SABAH YAZARI ILICAK'TAN TARTIŞMA YARATACAK BİR ÖNERİ!
"KCK'lılar, eli silahlı teröristler değil" diyen Sabah yazarı Nazlı Ilıcak çok tartışılacak bir öneriyi köşesine taşıdı...
İşte Ilıcak’ın o yazısı..
KCK, dağın kontrolü ve siyaset
KCK operasyonları zaten tartışılıyordu. Son dalgada, Prof. Büşra Ersanlı ve yazar Ragıp Zarakolu’nun, İstanbul nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmasıyla, iyice tartışılır hale geldi.
KCK’nın, Murat Karayılan başkanlığında kurulan PKK’nın şehir örgütlenmesi olduğu biliniyor. İddiaya göre, KCK, düz ovada siyaset yapmak isteyenleri dağın kontrolü altında tutmayı amaçlıyor. BDP’nin, PKK çizgisinden yürümesini, temsilcilerinin, verilen talimat doğrultusunda hareket etmesini örgütlüyor. KCK’nın (Kürdistan Komünler Birliği), illegal bir yapı olduğunu, hatta zaman zaman şiddet unsuru içeren eylem planları yaptıklarını da biliyoruz. Meselâ, "Kadınlar ön plana çıksın; kendilerini panzerlerin altına atıp ölsünler. Böylece haklılığımız artacak" şeklinde emirler ele geçirildi. Doğrusu ben böyle bir talimatı hiç yadırgamadım. Çünkü KCK sözleşmesinde, KCK vatandaşlarının "meşru savunma yükümlülüğü" var: "Tüm barışçıl eylemler boşa çıkarsa, ayaklanma ve öz savunmaya dayalı gerilla savaşı gündeme gelir" deniliyor.
Bütün bunları bilmemize rağmen, gene de, peş peşe gelen KCK dalgalarının barış umutlarını torpilleyeceğini düşünenlerdenim. Netice itibariyle, KCK’lılar, eli silâhlı teröristler değil. PKK’nın siyaseti kontrol altına almak amacıyla örgütlediği şehirdeki uzantısı. Gerçekçi olalım: Barışı, ancak PKK ile anlaşmak suretiyle sağlayabiliriz. Çünkü silâh bu örgütün elinde. Dönüp dolaşıp yeniden masaya oturulacaksa, bence zaman kaybetmemek lâzım.
KCK, dağın kontrolü ve siyaset
KCK operasyonları zaten tartışılıyordu. Son dalgada, Prof. Büşra Ersanlı ve yazar Ragıp Zarakolu’nun, İstanbul nöbetçi 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmasıyla, iyice tartışılır hale geldi.
KCK’nın, Murat Karayılan başkanlığında kurulan PKK’nın şehir örgütlenmesi olduğu biliniyor. İddiaya göre, KCK, düz ovada siyaset yapmak isteyenleri dağın kontrolü altında tutmayı amaçlıyor. BDP’nin, PKK çizgisinden yürümesini, temsilcilerinin, verilen talimat doğrultusunda hareket etmesini örgütlüyor. KCK’nın (Kürdistan Komünler Birliği), illegal bir yapı olduğunu, hatta zaman zaman şiddet unsuru içeren eylem planları yaptıklarını da biliyoruz. Meselâ, "Kadınlar ön plana çıksın; kendilerini panzerlerin altına atıp ölsünler. Böylece haklılığımız artacak" şeklinde emirler ele geçirildi. Doğrusu ben böyle bir talimatı hiç yadırgamadım. Çünkü KCK sözleşmesinde, KCK vatandaşlarının "meşru savunma yükümlülüğü" var: "Tüm barışçıl eylemler boşa çıkarsa, ayaklanma ve öz savunmaya dayalı gerilla savaşı gündeme gelir" deniliyor.
Bütün bunları bilmemize rağmen, gene de, peş peşe gelen KCK dalgalarının barış umutlarını torpilleyeceğini düşünenlerdenim. Netice itibariyle, KCK’lılar, eli silâhlı teröristler değil. PKK’nın siyaseti kontrol altına almak amacıyla örgütlediği şehirdeki uzantısı. Gerçekçi olalım: Barışı, ancak PKK ile anlaşmak suretiyle sağlayabiliriz. Çünkü silâh bu örgütün elinde. Dönüp dolaşıp yeniden masaya oturulacaksa, bence zaman kaybetmemek lâzım.