SABAH YAZARI HINCAL ULUÇ'A "KÖYLÜ KURNAZI" DİYEN HÜRRİYET YAZARI KİM?..ÜNLÜ YAZAR,HINCAL ULUÇ'A NEDEN "KÖYLÜ KURNAZI" DEDİ?..
"İnsan bu banal taktie,bu basit numaraya,bu köylü kurnazlığına takılmadan edemiyor" diyen Hürriyet yazarı,Hıncal Uluç'un devri çoktan geçmiş küçük hesaplara tevessül ettiğini yazdı.Hürriyet yazarını bu denli kızdıran ne oldu?...
Dün Hıncal Uluç köşesinde bir konuya değindi. Anayasayı hazırlayan komisyondaki `aşk skandalını´ geçtiğimiz günlerde yazan bir köşe yazarına gelen eleştiriler vardı.
Özellikle Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, `aşk skandalını´ yazan gazeteciye sitem ederek "amacını aştın" diyerek, özel hayata müdahale olduğunu belirtmişti.
Hıncal Uluç köşesinde bu konuyla ilgili şunları yazdı:
ÖZEL HAYAT !...
MEHMET Y. Yılmaz da "Amacını aşan yazı" deyince, bana da yazmak düştü..
1- Ünlülerin özel yaşamı haberdir.
2- Sen bir ülkenin anayasasını hazırlamakla görevlendirildiysen, bu görevi kendi kuracağın bir ekiple yapacaksan, bu ekibe sevgilini alırsan, bu dünyanın her yerinde haberdir. Hele iş paralıysa, hele bir de sen evliysen, haberin de daniskasıdır..
Sen Milliyet'i yönetirken bu haber eline gelse kullanmaz mıydın?..
Prens Charles'ın Diana'ya ihanetlerini, dünyanın en ciddi gazeteleri, London Times'lar, Independent'ler, Daily Telegraph'lar yazmadı da, millet tabloidlerden mi öğrendi?..
Ayrıca..
Anayasa taslağını eleştiren bir bilim adamının bir sevgilisinin olmasıyla, bu haber nasıl benzer olur?.. Olay, "İki adamın da birer sevgilisi var ya" diye nasıl basitleştirilir?..
Yapma Mehmet!..
***
Ancak Uluç yazısında, `aşk skandalını´ açığa çıkaran gazeteci Ahmet Hakan´dan hiç söz etmedi. Ahmet Hakan da bu duruma çok bozuldu ve Hıncal Uluç´a şöyle seslendi:
HINCAL ULUÇ'UN KARARTMASI
KONU önemli değil.
Bir süre önce bir yazı yazmıştım.
Bunun üzerine Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz da, gayet nazik bir şekilde yazdığım konuya itiraz etmiş ve benim amacımı aştığımı belirten bir yazı yazmıştı. Birkaç gün sonra...
Yani dün...
Hıncal Uluç da topa girmiş.
Ama olaya ortadan başlıyor.
Yazıyı benim yazdığımı belirtmiyor, hikáyenin başını anlatmıyor, adımı vermekten ısrarla kaçınıyor.
Ele aldığı konu tamamen benim yazdığım yazıyla ilgili olduğu halde.
Sadece Mehmet Y. Yılmaz´ın adını geçiriyor.
Aklı sıra bana "karartma" uyguluyor.
Yine aklı sıra...
Benim adımı vermeyerek bana prim vermekten kaçınmış oluyor.
Köşesinde adı geçen herkesin meşhur olacağına o kadar iman etmiş ki, bu şekilde beni şöhret yapmak istemiyor.
Herkese medya dersleri vermeye meraklı bir "meslek büyüğü" olarak Hıncal Uluç, işte böyle devri çoktan geçmiş küçük hesaplara tevessül ediyor.
Gerçi adımın Hıncal Uluç´un köşesinde geçmemesi, geçmesinden evladır ama insan yine de bu banal taktiğe, bu basit numaraya, bu köylü kurnazlığına takılmadan edemiyor.
Ne diyelim?
Hıncal Uluç olgusunu gün geçtikçe daha iyi kavrıyoruz.
Özellikle Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, `aşk skandalını´ yazan gazeteciye sitem ederek "amacını aştın" diyerek, özel hayata müdahale olduğunu belirtmişti.
Hıncal Uluç köşesinde bu konuyla ilgili şunları yazdı:
ÖZEL HAYAT !...
MEHMET Y. Yılmaz da "Amacını aşan yazı" deyince, bana da yazmak düştü..
1- Ünlülerin özel yaşamı haberdir.
2- Sen bir ülkenin anayasasını hazırlamakla görevlendirildiysen, bu görevi kendi kuracağın bir ekiple yapacaksan, bu ekibe sevgilini alırsan, bu dünyanın her yerinde haberdir. Hele iş paralıysa, hele bir de sen evliysen, haberin de daniskasıdır..
Sen Milliyet'i yönetirken bu haber eline gelse kullanmaz mıydın?..
Prens Charles'ın Diana'ya ihanetlerini, dünyanın en ciddi gazeteleri, London Times'lar, Independent'ler, Daily Telegraph'lar yazmadı da, millet tabloidlerden mi öğrendi?..
Ayrıca..
Anayasa taslağını eleştiren bir bilim adamının bir sevgilisinin olmasıyla, bu haber nasıl benzer olur?.. Olay, "İki adamın da birer sevgilisi var ya" diye nasıl basitleştirilir?..
Yapma Mehmet!..
***
Ancak Uluç yazısında, `aşk skandalını´ açığa çıkaran gazeteci Ahmet Hakan´dan hiç söz etmedi. Ahmet Hakan da bu duruma çok bozuldu ve Hıncal Uluç´a şöyle seslendi:
HINCAL ULUÇ'UN KARARTMASI
KONU önemli değil.
Bir süre önce bir yazı yazmıştım.
Bunun üzerine Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz da, gayet nazik bir şekilde yazdığım konuya itiraz etmiş ve benim amacımı aştığımı belirten bir yazı yazmıştı. Birkaç gün sonra...
Yani dün...
Hıncal Uluç da topa girmiş.
Ama olaya ortadan başlıyor.
Yazıyı benim yazdığımı belirtmiyor, hikáyenin başını anlatmıyor, adımı vermekten ısrarla kaçınıyor.
Ele aldığı konu tamamen benim yazdığım yazıyla ilgili olduğu halde.
Sadece Mehmet Y. Yılmaz´ın adını geçiriyor.
Aklı sıra bana "karartma" uyguluyor.
Yine aklı sıra...
Benim adımı vermeyerek bana prim vermekten kaçınmış oluyor.
Köşesinde adı geçen herkesin meşhur olacağına o kadar iman etmiş ki, bu şekilde beni şöhret yapmak istemiyor.
Herkese medya dersleri vermeye meraklı bir "meslek büyüğü" olarak Hıncal Uluç, işte böyle devri çoktan geçmiş küçük hesaplara tevessül ediyor.
Gerçi adımın Hıncal Uluç´un köşesinde geçmemesi, geçmesinden evladır ama insan yine de bu banal taktiğe, bu basit numaraya, bu köylü kurnazlığına takılmadan edemiyor.
Ne diyelim?
Hıncal Uluç olgusunu gün geçtikçe daha iyi kavrıyoruz.