evet, o davadaki esrarengiz doktor benim.’ Karşımda o günün medyasındaki ‘Küçük Ergenekon Hikayeleri’nin esrarengiz ismi bugünün Ergenekon mağduru doktor duruyordu.”
“ERKEKLERİN ADI HÜSEYİN, KIZLARIN ADI NAZLI'DIR”
Mahmut Övür, “Onun başarısıyla ilgili sadece şunu söyleyelim: Nöralterapi alanında gösterdiği başarılardan dolayı dünyada bu güne kadar sadece 8 kişiye verilen ‘Huneke Madalyası’ sahibi...” diyerek yazısını şöyle sonlandırdı:
“Nazlıkul'un başka anlamlı çabaları da var. Yıl 1994. Bir aylığına doğa felaketi yaşayan Nikaragua'ya gider ve bir yıl kalır. Kaldığı ilçede halkla çok yakın ilişki kurar. Almanya'ya döndüğünde de o ilçe için kampanya başlatır ve modern bir hastane kurulmasını sağlar.
Ve yıl 2001... Bu kez Prof. Dr. Nazlıkul kimseye haber vermeden yıllar önce yardım ettiği o ilçeye gider. Çok değil ertesi gün, herkes geldiğini öğrenir. Resmi karşılama törenleri yapılır. Ama en ilginci hastanede olur. Karşılama törenine 80'e yakın küçük çocuk katılır. Hepsi tek tek doktorla tanıştırılır. Erkeklerin adı Hüseyin, kızların adı Nazlı'dır. Duygusal, müthiş bir sahne.
Prof. Dr. Nazlıkul çok sayıda kitabın da yazarı. Son kitabı ‘Duygusal Beyin, Bağırsak’ ezberleri bozan ve keyifle okunan bir kitap. Türkiye'nin bu başarılara ihtiyacı var, acıları yarıştırmaya değil.”